Paylaş
Önceleri hobi olarak yüzerken iyi dereceler almaya başlayınca tekrar yarışlara katılan Pınar Hanım, 47 yaşında Avrupa Masterlar Yüzme Şampiyonası’nda 4. olarak ülkemiz adına bu alandaki en iyi dereceyi elde etti. 80’li yıllarda İzmir’in tam bir yüzme şehri olduğunu ve çok değerli sporcular çıkardığını anlatan İdel’in yeni hedefi Kanada’da düzenlenecek 2014 Dünya Masterlar Şampiyonası...
10 YAŞ GEÇ DİYE ÖNCE BENİ İSTEMEDİLER
- Yüzmeye nasıl başlamıştın?
- Aslında yaşıtlarıma göre ve bu spor için geç sayılabilecek bir yaşta, 10 yaşında başladım. Ailem beni ve kardeşlerimi, Atatürk Yüzme Havuzu tesislerine götürdüğünde sonradan antrenörüm olan Orhan Mengi benim için 10 yaşın çok geç olduğunu, ancak kardeşlerimle spor için gelmemi söylemiş. Oysa ben kısa sürede ilerleme kaydederek antrenörümü ve ailemi şaşırttım.
- Ne zaman milli yüzücü oldun?
- 12 yaşında ilk kez milli mayoyu giyerek Balkan Şampiyonası’nda ülkemi temsil etmeye başladım. Yüzmeyi bırakana kadar milli mayoyu sürekli giydim. 13 yaşımda ise ilk Türkiye rekorumu 100 metre kelebekte kırdım. 100 metre kelebek ve 200 metre kelebekte Türkiye şampiyonluklarım var. Gerçekten 80’li yıllarda İzmir bir çok başarılı kulübü, antrenörü ve yüzücüsüyle tam bir yüzme şehri idi.
SPORLA OKULU YÜRÜTEMEDİM SINIFTA KALDIM
- Yüzmeye ne kadar devam ettin?
- Maalesef ülkemizde eğitim ve sporun bir arada yürütülmesinin zorluklarını bizzat yaşadım ve lise 1. sınıfta, sınıfta kaldım. Daha sonra da üniversite yıllarında yüzmeyi bıraktım. Dokuz Eylül Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümü mezunuyum.
- Sporu tam da bırakmamışsın o zaman?
- Evet ama yüzmeden sıkılmıştım. Üniversiteyi bitirdikten sonra erken yaşta evlendim, 24 yaşında da anne oldum. Bu yıllarda spor olarak sadece yürüyüş ve bisiklet yapıyordum. 2 sene kadar Beden Terbiyesi Belkahve Spor Salonu’nda kadınlara aerobik dersi verdim. Bu sırada tenise başladım, kışları üniversitede seçmeli dersim olan kayak yapıyordum. Teniste veteranlarda yaş grubumda ikinciliğim bulunuyor.
DİZ BAĞLARIM KOPUNCA DOKTORLAR ÖNERDİ
- Bunca yıl sonra yüzmeye dönmen nasıl oldu?
- Önce teniste sağ çapraz bağım, daha sonra kayak yaparken sol çapraz bağım koptu. Spor hekimleri, ameliyat olmadan iyileşebilmem için kondüsyon ve ağırlık çalışmalarına başlamam gerektiğini söylediler. Bu arada yüzmemi de önerdiler. Bunun üzerine yıllar sonra tedavi amaçlı yüzme sporuna yeniden başladım, bir anlamda döndüm.
- Dönmüşsün ama tam dönüş olmuş. Yeniden yarışlar...
- Yüzmeye tekrar başladığımda aklımda yarışmalara katılmak yoktu. Bu sırada eski yüzücü arkadaşlarım KSK Yüzme Spor Kulübü’nü faaliyete geçirdiklerini ve benim de onlarla çalışarak antrenman yapmamı istediklerini söyledi. Böylelikle tekrar yarışmaya başladığım 2012 yılında, KSK adına katıldığım Ankara’daki Atatürk kupası yarışlarında masterler kategorisinde 5 rekor kırdım. Bu yarışa kadar sadece mesafe ağırlıklı yüzmeme rağmen bu yarıştan sonra asıl branşım olan 100 ve 200 metre kelebek branşına dönüş yaptım.
TÜRKİYE ADINA AVRUPA’DA EN İYİ MASTER DERECESİ
- Avrupa Masterlar Yüzme Yarışması’nda ne derece aldın?
- Eylül’de Hollanda Eindhoven’da düzenlenen ve 3 bin sporcunun katıldığı Avrupa Masterlar Yüzme Şampiyonası’nda 100 metre kelebekte 11, 200 metre kelebekte ise 4’ncü olarak kadınlarda ülkemiz adına masterlar kategorisinde Avrupa şampiyonalarında bugüne kadar alınan en iyi dereceyi elde ettim. Aslında bu yarışa gitmeden rakiplerimin derecelerini takip ettiğim için madalya alamasam bile madalyaya çok yakın olacağımı biliyordum. Avrupa Şampiyonası da dahil olmak üzere son bir yıl içinde toplam 12 Türkiye rekoru kırmış oldum.
- Peki sırada ne var?
- Yeni hedefim, yeterince hazırlanabilirsem, Ağustos 2014’te Kanada’da düzenlenecek Dünya Masterlar Yüzme Şampiyonası.
YEMEKLERİMİ YANIMDA TAŞIRIM DALGA GEÇERLER
- 47 yaşında kelebek gibi oldukça zor dalda yüksek performansla spor yapabilmek nasıl mümkün oluyor?
- Disiplinli çalışma ve yaşamaya bağlıyorum. Ama bu sadece hafta 3 gün yüzmekle kazanılmadı. Ekip çalışması çok önemli. Özellikle kara çalışmalarına ağırlık veriyorum. Haftada 2 gün aletli pilates yapıyorum, her gün açık havada düzenli yürüyorum. Haftalık antrenman programım ve saatlerimi bir hafta öncesinden programlarım, beslenme programımı da aynı şekilde bir hafta öncesinde düzenlerim.
- Sporcu beslenme programı mı uyguluyorsun?
- Beslenmeme de ayrı bir önem gösteriyorum. Dışarıda mümkün olduğunca az yemek yiyorum, yemek saatinde evde olmayacaksam, yemeğimi yanımda sefertasında taşıyorum. Hatta arkadaşlarım şakalar yapar. Beslenme konusunda, uzmanlardan yardım alıyorum ve beslenmemi buna göre düzenliyorum. Uyguladığım diyet programını seyahatler dışında kesinlikle bozmuyorum, orada da sadece yerel lezzetleri denemek istiyorum.
SABAHLARI 6’DA SUYA GİRİYORUM
- Tam sporcu gibi yaşıyorsun yani?
- Alkol ve sigara kullanmıyorum, çok nadir olarak bir kadeh şarap içerim. Yemek alışverişlerinde çok titizimdir, doğal semt pazarlarından alışveriş yaparım. Yemekleri de kendime göre pişiririm. Köy tavuğu ve yumurtası bulabilmek için pazarları dolaşırım. Dışarıda sadece yağsız salata, balık ve et yerim. Sürekli gittiğimiz restoranlarda garson ve aşçılar artık beni tanıdıklarından salatlara yağsız olarak et ve balık ise sadece ızgara olarak gelir.
- Aile hayatın, sosyal hayatın hepsine nasıl vakit ayırıyorsun?
- Evet, bu spor ve beslenme programını uygulayabilmek bir çok yönden fedakarlık istiyor. Bu konuda en büyük desteği eşimden alıyorum. Her sabah 6’da kalkıyorum ve yürüyüş ya da yüzmeye gidiyorum. Akşamları da en geç saat 11’de yatmış oluyorum. Kızım Ankara’da üniversite okuduğu için bizimle yaşamıyor, bu nedenle evdeki işlerim de azalmış durumda, artan vakti tamamıyla spora ayırıyorum. Hobi olarak başladığım sporda, böylesine başarırlar kazanmak beni ve çevremi hem mutlu ediyor hem de motive ediyor.
HASTALIKLARIM VAR AMA SAĞLIĞIMI KORUYORUM
- E, böyle yaşayan böyle beslenen bir kişinin hiç sağlık sorunu olmaz herhalde?
- Maalesef, bu kadar spor yapmama ve beslenmeme dikkat etmemem rağmen sağlıkla ilgili bir sorunum var. Reaktif hipoglisemim var ayrıca Akdeniz anemisi taşıyıcısıyım. Bütün bunlara rağmen düzenli antrenman yapıp sağlığımı koruyabiliyorum, çünkü disiplinli çalışmayı, programlı yaşamayı hayat felsefesi olarak kabul ettim.
Paylaş