Paylaş
Sonra her şey farklılaştı. Görsel reklamcılık evrildi. Televizyon geride kaldı. Üstten bakan, trendleri belirleyen, peşinden koşulan konumundan, var olmak için mücadele veren pozisyonuna geriledi. Bir dönem evinde televizyon açmadıklarını söyleyenlere tuhaf bakarken, salonlarında televizyonu olmayanlara ucube muamelesi çekerken, zaman değişti.
‘Artık hiç televizyon izlemiyoruz şekerim’ cümlesi havalı bir cümle olmaktan çıktı, alım gücü olan kitlelerde genele yayıldı. Bu da reklamcılık anlayışını kökten değiştirmeye başladı.
*
Instagram başlı başına bir reklam mecrası konumuna oturdu. Instagram’ın fenomenleri dünyada tek paylaşıma milyon dolar almaya başladılar. Bizim memlekette de ciddi paralar telaffuz edilir oldu. Ajanslar ‘Ne var yahu, bir resim paylaşacaksın!’ zihniyetlerinden kurtulmaya, ünlülere para dökmeye başladılar.
Eski ve demode olmakla suçlanan Facebook, hala online reklamda dünya lideri. Bizim memlekette bile, televizyonla ulaşamadığın tam 44 milyon insanı elinde tutuyor.
...ve şimdi Youtube yandan ataklarla liderliği eline alıyor!
Alacak da...
Dünyanın Google’dan sonra gelen ikinci arama motoru. Evde yemek yapacakken, ‘Soğan mı önce konuyordu acaba?’ diye merak mı ettin? Herkes yazıyor Youtube’a, elli farklı video var bu konuyla ilgili, birini seçip soğanını zamanında koyuyor.
‘Arabanın motorundan ses geliyor’ diye merak eden; kendi arabasının, kendi modelinden ve hatta benzer yaşta olanından bir araba sahibi adamın, aynı problemi yaşadığı videosunu izleyip mevzuyu çözüyor.
Televizyonda dört saatte reklam aralarında izlediğin dizi ya da program, uzun ve kısa versiyonlarıyla orada. İşten geç gelen özet izliyor, yatıyor. Vakti olan açıp bambaşka dünyalara dalıyor. İzlemekle bitmiyor, çünkü Youtube’a her dakika 300 saatlik yeni video yükleniyor!
*
Bebişler zaten içine doğdular, başka bir şey bilmiyorlar. Bana abi diyenlerin ilk ve tek tercihi. Bizim nesil müptelası olmuş ya da olmak üzere. Benim abi dediklerim işi kapmaya başlamış, babam yaşındakiler Youtube’a her geçen gün daha fazla kaptırıyorlar!
*
Kaçarı yok, herkes bir gün Youtuber olacak!
...dediler ve ben de Youtuber oldum sonunda!
*
Kendi adıma, ‘Anlatanadam’ ismiyle bir kanal açtım ve ‘Anlatanadam’la Yarışma!’ adında, ünlü konukları misafir ettiğim, komik bir yarışma formatına başladım! Küçücük bir ekip, gece gündüz çalışarak, didik didik uğraşarak bir program hazırlıyoruz. Çekerken ve montajlarken çok eğleniyor, gelecekte güzel günler bekliyoruz.
İngilizcede ‘breadhead’ diye bir kelime var. Para kazanma motivasyonu ile hareket eden kimse anlamına geliyor. Youtube maalesef ‘breadhead’ kaldırmıyor. Para kazanmaya gelenler, bu mecrada kaybediyor.
‘Önce çok çalışalım, çalışırken eğlenelim; biz eğlenirsek, samimi olursak, samimiyetimiz izleyiciye geçer. Para ondan sonra kendiliğinden gelir’ kafasında olmayı gerektiriyor. Neşeli, sabırlı, umutlu...
*
‘Merhaba arkadaşlar, kanalıma hoş geldiniz!’ diye muhabbete başlayan bir tipleme değilim. Bu kafa için yirmili yaşlarında olmak lazım. Ben, kafasındaki formatı hayata geçirmek için televizyoncuların peşinde koşacağına; küçük ve gönülden imkanlarla, aynı programı Youtube’a yapmayı tercih edenlerden oldum! Yani Youtube’u bir yayın mecrası olarak kullananlardan.
O kadar çok ki artık bizim memlekette de bu işi yapan. Ne güzel! Kafandakini imkanların ölçüsünde, canın istediğin seviyede bir özgürlükle çekiyor, kesip biçiyor ve bir mecraya atıyorsun.
İnsanlar seni keşfediyor, beğeniyor, izlemeye başlıyor, takip ediyor, paylaşıyor, takip ettiriyor!
*
Şu an çok büyük bir heyecan içerisindeyim. Büyük emeklerle hazırladığımız, her saniyesiyle kendimiz uğraştığımız, kahkahalarla çektiğimiz, kurgusunda sabahladığımız, şimdilik para peşinde koşmayan, gülmeyi, güldürmeyi, samimi olmayı hedefleyen programımız Anlatanadam’la Yarışma, Youtube’da görücüye çıktı! Her hafta cuma günü saat 20:00’de de yayında olacak. Gülelim, eğlenelim diye.
Güldürmeyi meslek edinmiş biri olarak ciddiyetle gözlemliyorum; birçok ve haklı sebeplerle, sokakta kimse gülmüyor, kafeler kahkahalarla çınlamıyor, yüzü asık bir sürü insan ciddiyetle ortalıkta dolanıyor.
Bizi gülümsemek kurtarmaz ama anlık gülümsemelerle biz kendi ruh sağlığımızı ayakta tutabiliriz. Yüzümüzden gülümseme eksik olmasın. Sanırım benim de yaşam misyonum bu!
*
Not: Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam
Paylaş