Paylaş
Siz ne kadar tanıyorsanız, bende o kadar…
Nasıl tanıtıldıysa ben de onu biliyorum…
Farkımız, bende kalem var ben yazıyorum…
***
Kocaman Adam;
Sen benim için, Türk futbolunda farklı bir sestin…
Hiç duymadığım alışkın olmadığım bir ses…
Yanlışı ile doğrusu ile
Doğrucu Davut gibi…
Giderken bile takımını düşünebilen biri gibi…
Küçük bir Dev Adam gibi…
***
Üç kez gol kralı oldun…
200 gol attın…
Çalım attığın adamlar, “bel fıtığı” oldu.
Ama seni farklı kılan bu değildi…
Trabzon’da şampiyonluk için sevineceğine, Trabzonlu meslektaşların için gözyaşı döktün…
Karanlık bir dünyada mum ışığı gibiydin...
“Düşündüklerini kaygısızca söyleyebilen” bir umut ışığımdın…
Türk futbolu adına karardım.
***
Alın terinizi leke sürülmek istendi…
Herkes siperin altına girmiş saklanırken…
Dimdik durdun…
Çelimsiz vücudunla, kimi zaman tek başına, futbol ağalarına posta koydun…
“Bizi şampiyonlar Ligine göndermiyorsanız, ligde de gereğini yapın!
Ligde oynuyorsak, niye şampiyonlar liginde yokuz?
Bunun adı “süründürme” taktiğidir…”
Dedin…
Bir teknik direktörden fazlası oldun…
Askeri darbede tankın üstüne yürüyen delikanlı gibiydin…
***
Futbolda bilimden bahsettin…
Alışık değiliz… Yadırgandın…
“Koşu mesafesi, maç başına sprint sayısı, iş disiplini” gibi bize yabancı kavramları getirdin…
“Yıldıza bağlı” bir Fenerbahçe futbol ekolünü, “yıldız takıma” dönüştürmeye çalıştın…
100 yıllık çınarın ezberini bozmaya kalktın…
Kellen hep giyotinin altındaydı…
“Atarlar, kovarlar, kontratım” gibi derdin hiç olmadı…
Baskıya boyun eğmedin…
Ama taraftarın önünde eğildin…
O fotoğrafın gözümün önünden hiç gitmeyecek!
Hiç unutulmayacak!
***
Bu gün 3 Temmuzun sembollerinden biri daha gitti…
Ben kazanmayı, “3 Temmuz’da dik duranlarla” birlikte istiyordum…
Şimdilik bu kadar oldu…
Kimse umutlanmasın;
Ne 3 Temmuz unutulacak, ne de kahramanları…
***
Biliyorum çok yorulmuştun…
Belki de, dediği gibi iki taraf için de hayırlısı oldu…
Ancak:
“Kupa kazanmak her zaman güzel ama:
Seninle kazanmak başka bir şeydi; KOCAMAN ADAM...”
Nadiren gülen yüzünü, gülerken görmek bile keyif veriyordu…
***
Sanırım seni esas yıpratan;
Kulübün yüz yıllık mazisine rağmen” kurumsal bilgi ve iş birikiminin” az olması…
İnsanlara dayalı bir sistemin varlığıydı…
En azından birkaç yıl sonrasının planının yapılmasını istiyordun…
Ben de, “seninle bu problem çözülür” diyordum.
Yanılmışız…
Demek ki zamanı varmış…
***
---Tam, oyuncu ağırlıklı bir takımdan, koç ağırlıklı bir takıma dönüşürken,
---Tam, başkanın yön verdiği futbol takım planlamasından, teknik adamın yönlendirdiği bir kulübe dönüşürken…
---Tam rakip üç takım birden kongreye gitmişken...
---İlk kez sezon planlamasına bir adım önde başlamışken...
Hop yeniden “sil baştan”
İşte Fenerbahçe’nin değişmeyen kaderi…
***
Vallahi içim yanıyor...
Hem sezon başını kongre yaparak geçiren kulüplerimize…
Hem ilk kez sezon başı planlamasını düzgün yapabileceğini sandığım Fenerbahçe’me…
Hem de şimdilik kaybettiğimiz, KOCAMAN Adam’a…
***
Güle güle KOCAMAN ADAM…
Günün birinde sarı lacivertli bir yol üzerinde tekrar buluşmak üzere...
Sağ ol!
Paylaş