Paylaş
SELÇUK denilince akla ilk gelen kuşkusuz Efes Antik Kenti. Fakat dünyanın en önemli kültür miraslarından birine sahip olması, Selçuk’un diğer kültürel zenginliklerini görmeye engel değil.
Selçuk, 8 bin yıllık tarihi boyunca o kadar çok medeniyete ev sahipliği yapmış, öyle zengin kültürel öğeler biriktirmiş ki, sonunda tüm bu zenginlik çok özel bir binada sergilenmeye başlamış. İlçenin sembol yapılarından olan 150 yıllık Reji Tütün Ambarı, Selçuk’ta yaşayanların izlerinin toplanacağı bir mekana dönüştürülmüş. Sadece sergilenenlerle değil, yapılan çok özel çalışmalarla Selçuk-Efes Kent Belleği oluşturulmuş. Özellikle Hüseyin Vefa Ülgür gibi değerlerine sıkı sıkıya bağlı aynı zamanda yenilikçi ve vizyoner olan belediye başkanı sayesinde ortaya gerçekten çok çarpıcı sonuçlar çıkmış.
Bu güzel binada Selçuk’un kronolojik gelişiminin yanısıra değişik zamanlarda kent belleği anlayışına uygun sergiler açılıyor. Ayrıca bina içinde devamlı açık olacak Tütün Müzesi, Türkiye’nin bu konudaki en kapsamlı sergisi konumunda... Vefa Başkan, şehrin içerisindeki diğer tarihi ve kültürel yapılara da sahip çıkıyor. Mevcut kötü yapılaşmayı yok ederek önceleri hiç farkedilmeyen tarihi su kemerlerini ortaya çıkarması da bunun örneği...
Özellikle hemşehrilik ve kentlilik bilinci konusunda çok önemli çalışmalar yapan başkan ile yaptığım röportajı pazar okuyabilirsiniz. Bir daha yolunuz o tarafa düştüğünde bu kez Selçuk’tan geçip gitmeyin... Durun, gezin ve çok farklı güzellikler barındıran bu şehrin keyfini çıkarın...
ÇOK KÜLTÜRLÜ İZMİR’E YAKIŞAN ORGANİZASYON
Uluslararası Kadınlar Yemek Yarışması juri üyeliği benim için çok özel bir tecrübe oldu. Düşünsenize, 26 ülkenin her biri ev yapımı yemeklerini aynı anda başka nerede tadabilirdim? Gerçi birbirinden farklı tatlar içerisinde çok değişik gelenler de oldu ama İzmir Swissotel ve Hilton otellerinin ünlü şefleri Wolfgang Goedl ve İnan Doğru ile yaptığımız değerlendirmelerle Güney Kore’den Baharatlı Tavuk ve İran’dan Safranlı Pirinç Pudingi’ni seçtik. Dünyanın dört bir köşesinden olan ama kısa süreliğine de olsa İzmir’i ve İzmirliliği sindirmiş bu kadınlar üstüne üstlük bizim Hasta Çocuklarımız için de çabalıyorlar. İzmir’in çok kültürlülüğüne yakışan bu tip organizasyonlar umarım çoğalır.
Paylaş