İlk öpüşme yıldönümü

Biraz hemcinslerime dokundurdum.

Haberin Devamı

Mesleğim gereği o kadar çok insan, o kadar çok bakış açısı ve yaşam felsefesi tanıyorum ki...

Bu mesleğin, yani yazarlığın en güzel yanı ne biliyor musunuz?

Karşınızda kimse maske takamıyor. En ufak karşıt bir fikirde hemen testinin içindekiler dökülüveriyor. Kelimelere hakim oldukça karşınızdakinin kelimelerinin altını da o kadar net okuyabiliyorsunuz.


Size acı bir gerçek söyleyeyim mi? Ben en ucuz, en bayağı davranışları kendi hemcinslerimden görüyorum.


Kadın - erkek o kadar çok yorum, mail, mesaj alıyorum ki bu da ister istemez bir analiz meydana getiriyor. Erkekler kadınlardan daha nazik bir üslupla yaklaşıyor. Karşıt bir fikir sunduğumda hemcinslerim çirkefleşmeye o kadar hazır ki, adeta ters birşey desede saldırsak mantığıyla yazıyorlar ya da bir açığını bulsakta kapak yapsak kafasıyla...

Haberin Devamı


Bu hırsı, bu egoyu anlamıyorum.


Amacım asla hemcinslerimi yermek değil ama sırf hemcinslerimi korumak adına da yanlışı savunamam.


Şiddetin hangi evrede görüldüğü hiç önemli değildir, sonuçta şiddet şiddettir ama henüz sevgili aşamasında bile fiziksel ya da psikolojik şiddet görüp bunun adına “sevgi” diyen kadın.


İlişkide erkek ne derse sorgusuz sualsiz boyun eğen kadın.


Bir ilişki bittiğinde “ben onsuz nefes alamam” deyip telefonlarda ağlayıp, zırlayıp, yalvararak kendini küçülten kadın.


Tacize, istismara, tecavüze uğradığında “elalem ne der” deyip susan kadın.


Kadın iş arkadaşıyla mesaiye kaldı diye “hayatım sana sürpriz yaptım” diye kılıf uydurarak işyeri basan, hemcinsine aklınca “o benim, haberin olsun” mesajını vermeye çabalayan kadın.


Doğum günü, evlilik yıldönümünün yanı sıra tanışma yıldönümü, ilk yemek yıldönümü, ilk öpüşme yıldönümü vs. gibi yıldönümleri icat edip unutulduğunda suratı günlerce sallayıp bezdiren kadın.


Tartışma sonrası, “açmayayım telefonu da burnun sürtsün” diyerek ilişkisine iletişimsizliği sokan, egosunu ilişkisinden daha üstün tutan kadın.


Annelik kimliği ile sevgili kimliğini birbirine karıştıran, ne kadar çok ilgi gösterirse, fedakarlık yaparsa o kadar vazgeçilmez olacağını sanan kadın.

Haberin Devamı


Cinselliği genellikle amaç için kullanan kadın.


İlişkinin ikinci ayında evlilik muhabbeti yapan, erkeği gelinlik, kuyumcu mağazalarının önünden geçirip mağazalar önünde rol keserek aklınca subliminal mesaj vermeye çalışan kadın.


Bir günde erkeğin tüm hayatını öğrenmeye kalkışan yine kadın.


Başka bir kadını beğenmeyi her şeyin sonu olarak gören kadın.

Ulaşılamazı, prensesi oynayan kadın.

Modayı takip ederek çağdaş, trend, kaliteli insan olduğunu sanan kadın.


Şeffaflık, güven adı altında erkeğin her şeyine hakim olmak için kendini paralayan, her şeyini de sorgusuz ona teslim eden kadın.


Bin bir stratejiyle erkeği elinde tutmaya çalışan, aklınca aldatamasın diye 7/24 telefona sarılan, hesap soran kadın.

Haberin Devamı


Başka kadınları aşağılayarak kendini yükseltmeye çalışan yine kadın.


Bu listeyi uzatırım da uzatırım...


Demek istediğim şu; erkekler sütten çıkmış ak kaşık mı?


DEĞİL! Ama bizler de değiliz.


Bence biraz çuvaldızı kendimize de batırmamız gerek. Kadın gibi davranmak değil, İNSAN gibi, toplum dayatmalarından sıyrılarak davranabilmek asıl mesele. Her şeyden önce kadın değil İNSAN olduğumuzu, karşımızdakinin de erkek değil önce İNSAN olduğunu hatırlamamız gerekiyor.


Beylere de minik bir not, benim bu yazım egolarınızı şişirmek için değil, yanlışa “yanlış” demek için. Yarın öbür gün kalemim sizlere de dokundurabilir :)

Sevgilerimle
Ayça Akın
www.aycaakin.com
www.motivasyonatolyesi.com
www.facebook.com/aycaakinofficial
www.instagram.com/aycakn
www.twitter.com/aycakn

Yazarın Tüm Yazıları