Paylaş
Bu korkunun adı milenyumdu. “Bin yıl” anlamına geliyor.
O yıllarda dillerden düşmeyen bir kelimeydi.
Gazetelerde “milenyum” kelimesinin geçmediği başlık neredeyse yok gibiydi.
Korkunun temel nedeni, bilgisayarların yılları son iki haneye göre 98, 99 olarak kullanmasıydı.
31 ARALIK 1999
1 Ocak 2000’e girildiğinde “zamanın sıfırlanmasından”, bilgisayarların 00’ı 1900 olarak algılamasından korkuluyordu.
Yani bilgisayarlar 31 Aralık 1999’dan, 1 Ocak 1900’e geçebilirdi.
Bilgisayara dayalı tüm işlemlerin bir anda çökebileceği, dünyada kaos çıkabileceği konuşuluyordu.
1 OCAK 2000
Hürriyet’in milenyumdaki ilk sayısının birinci sayfası Latif Demirci’nin enfes karikatürlerine ayrılmıştı. Latif’in her zamanki gibi gündemin nabzını yakaladığı karikatürler...
Bu sendroma “Y2K” yani, “Yıl 2000” adı verildi.
1 OCAK 2000
Görev süresi 2000 yılında dolacak olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in durumu kamuoyunda sıkça tartışılıyordu.
1 OCAK 2000
Fenerbahçe milenyuma teknik direktör krizinin gölgesinde girmişti. Nitekim İtalyan çalıştırıcı Zdenek Zeman, 12 Ocak 2000’de görevinden istifa etti.
TRAFİK IŞIKLARINA DİKKAT
Dijital Kıyamet senaryoları 90’ların son beş yılında herkesi tedirgin etti.
Tüm dünya bununla ilgili önlemler almaya çalıştı.
Geçmiş bin yılın son Hürriyet gazetesi de birinci sayfasını “Bir trilyon dolarlık veda” başlığıyla tamamen buna ayırmıştı.
Dünyada “Dijital Kıyamet”e karşı harcanan paranın miktarıydı bu.
Türkiye henüz paradan 6 sıfırı atmamıştı. O nedenle haberde “Türk lirası karşılığı hesaplanamayan korkunç rakam” deniliyordu.
Başbakanlık da bir kriz merkezi oluşturmuştu. Hastaneler işlemleri birkaç gün elle yapacak, acil durumlar dışındaki müdahaleler durdurulacaktı.
Herkesin dikkat etmesi gerekenler de uzun bir liste olarak sıralanıyordu.
“Sabah uyanmak için saatinize güvenmeyin” diye başlıyor, “Trafik ışıkları yanıltabilir, yeşilde geçerken dikkat edin” diye devam ediyordu.
99 YILLIK BANKA FAİZİ
Uyarılar korkunçtu.
Yaptığınız bir telefon konuşmasının süresi pat diye 99 yıl olarak algılanabilirdi. Bankanız 99 yıllık faiz işletebilirdi. ‘Üzerinize nakit para’ alın, ‘Aracınızın deposunu önceden doldurun’ deniliyordu.
Dünya tüm bu endişelerle yeni bin yıla diken üstünde adım attı.
Türkiye’de de endişe o kadar büyüktü ki, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, yeni yıla Başbakanlık Kriz Merkezi’nde girdi.
Ama korkulanların hiçbiri olmadı.
Türkiye’de birkaç uçakta rötar yaşandı, eski sayaçlar nedeniyle bazı yerlere doğalgaz verilemedi o kadar.
Dünya milenyumu hızla unuttu.
Zaten sonra teknoloji o kadar süratle gelişiyordu ki, icatlar bile ertesi gün eskimiş oluyordu.
Geriye eski gazete sayfaları ile isminde “milenyum” kelimesini kullanan işletmeler kaldı.
O da kaldıysa...
6 MAYIS 1975
46 YILLIK NAFAKA MÜCADELESİ
TÜRKİYE son yıllarda nafakayı tartışıyor. Kaldırılsın, sınırlansın taleplerine kadın örgütleri karşı çıkıyor.
Gün geçmiyor ki Meclis’ten bir “nafaka” kulisi duyulmasın.
Şimdi anlatacağım haber 6 Mayıs 1975’ten.
Manşette kocaman harflerle “Ömür boyu nafaka kaldırılıyor” yazıyor. Anlıyoruz ki, kuşaklar değişiyor ama erkeklerin “nafaka ödememe ısrarı” hiç bitmiyor.
28 EKİM 1966
KIZLAR FUTBOLCULARI RAHATSIZ ETMESİN
30 Ekim 1966’da İstanbulspor,
Göztepe’yi ağırlayacaktı.
İstanbulspor 27 Ekim’de kampa girdi.
Yönetim, futbolcuların “şehirle irtibatını kesmek” istiyordu.
Bunun nedeni ise “futbolcuları rahatsız eden kızlar”dı. İdareciler futbolcuların kampı telefon başında geçirmesini istemiyordu.
Bunun için Ataköy’de telefonu olmayan bir pansiyon seçildi. Futbolcular da 3 gün boyunca kimseyle konuşamadı.
Peki telefonsuz kamp futbolculara yaradı mı dersiniz?
Pek de yaramışa benzemiyor.
İstanbulspor, kendi evinde Göztepe’ye 2-0 yenilmekten kurtulamamış.
Paylaş