Yerli Malı Haftası

Televizyon sektöründe çalışırken, yaptığım iş gereği bir sürü değişik insan tipiyle karşılaşıyorum.

Ama benim en çok sevdiklerim ‘Popüler kültür düşmanı’ olanlar. (Belki bana da düşman olup, sevmedikleri için seviyorumdur onları!) Bu tipler aslında hepimizin etrafında varlar. Sizin çevrenizde de bulunmaktadırlar eminim ki! Her şeyi bilip de, (hadi çoğu şeyi diyelim) bilmiyormuş gibi yapanlar.

Aslında sıcak, sevimli, konuşmaktan, zaman zaman bazı şeyleri tartışıp, fikir alışverişinde bulunmaktan zevk aldığım insan tipleri bunlar. Okuyan, yazan, seyreden kişiler. Ama nedense iş popüler kültür hadisesine gelince birden bire görmedim, duymadım, söylemedim oynuyorlar. Şimdi siz bu ülkede yaşıyorsanız eğer, Ebru Gündeş’i, Filiz Akın’ı, Gülşen Bubikoğlu’nu, Özcan Deniz’i ve hatta Hülya Avşar’ı (Ciddi söylüyorum bunu. Benim başımdan geçti. Birisine Hülya Avşar dediğimde, suratıma donuk bir ifadeyle bakıp, ‘O kim ki’ dedi) hiç tanımıyor, bilmiyor olabilme ihtimaliniz var mı? Yok değil mi? Ama onların var, tanımıyorlar.

Mümkün mü sizce böyle bir şey?

Bu tipler televizyon seyretmeyi de hiç ama hiç sevmezler. Diyelim ki bir dönem, herhangi bir televizyon programı yeri yerinden oynatıyor, neredeyse tüm ülke bunu konuşuyor, onların bu durumdan hiç ama hiç haberi yoktur. Mesela Asmalı Konak’ı, Biri Bizi Gözetliyor’u, Popstar’ı, Çocuklar Duymasın’ı ,Benimle Evlenir misin’i hiç seyretmemişler, hatta adını bile duymamışlardır. Hadi diyelim televizyonda seyretmedin, ee, sen hiç gazete de mi okumuyorsun yahu? Oysa her gün önümüze gelen izlenme oranı listeleri bize tam aksini söylüyor. Yukarıda saydığım tüm programları AB grubu dediğimiz (Daha paralı, daha okumuş yazmış) kitle daha çok seyrediyor, tüm bu programlar AB sosyo-ekonomik grubunda, toplam izlenme oranına göre daha çok seyrediliyor! Hatta kimi programlardaki fark inanılır gibi değil...

* * *

Bu grubun karşı olduğu diğer bir program türü de ‘magazin programlarıdır.’ Kesinlikle seyretmezler, duymazlar, bilmezler magazin programlarını. Ama magazin programları da AB grubunda gayet yüksek izlenme oranlarına sahipler. Söz konusu tipler televizyonlarda sadece belgesel ve film seyrederler. Ama ne hikmetse bugüne kadar hiçbir belgeselin, izlenme oranı raporlarında değil ilk on program arasına, ilk yetmiş program arasına bile girmişliği yoktur! Bu tiplerin karşı olduğu bir diğer şey de ‘yerli yazarlardır.’

Türk edebiyatı okumazlar. Ayşe Kulin’i, Cem Akaş’ı, Erhan Bener’i, Oya Baydar’ı, Selim İleri’yi, Orhan Pamuk’u, Tuna Kiremitçi’yi, Adalet Ağaoğlu’nu tanımazlar... Onlara göre Türk yazarları ne roman, ne hikaye, ne şiir, hiçbir şey yazamazlar. Yazsalar da kötüdür zaten, okumaya ne gerek vardır ki!... Çoğunluğu yabancı yazarları, özgün (!) dilinden okumayı tercih ederler. (Ben de bu durumu hiç anlamam. Okumadan ‘kötü, okunamaz’ olduğuna nasıl karar veriyorlar ki? Bu nasıl bir ön yargı?)

Bu grup aynen Türk edebiyatında olduğu gibi, Türk sineması ve tiyatrosu konusunda da aynı önyargıya sahiptir. Bir Türk filminin güzel olma ihtimali hiç yoktur. Oyuncularınsa iyi bir oyun çıkarabilme ihtimali hiç ama hiç yoktur. Ne de olsa Türk oyuncusu (!) Haluk Bilginer’i, Birol Ünel’i, Serra Yılmaz’ı, Zuhal Olcay’ı seyretmezler.

Son zamanlarda işi iyice abarttı bir arkadaşım. Artık yerli (!) gazete de okumuyor. Ne gerek var ki Çetin Altan, Emin Çölaşan, Bekir Coşkun, Hasan Pulur okumaya. O giriyor internete her gün, Amerika’dan, Fransa’dan gazeteler okuyor. Türk gazetelerini okumasa da olur, Türkiye’de neler oluyor bilmese de olur, Amerika’yı biliyor ya, gerisinin ne önemi var!

Bütün bunları doğru mu söylüyorlar bilmiyorum. Ama bir tek şeyi çok merak ediyorum, bu kadar ‘popüler kültür düşmanlığı’ niye? Bu kadar ‘yerli malı’ düşmanlığı niye? (Hatırlıyorum, eskiden ilk okula giderken ‘Yerli Malı Haftası’ vardı. Sonra kaldırıldı sanıyorum. Tekrar mı yapsak ne?)

NASIL BÜYÜDÜM

Ben büyürken, Esen Püsküllü, Feri Cansel, Kuzey Vargın çok ünlüydü...
Yazarın Tüm Yazıları