Paylaş
Savaş baltaları çıkartılmış, “takımın başarısızlığı” bekleniyor…
Baltalar, kimi zaman ellerin arkasında saklanıyor ama toprağa gömülmüyor…
Yine çıkacak!
Oysaki Fenerbahçe zor maçların takımıdır…
Adrenalin sever…
Baltayı gördü mü oynar!
Fenerbahçe’nin düşmanı “rahatlıktır”.
Rahat hissettiğinde puan kaybeder…
Özetle bu hafta, savaş baltalarını sallamayı umanlar;
Önce Borisov’da sonra Trabzon da hüsrana uğradı…
Ama bitmeyecek!
Her maç bıçak sırtında oynanacak!
***
Mersin maçından sonra;
“Kuyt, formsuz ve güvenini kaybediyor…
Baroni, sorumluluktan kaçıyor ve isteksiz…
Üç haftadır böyleler…
Aykut hocam ise istikrarlı…
Israr etti…
Yine ilk on birde başlattı(?)…”
Ama O bile dayanamadı…
Önce Baroni, sonra Kuyt’ı çıkardı…
Hem de alışkın olmadığımız dakikalarda ve de galipken…
Demek ki yanlış başlamış maça.”
Yazmıştım…
Şimdi; “Pardon” demek zamanı…
Aykut hocam; iki zor maça hazırlamış onları…
Bate ve Trabzon maçının en iyisiydiler…
Demek ki, “tecrübe” önemli…
Aykut hocam da bu maçları, Cristian ve Kuyt ile oynamak istemiş…
Haklıymış da…
Geniş kadroda daralma yarattı ama haklıymış…
Özellikle Kuyt;
Hem Belarus’ ta hem de Trabzon’da müthiş oynadı…
Nasıl bir alın teridir bu?
Genç futbolcular örnek almalı…
Sahanın yıldızıydı…
Alkışı ve aldığı her kuruşu hak ediyor…
***
Emre’ye haksızlık etmeyelim…
Top çok yakışıyor…
Zaten,top hep yakışmıştı ona…
Ama yakışmayan şeyler vardı…
Hepsi bitmiş…
Alex olmadan Emre bambaşka…
Takımın lideri ve oyun kurucusu…
Avrupa’ya gidip gelmiş Emre de bambaşka,
Hem siniri alınmış, hem de çok pozitif…
Hem de kilo vermiş…
Nazar değdirmeyelim...
***
Maçın iki kritik kırılma noktası vardı…
İlk yarı Egemen’in çıkardığı top.
Ve ikinci yarı Olcan’ın kaçırdığı pozisyon…
Gol olsa maç ne olurdu?
Bilinmez…
Ama inatçı karakteri ile tanınan Trabzon’un; kırılgan ve teslim olan bir takım olduğu kesin...
Meseleyi doğru ortaya koyan, bahanelere sığınmayan, konuyu saptırmaya çalışmayan Tolunay hocaya; “Tebrikler”.
***
İkinci yarının Fenerbahçe’si için not düşmeli;
Bir;
Takımın kondisyonu yükselmiş…
Bir Aykut hoca klasiği…
İkinci devre takımın formu yükseliyor…
İki;
Orta sahada evirip çeviren takım, Emre ile ileriye oynamaya başladı…
Üç;
Pasa dayalı bir oyun sistemi vardı…
Tek yolu buydu…
Önde baskı yapıldığında, geri geri kaçarak oynuyorlardı…
Webo ve Sow ile uzun top da bir alternatif olarak ortaya çıktı…
Artık uzun toplar anında geri dönmüyor…
Takım nefes alıyor…
Artık; ön alanda baskı yapmak Fenerbahçe’nin kilidini açmıyor…
***
“Devre arası transferleri pek başarılı olmaz!”
Derler…
Siz inanmayın!
Fenerbahçe, nokta atışı yapmış!
Emre, Webo ve Zeigler…
Üçü de müthiş transfer…
Zirve yarışında Galatasaray yalnız değil…
***
Bülent Yıldırım kendine çarpıp, Fenerbahçeli oyuncularda kalan topu devam ettirmedi…
Oyunu durdurdu ve hava atışı ile başlattı(?)
Kendi kendine bir kaide uydurdu…
Kuralı ezbere bilmesine rağmen, Trabzon’dan özür diledi…
Futbolu çok iyi bilen Trabzon seyircisi de tepki gösterdi…
“Skoru hiç etkilemeyen, önemsiz bir pozisyon”.
Diyerek, geçip gitmeyelim!
Gerçekten çok önemli…
Bülent Yıldırım’ın ruh halini anlatıyor…
Mesele gönül almak ise;
O ruh hali, “olmayan bir penaltıyı da” verir…
“Olmayan bir kırmızı kartı da” gösterir…
Aman dikkat!
***
Bir dikkat de, Bate Borisov maçına…
Fenerbahçe’nin düşmanı, “rahatlık veya rehavet” dedik…
Sakın tur geçildi sanılmasın!
Skor tam Bate'nin istediği skor…
Maç boyu kapanıp penaltıya götürmek isteyecekler…
Hep bekleyecekler…
Ve;
En iyi bildikleri işi,” kontratak oyununu” oynayacaklar…
Bakmayın; Belarus’ta, Fenerbahçe 10 kişi kalınca onların da oyun düzeni bozuldu…
Kadıköy’e, golü de bulabilirler…
Aman dikkat!
Maç bitmeden teslim olmak yok!
Orada 10 kişi ile alınan sonuç ile;
Turu geçtik sanmayın!
Maç oynanmadan tur atlamak hiç yok!
Aman dikkat!
Baltalar da gömülmedi…
Kadıköy’deki Galatasaray maçına kadar, hiç gömülmeyecek!
Evet, biliyorum bu stres de top oynamak zor!
Ama siz de bilin ki Fenerbahçe de topçu olmak da çok zor!
Kıymetini bilin!
Paylaş