Paylaş
Yani, yeni sezonda Darwin artık dizide olmayacak. Senaristler; Darwin’i allem ettiler, kallem ettiler diziden attılar. Dizinin yapımcıları, Darwin’in düşüncelerinin uygulanmak istenen senaryoya uymamasını gerekçe gösterdiler, anladığım kadarıyla.
Evrim konusu sınıflarda ne kadar detaylı inceleniyordu, ne oranda aydınlatıcı şekilde çocuklara anlatılıyordu, bir muamma...
Bu konu, zaten Darwin’in bu teoriyi ortaya attığı günden beri tartışılıyor. Koca koca profesörler, konuyu derinlemesine inceliyor, hala karşılıklı münazara ediyorlar: Yaratılış mı? Evrim mi?
*
Öncelikle, yaratılış konusuna sadece dini açıdan bakmak ve değerlendirmek, evrim konusunu da salt bilimsel taraf gibi görmek yanlış. Yaratılış teorisini benimseyen ve bunu bilimsel verilere oturtan, bir çok dünyaca ünlü bilim adamı mevcut.
Yani, bir insan ‘tüm varlıkların bugün oldukları halde yaratıldığına inanıyorsa, bilim dışı davranmış olmuyor’ diyen bir çok önemli isim var bilim dünyasında.
Aynı zamanda; yaratılış teorisini çürüten verileri ortaya koyan, Darwin’in Evrim Teorisi’ni geliştiren, ‘evrim, kütle çekim kanunu gibi bilimsel bir gerçektir’ şeklinde tanımlayan bilim adamları çoğunlukta.
*
Benim derdim başka yönde...
*
Sadece Türkiye’de değil, her ülkede yönetimde olanlar, kendi düşünme biçimlerini eğitim sistemine dayatmaktalar.
Amerika gibi özgürlüklerin altını çizen bir ülkede bile, evrim teorisi okullarda müfredata mecburi olarak konduğu için, tutucu Hıristiyan topluluklar bu konuya karşı reaksiyon gösteriyorlar.
‘Hayır, dünya dört buçuk milyar yaşında değildir, her canlı tek bir hücreden türememiştir, türlerin çeşitliliği yaratım sürecinin bir parçasıdır’ diyorlar. Nuh’un Gemisi ve tüm dünyayı kaplayan bir global selden bahsediyor, bu faciada her canlıdan bir çiftin gemiye alınarak kurtarıldığını, hayatın sıfırdan başladığını savunuyorlar. Tutucu Hıristiyanlara göre, dünya sadece altı bin yıldır var.
Savlarına göre, köpeklerdeki çeşitlilik önemli bir örnek. Nuh, gemiye sadece iki adet köpek alıyor, bütün köpekler de onlardan türüyor. Köpeklerin bugünkü çeşitliliğini açıklamak için de, insanın son yüz yılda köpek cinsindeki farklı cins köpek üretimindeki payını örnekliyorlar. Onlara göre, aynı şey insan türü ve tüm canlılar için de geçerli.
Yaratılış Teorisi’ni sadece dini olarak ele almak gerekmediği gibi, Evrim Teorisi’ni de bir dinsizlik gibi algılamamak gerektiğini anlatıyor evrime inanan bir çok bilim adamı. Bunu bir yaratılış süreci gibi görmek gerektiğini söylüyorlar. Evrim teorisyenleri için fosiller çok önemli ve su götürmeyen kanıtlar. Yani, ‘evrime inanıyorsan dinsiz, kitapsız da değilsin’ diyorlar.
*
Bu konuya detaylı ilgi duyanlara, Bill Nye ve Ken Ham’in internette rahatlıkla bulabileceğiniz ‘Creation vs Evolution’ / Yaratılış – Evrim münazarasını izlemenizi tavsiye ederim.
*
Anlayacağınız, bu çok ama çok derin bir mevzu. Binlerce karşıt görüşlü kitap var, yüzlerce belgesel var, akademik çalışmalar sonsuz...
*
Benim derdime geri dönelim; Amerikalı, Avrupalı yöneticiler evrim teorisini çocuklara dayatırken, evrim teorisine inanmayan Suudi Arabistan gibi yönetimler de evrimi okullarda tu kaka ilan ediyorlar. Şimdi biz de arkasına eklendik, dünya alemde iki olduk...
Her iki düşünceyi de; çocuklara hakkaniyetle, tüm detaylarıyla, iki düşüncenin de birbirini karalamasına müsaade etmeden anlatalım, gençleri özgür fikirlerle dünyaya salalım yok!
*
O yüzden, bütün bu eğitim yaklaşımlarında, ‘daha başkasını bilmeyen’ çocuklar yetişiyor. Dünyada, bizde, her yerde!
Tartışmayan, karşıt fikirleri duymayan, enjekte edilen fikirleri mutlak gerçek gibi algılayan, soru sormayan, konuya hakim olmadığı için soracak soru bulamayan nesiller, şarjördeki mermiler gibi, sıra sıra, karşıt saflarda yerlerini alıyor. İşte benim problemim bu...
*
Okuyanlarım bilirler, iki küçük oğluşum var.
Doğumla ilgili, var oluşla ilgili, hayatın başlangıcı ile ilgili sorular sorma yaşlarındalar. Her şeyi merak ediyor, her şeyi soruyorlar.
Elbette sordukları her konuyla ilgili bir fikrim var. Ama bu fikrin ‘kendi fikrim’ olduğunun da bilincindeyim.
Kendi aramızda konuşmadan, bir fikir birliğiyle, Nünü’yle, çocukları elimizden geldiğince özgür fikirli yetiştirmeye çalışıyoruz. O yüzden verdiğimiz cevaplarda, kesin bilimsel gerçeklere dayanmadıkça, net olmuyoruz. ‘Elma niye ağaçtan yere düşüyor?’ diye sormadıkça, kesin cevaplar vermekten kaçınıyoruz.
‘Bazı insanlar bu şekilde inanıyor, bazıları da bu şekilde’ diyoruz.
‘Beni sorarsan, ben (a) şıkkını seçiyorum ama sen öyle seçmek zorunda değilsin’ diyoruz.
*
Bence, bir sonraki nesile yapabileceğimiz en büyük kötülük, özgür düşünme ve özgür seçim haklarını gencoların ellerinden almaktır.
Biliyorum, bu dünya gerçekleriyle uyuşmuyor.
Ama ben; çok soru soran, çok sorgulayan, kendi karar veren, kendi seçen, kendi seçimlerinin sonuçlarını yaşayan çocuklar yetiştirmek istiyorum.
Elbette ileride büyüdüklerinde, bizim davranış biçimlerimizi beğenmeyip, bizleri eleştirebilirler.
*
Zaten, insanlara gerçekten özgürce seçme şansı verirsen, seni seçmeyebilirler.
O yüzden küçükten, sadece kendi gibi düşünen, hiç sorgulamayan insanlar yetiştirmek istiyor yöneticiler. Danimarka’da da, Suudi Arabistan’da da, bizde de.
Sanırım benim derdim de, bütün mesele de bu...
*Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam
Paylaş