Paylaş
Çocuk ise hapiste sürekli ağlayarak ‘ne yaptım ben’ diyormuş, ama artık Rabia öğretmen için çok geç. Aslında hepimizin öğrenciyken okulda yaşadığı ‘geç kağıdı alma olayı’ nasıl oldu da bu aşamaya geldi? Gençlerimiz neden bu kadar öfkeli? Neye ve kime karşı hınçlılar? ‘Ne yaptım ben’ diyerek sonradan fark edilen bilince, olay olmadan ulaşmak mümkün değil mi?
Bu sorulara ‘Eğer bu çocuk bunu yaptıysa ben suçluyum, siz suçlusunuz, hepimiz suçluyuz’ diyen Uzman Psikolog Gülgün Sharafat ile sohbet ettim ve bakın neler öğrendim...
BU OLAYIN PSİKOLOJİK KISMI ÇOK BÜYÜK
- Olayın ardından yapılan haber ve yorumlarda çocuğu, ailesini, toplumu hatta öğretmeni suçlayan yargılar var. Oysa çocuğun o duruma sadece ailesi, sosyo-ekonomik ve eğitim durumları nedeniyle geldiğini düşünmenin çözüme yararı yok. Bu olayın güvenlik, eğitim öğelerinin yanı sıra psikolojik kısmı çok büyük. Bazen ses tonu ya da bir kelimeyi söyleyiş biçimi bile birçok şeyi tetikleyebilir.
EBEVEYNLİK ARKADAN İTTİRMEK DEĞİL, REHBERLİK YAPMAKTIR
- 14 yaşındaki bir çocuğun katil olması bizim sorumluluğumuzda çünkü ona biz, yani büyükleri rehberlik yapmalıydık. Oysa bizim ülkemizde ebeveynliği rehberlik yapmak değil, arkadan ittirmek sanıyoruz. “Kurallar bu, bunu yap” ya da “senin potansiyelin şu, ona ulaş” deniyor. Zaten adı üzerinde deli-kanlılık çağı. Onlar dürtüseldir, egosantriktir, aşırı tepkiler verirler. Öfke dışa yöneldiğinde başkasına, içe yöneldiğinde kendine zarar verir. Biz, öfkenin bir duygu olduğunu, bunu azaltarak davranışı değiştirebileceğimizi öğretmeliyiz.
OKUL SİSTEMİMİZDE EN AZ EĞİTİM İNSAN PSİKOLOJİSİ KONUSUNDA
- Bizim okul sistemimizde öğretmenlerin en az eğitim aldıkları konulardan biri insan-çocuk psikolojisi ve davranışlarını yönetme. Eğer 14 yaşında bir çocuğunuz varsa sinirli ve öfkeli davranışlarını ergenlikten geçiyor, kendine göre nedenleri var diye yorumlayabilirsiniz. Ama o çocuk bir başkasının çocuğuysa hemen kötü ruh, zaten ailesi de öyle deyip etiketleriz.
ÇOCUKLARIMIZI DEVAMLI GELECEKTE YAŞATIYORUZ HEM DE KAYGIYLA
- Çocuklar matematik, coğrafyayı bildikleri kadar duygularını ve tetiklenen davranışlarını öğrenseler her şey daha farklı olur. Yapılan araştırmalar yetişkinlerin bile birçok duyguyu hemen tanımlayamadığını gösterirken biz çocukların bunları hemen çözmüş olmasını bekliyoruz. Zihni şimdiki anda tutabilmek ve yaşamak önemli. Oysa biz çocuklarımıza gelecekte yaşamalarını öğretiyoruz. ‘O sınavı kazanacaksın, bugün değil gelecek önemli’ diyoruz. Çünkü kendi geçmişimize bakıyoruz ve çocuğumuzu öyle büyütmeye çalışıyoruz. Sonra da ‘bu anda neden bunu yaptı’ diyoruz.
DÜNYANIN EN ZOR ŞEYİ EGOYU YÖNETMEKTİR
- Dünyanın en zor şeyi farkındalıkla egoyu yönetmek. Bunun için de zihin-beden bütünlüğü sağlanmalı. Her çocuk için geliştirilen zihin-beden egzersizleri denen bir yöntem var. Hatta yurtdışında bununla ilgili özel cihazlar var. Böylece çocukların kendilerini daha iyi tanıyarak tepkilerini, hayata karşı yaklaşımlarını buna göre vermelerini sağlamayı amaçlıyoruz. Bizce yeni çağda çocuk yetiştirmek için farklı kriter ve bilgilere sahip olmak gerekiyor. Eski yöntemlerin bazılarının işe yaramadığını, kullanmadığımız bazılarının ise işe yaradığını ve yenilerinin geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu toplumsal bir misyon olmalı.
Psikolog Gülgün Sharafat, ‘Amerika’da çocuklar okul basarak arkadaşlarını tarıyor, bizde ise şiddet 2 arkadaş arasındaki bıçaklı kavga ya da öğretmenine yönelik olarak yansıyor. Yani ikisi arasında pek de fark yok.’ diyor. Bu olay ve psikologların söyledikleri hakkında yeteri kadar düşünmezsek başka can sıkıcı olaylar da yaşamak işten bile değil.
Paylaş