İflas eden merkezi aldı özel bireyleri eğitiyor

Haberin Devamı

BU hafta Engelliler Haftası’ydı. Aslında bundan böyle engelli değil ‘Özel Gereksinimli’ demek daha doğru. Çünkü dışarıdan engelli görünmeyen birçok bireyin ruhunun ya da kafasının engelli olduğunu artık hepimiz görebiliyoruz. Dolayısıyla ‘Engelli’ tanımı doğru bir yaklaşım olmuyor.
Neyse, ‘Özel Gereksinimli Bireyler’ için açılan bir merkezden bahsetmek istiyorum bugün. Banu Kavalar, eşiyle çalıştığı işyerinin karşısındaki merkez, iflas edip kapanma durumuyla karşı karşıya kalınca, dayanamayıp devralmış. Tadilat yaparak son derece güzel bir merkez haline getirerek açtıkları Erke Özel Eğitim Merkezi’nin hem eğitimine devam etmesini sağlamış, hem de yeni öğrenciler kazandırmış. Yine de daha yüzlerce kişilik kapasiteleri olduğunu anlatan Kavalar, raporu olan her aileye ücretsiz hizmet verebileceklerini söylüyor.

Özel gereksinimli çocukların eğitimi konusunda çalışmaya nasıl başladınız?
- Ben iktisat mezunuyum aslında. Aklımızda olan bir şey değildi böyle bir okul açmak. Önümüze çıktı aslında.
- Nasıl oldu bu?
- Burası 8 – 10 senelik bir okul. Bizim işyerimiz karşıda, eşimle balıkçılık sektöründeyiz. Çocuklara hep uzaktan bakıyor, arada elimizden gelen yardımı yapıyorduk. Okulun devredildiğini duyduk. ‘İflas etmişler, okul kapanacak’ denilince eşim, ‘ne yaparız’ dedi. Ben de ‘hayır’ diyemedim ve okulu devraldık.

Haberin Devamı

6 AYLIKTAN 40 YAŞA ÖĞRENCİMİZ VAR

– Tam olarak nasıl bir hizmet veriyor burası?

- Eski hizmete devam ediyor. Ama önce büyük bir tadilattan geçtik. Çok içler acısı durumdaydı bina. Şimdi de tüm engelli gruplarına yani hem zihinsel, hem bedensel gruplara hizmet veriyor. 160 öğrencimiz var ama kapasitemiz bunun çok üstünde.
- Belli bir yaş grubu mu geliyor?
- Her yaş grubu var. 6 aylık bebeğimiz de var, 40 yaşında delikanlılarımız, kızlarımız da. Ayrı zamanlarda geliyorlar. Günde ikişer saat eğitim alıp dönüyorlar. Bazıları normal okula devam ediyor. Sabahçı oluyor mesela öğleden sonra bize geliyor.
- Bedensel olduğuna göre fizyoterpistleriniz de var mı?
- Tabii, fizyoterapi birimimiz var. Fizyoterapi geniş bir alan. En iyisini yapmaya çalışıyoruz. Bobath adlı İngiltere’de geliştirilmiş bir nörogelişimsel tedavi uyguluyoruz mesela. MGT adlı özel bir yürütme cihazımız sayesinde 3 çocuğumuz yürümeye başladı. İzmir’de sadece bizde olan Matrks Rhytm Terapi ve ayrıca Duyu Bütünleme Terapisini de uyguluyoruz.

Haberin Devamı

ZOR GÖRÜNSE DE MANEVİ TATMİN ÇOK

- Ailenizde, yakın çevrenizde özel gereksinimli birileri var mı?
- Yok. Yaşadığım bir şey değil. Ben de başta çok etkilenirim diye düşünmüştüm. Arkadaşlarım bana ne yapıyorsun, nasıl olacak bu iş dedi hatta. Ben de ilk anda ne yaparım diye düşündüm. Ama girdiğim ilk dakikadan itibaren hiç öyle bir duygu hissetmedim. İçinde olunca öyle olmuyor.
- Bir kadın ve anne olarak her gününüzü özel gereksinimli çocuklarla geçirmek nasıl bir şey?
- Uzaktan zor görünebilir ama içinde olup bir şeyler paylaşıp, onlara dokunduğunuzda değişiyor. Manevi tatmini çok yüksek. Onları mutlu ettikçe, mutlu oluyorsunuz aslında. Ve çok kolay mutlu oluyorlar. Biz burada hem eğitim verelim hem fayda sağlayalım istiyoruz.

Haberin Devamı

RAPORU OLAN HİÇ PARA ÖDEMİYOR

- Engellilerin en büyük sorunu hep evde kapalı kalmaları, evden çıkmamaları. Bunu nasıl aşmaya çalışıyorsunuz?
- Ulaşım sorun, o yüzden servisle getiriyoruz. Birkaç tanesi anneleriyle geliyor olabilirler. Sosyal hayatın içinde olsunlar istiyoruz. Bugün 35 yaşlarında Gülizar adlı resim yapmayı çok seven bir kızımıza Forum’da sergi açtık. İki gün sürecek ve çok mutlu olacak mesela. Sadece burada iki saat ders vermek değil iş. Biraz hayatın içine sokmak.
- Tabii bir de maddi nedenlerden dolayı çoçuğunu getiremeyenler olabilir.
- Bakın bu çok önemli. Çünkü burada ödemenin tamamını devlet yapıyor. Yani aileler hiç para vermiyor. Bu her aile için geçerli. Raporu alıyor ve buraya geliyor. Bütün eğitim kurumları bunu yapmak zorunda. Başka alternatifi yok zaten.

Haberin Devamı

ÇOCUKLARINI DIŞARI ÇIKARAMIYORLAR

- Sizce özel gereksinimli çocukların ailelerinin en büyük problemi ne?
- Biz çocuklarımız hep dışarıda olsun istiyoruz. Sinemaya gitsinler, tiyatroya gitsinler. Hatta operaya götürdük geçen hafta. Ama aileler bunu yapamıyor. Çünkü biz çok sayıda öğretmenle bunu sağlayabiliyoruz. ‘Etrafı rahatsız ederiz’ korkusu anne babada daha yüksek oluyor. Ama bizim öyle bir çekincemiz yok. Edersek biz ona göre ortamı sağlıyoruz. Onlar dışarı çıkmadıkça, hayatın içinde olmadıkça ne sayılarını biliyorsunuz, ne yaşamlarını önemsiyorsunuz.
- Peki burada nasıl eğitimler veriyorsunuz? Mesela ilerleme kaydeden çocuklar oluyor mu?
- Okula devam edebilenler var. Yani tamamı ağır zihinsel engelli değil. Aralarında aynı zamanda kaynaştırma eğitimi alan da var. Devlet okullarında okuyorlar. Aynı zamanda burada da. Çünkü burada birebir eğitim alıyorlar. Onun için ilerleme burada daha kolay. Bu çocuklar aslında öğreniyor. Sadece daha yavaş öğreniyor. O nedenle bizim sınıflarımız bir kişi öğretmen, bir kişi öğrenci. Sınıf şeklinde değil yani, bireysel eğitim.Grup dersi de var. Onlar da gelişim için.

Haberin Devamı

HAYATIMIZIN İÇİNDE OLMALARINI SAĞLAMALIYIZ

- Siz daha önce engellilerle teması olmayan biriyken bir yıldır yoğun ilgileniyorsunuz. Neyi yanlış biliyormuşuz? Ya da neyi değiştirmemiz gerekiyor sizce?
- Hayatımızın içinde olmalarını sağlamamız gerekiyor. Yanlış bildiğimiz belki bir şey yok. Bir kere çok kolay mutlu oluyorlar ve yalanları yok. Çok doğru ve düz insanlar aslında. Yani çok kolay seviyorsunuz onları. Çok kolay. O kadar sevgi dolular ki. Yukarı çıktığınız zaman bir çocuğunuz mutlaka size bir hoşluk yapıp, bir hediye getiriyor ya da bir sarılıp öpmek istiyor, bu da yetiyor zaten.
- Bu hafta neler yapıyorsunuz çocuklarla?
- Sergi açtık. Bir de Ozpack yaptırdık ve belli yerlerde satışını yaptık. Oradan elde ettiğimiz gelirle Milli Eğitim’in kaynaştırma dışındaki özel sınıflarını yaptırması için destek olduk.

Yazarın Tüm Yazıları