Çürümüş sarı yapraklar

ŞANSLIYDIK.

Bayram boyu güneşlendi Ankara.
Yollardaki araba boşluğunu sonbaharın sarı yaprakları doldurdu.
Yeni öğrendim ki, İstanbul’da sokakları kaplamazmış kuru yapraklar.
Kurumazmış yapraklar hiç, çürürmüş daha çok.
İstanbul’dan gelen eski Ankaralı iki arkadaşım da farklı zamanlarda aynı şeyi aynı cümlelerle söylediler:
“Ah ne çok özlemişim yapraklarla kaplı sokakları.”
Hani insan içindeyken fark etmez ya yaşadığı yerleri, kafasını kaldırıp bakmaz dünyaya...
Ben de dün çıkıp dünyamdan, kendi dünyama baktım.
Sabah güneşiyle yürüdüm sokaklarda.
Tenhaydı sokaklar.
Bir dolmuşun dolması dakikalar sürüyordu.
“Nerede” diye sordum kendi kendime, “Tatil 10 gün olunca şehirden kaçtı mı bütün insanlar?”
Kulağımda Tom Waits’in “Yeşil çimleri” kahvemi alıp masama oturduğumda bir başlık çarptı gözüme.
Yayın hayatına yeni başlayan Hürriyet Eskişehir’in manşeti, “Bayram turisti yağıyor” diyordu.
Sonra okuduğum bir haber geldi aklıma.
Hizmete girdiği günden bu yana Eskişehir nüfusunu üçe katlayacak kadar yolcu taşımıştı Ankara-Eskişehir hızlı treni.
“Acaba” dedim, “Bu bayramda da Eskişehir’e mi kaçtı Ankaralılar?”
Bayramda Eskişehir, turistlerin akınına uğramış. “Bayram ve haftasonu tatillerinin gözbebeği” olan şehre gelen turistlerin Porsuk Nehri’ndeki keyifli anları anlatılıyordu haberde.
Demek ki boşuna değildi hızlı trenin yolcu rekoru kırması.
İnsanların Eskişehir’e gittikleri kesindi de, tekrar Ankara’ya dönüyorlar mıydı ondan emin değildim.
Çareyi Cemal Süreya’da buldum.
“Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar/Hepsine yüzer kere rastladım en azdan/Umustsuz sevdalara tutulmak onlarda/Bozkıra doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda” diyordu şair.
Yolunuz “düşerse” siz de bir gondol gezisi yapın Porsuk’ta.
Ama geri dönün mutlaka.

Festivale siz de sponsor olun

ANKARA’nın Tiyatro Festivali başlıyor gelecek hafta bugün.
Tam 15.kez izleyenlerle buluşacak.
Koca bir yılın hazırlıkları, zor şartlarda, imkansızlıklarda sürdü.
Çok sayıda tiyatro topluluğu başvurmuş festivale katılmak için. Ama parasal sıkıntılar katılımı sınırlamış.
Bakıyorum rakamlara, 15 yıl önceki ilk festivaldeki oyunları 12 bin 340 kişi izlemiş.
Bu rakam büyümüş, geçen yıl 45 bin 247 kişiye ulaşmış.
Bugüne kadar toplam 650 oyun oynanmış, 37 atölye çalışması, 28 panel ve 53 söyleşi düzenlenmiş.
Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) düzenliyor festivali.
15 yılın arkasında fedakarlıklarla çalışan bir ekip var.
Ve onlara destek veren sponsorlar.
Festivalin basın sorumlusu Fehmi Başusta, geçen yılki festivalin ardından anlatmıştı.
Sanatçılara verilmek üzere yıllardır çiçek aldıkları bir çiçekçi varmış Sakarya Caddesi’nde.
Geçen yıl şaşırtmış ve mutlu etmiş festival ekibini.
“Benim de bir katkım olsun festivale” demiş, “Çiçekleri ücretsiz vereceğim size.”
Böylece “sponsor” olmuş o çiçekçi festivale.
Bu festivale sahip çıkanları görmek sevindirici.
Ankara’nın yetiştirdiği bir çok oyuncu, tiyatro insanı bu festivalle yine evine dönüyor.
Onları yalnız bırakmayın.
Zaten körelen Ankara sanat hayatını diri tutan bu festival gibi tümü etkinliklere sahip çıkın.
Siz de oyunları takip edip, festivale sponsor olun.

sorumsal

Neden taksiciler, 8 TL tutan taksi ücreti için 20 TL verildiğinde “Bozuk yok mu” der ve ardından ceplerinden tomarla bozuk para çıkarırlar?
Engelleyiciler nedeniyle cep telefonuyla konuşmanın bu kadar zor olduğu bu şehirde nasıl oluyor da insanların ses kayıtları olabiliyor?
Yazarın Tüm Yazıları