Paylaş
Kar fırtınası vardı. Tipi nedeniyle yol çok kaygandı.
Henüz 1.5 saat olmuştu ki Havza çıkışında karşı yönden gelen bir kamyon ters şeride girdi. Samsunspor’u taşıyan otobüse tam karşıdan çarptı.
Otobüsün şoförü Asım Özkan ile ön tarafta oturan Teknik Direktör Nuri Asan olay yerinde can verdi.
Asan’ın yan koltuğundaki futbolcu Muzaffer Badalıoğlu ile Mete Adanır hastaneye götürülürken kaybettiler hayatlarını.
Beyin travması geçiren Yugoslav futbolcu Tomiç de 6 ay komada kaldıktan sonra vefat etti.
İlk müdahaleyi Diyarbakır deplasmanına giderken kazayı gören Çarşambasporlu futbolcular yaptı. Eğer o anda orada olmasalardı belki ölü sayısı daha da artacaktı.
Üç futbolcu dışında bütün kafile ağır yaralıydı.
Kaptan Emin, Sanver, Yüksel ve masör Mahmut’un bel kemiği kırıldı.
Burhanettin, Erol, malzemeci Halil, Hakkı ve yönetici Mustafa Mutlu beyin travması geçirdi. Fatih’in kaburgası, Kasım’ın ayakları, Mustafa, Orhan ve Uğur’un birçok kemiği, Caner’in göğüs kemikleri kırıldı.
Takımın birçok oyuncusu bir daha futbola dönemedi.
Ligin ikinci devresi henüz başlıyordu ama takım o yıl hiçbir maça çıkamadı. Özel bir kararla ligde kaldı ve “Onur Şampiyonu” ilan edildi. Ancak bu kazanın ağır etkisi sonraki sezon da sürdü, Samsunspor küme düştü.
Oysa kazaya kadar takım çok başarılıydı. Son üç yılı ligin zirvesinde tamamlamış, kupada final oynamıştı. Samsunspor’lu Tanju Çolak, gol krallığına ulaşmıştı.
Kazaya kadar ligin zirvesine çapa atan Samsunspor, uzun yıllar sürecek bir türbülansa girdi.
Takımın kaptanı Emin Kar’ın belden aşağısı felçli kaldı. Hayatını tekerlekli sandalyede tamamladı.
Samsunspor’dan hiç kopmadı. Kulübün başkanlığını, başkan yardımcılığını yaptı. Geçen yıl 18 Ekim’de 61 yaşında hayatını kaybetti.
Samsunspor bu kazadan sonra kırmızı beyaz renklerine bir de siyahı ekledi.
SORULARI YANITLAMAMA SANATI
ERDAL İnönü, Türk siyasetinin en zarif isimlerindendi.
Nevi şahsına münhasır ve zekâ dolu esprileri çoğu zaman Türk kamuoyunu zorluyordu. Sevilen, saygı gören bir liderdi.
Erdal Bey, taşıdığı soyadına rağmen tevazu sahibiydi.
Türkiye’de emekliliği zor olan siyasete kendi isteğiyle veda etmesini bildi.
Siyaseti bıraktıktan sonra “Anılar ve Düşünceler” adıyla 1996’da bir kitap yayınladı.
Hürriyet’ten Leyla İpekçi hem kitabı hem de siyaseti konuşmak için İnönü ile buluştu.
Politikacılarla röportajlar hep zorlu geçmiştir. Gazeteci ile politikacının kısa bir ana sıkışmış çetin bir mücadelesidir söyleşiler.
Gazeteci istediği cümleyi almaya, politikacı da istediği cümleyi söylemeye çabalar.
19 OCAK 1996
Röportaj, “Esprilerim soğuk değil” başlığıyla anonslanmıştı.
Gayretli soruları hep şöyle yanıtlıyordu İnönü:
Siyaset kısmını henüz anlatmadım, onlar öteki kitapta.
Yazdığım şeyler üzerine konuşalım.
Bundan sonra yazarım. Bu daha ilk kitap.
Daha bitmedi bundan sonra yazacağız.
Hepsi ikinci kitapta.
Öbür kitapta, öbür kitapta.
Röportajın sunuş yazısı “İnönü politikayla da uğraşmış bir bilim adamıydı” diye bitiyordu.
Erdal İnönü 2007 yılında hayata veda etti.
Geride siyasetteki tevazuyu, bilime inancı ve gülümseten anekdotlar bıraktı.
ESKİDEN ZAYIF KARNEYLE EVDEN KAÇMAK MODAYDI
Yarıyıl tatili bugün başlıyor.
Milyonlarca öğrencinin iki hafta nefes alacağı günlere geldik.
Eski kuşaklar hatırlayacaktır.
Eskiden karnesi zayıf gelen çocukların aile korkusu nedeniyle evden kaçması çok gündemdeydi.
10 ŞUBAT 1977
Hem sömestr hem de yıl sonu, gazeteler evden kaçan çocuk haberleriyle dolardı.
10 Şubat 1977’de Hürriyet manşetinde “Her yıl tekrarlanan büyük facia” diyerek “Karneleri zayıf 2071 çocuk evden kaçtı” başlığını atmıştı.
Habere göre kaçakların dörtte üçü tekrar evin yolunu buluyor ama dörtte biri suça sürükleniyordu.
Çok uzun yıllar psikologların velilere uyarılarıyla geçti sömestr haberleri.
Bir de karnelerde zayıf notları değiştirmek için uygulanan çeşitli yollar anlatılırdı hep.
Artık veliler çocuklarının notlarını elektronik ortamda takip ettiklerinden olsa gerek, çocukların azar işitmek için karne gününü beklemeleri gerekmiyor.
Paylaş