Bu maçı hafife alın!

ARKADAŞLAR, şimdi beni dikkatle dinleyin.. Öncelikle Bosna maçındaki yürekli futbolunuz, yenik duruma düşmenize karşın sakin kalıp maçı çevirdiğiniz için hepinize teşekkür ederim..

Hep beraber bu takım için "eksik oyuncu" mazereti olmadığını bir kez daha gösterdik. Bosna’yı yenmemizin en önemli nedeni rakibe saygı duymamızdı. Geçen yıl yenilirken "nasılsa yeneriz" diye çıkmıştınız.. Sonuç ortada.. Bu kez işi ciddiye aldık ve rakibimizi çok daha formda ve güçlüyken yendik.

Şimdi sırada Estonya maçı var.. Birazdan sahaya çıkacaksınız. Ama bu maç biraz değişik anlam taşıyor hepimiz için.. Biliyorsunuz Estonya, Bosna’dan 7 yedi. Herkes bu maçı çok kolay şekilde kazanacağımızı düşünüyor.. BEN DE ÖYLE!

Bu maç sıradan bir maç değil sizin için.. 90 dakika oynamayacağız. 20 dakikada bitecek. 20’inci dakikadan sonra atılacak gollerin bir anlamı olmayacak benim için. Tempomuzu, gücümüzü ona göre ayarlayıp ilk 20 dakikada maçı bitirmeliyiz. Onlar bizim dünyanın en çok "saygı" duyulacak takımlarından biri olduğumuzu düşünüyorlar. Bizden çekiniyorlar.. Hatta çekinmenin ötesinde korkuyorlar. Bu korkuyu kullanmalıyız.

Volkan, Servet, İbrahim.. Bu maçta gol yersek sakın bireysel hatanızdan olmasın. Servet ve İbrahim hücuma katılmayacak. Çünkü gerek kalmayacak..

Sabri ve Hakan.. Bu maçta savunma görevinizin çok daha ötesinde takımı atağa kaldıracak isimler olacaksınız. Yorulmak yok.. Yorulduğunuzu hissettiğim an, ısınmaya birini kaldırırım..

* * *

Aurelio.
. Sen bu maçta yanımda oturacaksın. Bu takımın en değerli oyuncularından birisin. İçimizden biri kadar bu forma için özveride bulundun hep. Ama seni Estonya karşısında riske etmek istemiyorum. Gerekirse skora göre oyuna gireceksin.

Ayhan, Yusuf, Nuri.. Siz göbekte oynayacaksınız. Rakibin presini kırmak için sürekli topu dolaştırın, bol pas yapın. Her topu alan Yusuf’u aramasın.. Onu ceza alanına yakın yerlerde topla buluşturmaya bakın..

Yusuf.. Galatasaray’a karşı oynadığın oyunun yarısını oynasan bu adamları dağıtırsın.. Sana telefonda da söyledim. "Milli Takım’a seçilmene sevinmiş olabilirsin, ama önce şu 10 yılın hesabını ver bakalım." Bunun için de Estonya maçıyla başla borç ödemeye.. Sahaya çık, şovunu yap. Gol at, gol attır..

Arda.. Şu, "sağda oynayamam" takıntısından kurtul. Saha içinde inisiyatif al. Zekanı kullan. Kalıplara sıkışma. Unutma, önemli olan iyi oynaman değil bir noktadan sonra, skora etki etmen..

Kazım.. Herkes seni eleştiriyor. Bu takım için gerekli bir oyuncu olduğunu göstermenin zamanı geldi. Rakibin en zayıf yanlarından biri kanat ortalarına izin vermeleri. Artık görev senin.. Sabri’ye alan boşalt. Topu bulunca da sert kavisli ortalar yap. Öyle çaprazdan, 30 metreden, taç çizgisinin oralardan şut atmaya kalkıp da çıldırtma yine beni..

Halil.. İşte sana fırsat.. İlk onbir başlayacaksın. Rahat ol, golü düşün.. Rakip hata yapacaktır, diri kal ve gol vuruşunda sakin olmaya çalış. Bir gol atarsan arkası gelir zaten..

* * *

Evet arkadaşlar.. İlk onbir böyle.. Şimdi çıkın ve hayatta en iyi yaptığınız işi yapın.. Futboldan zevk alın.. Şöyle, bacak bacak üstüne atıp rahat rahat bir maç seyretmemizi sağlayın bu akşam.. Sadece bana değil, bütün ülkeye bu keyfi yaşatın.,

Unutmayın; bu maç için "Aman rakibi hafife almayalım" düşüncesine kapılmaya gerek yok.. Şimdi çıkın ve "rakibi hafife alın.."

Böyle bir maç konuşması yaşanmadı Talinn’de.. Tamamen hayali yani.. Zaten oyuncu tercihlerinden, dizilişten ve skordan da belli değil mi?

Esas maç!..

SALI günü çok önemli bir sınavı var Fenerbahçe’nin.. Şampiyonlar Ligi’nde "ya tamam ya devam" maçı anlamındaki Arsenal karşılaşması.. Perşembe gecesi de Galatasaray start alacak UEFA’daki grubuna..

Hem de çok önemli bir rakip olan Olympiakos’la.. O maçların sonucu ne olur bilemem.. O maçların sonucuna göre teknik direktörler koltuklarını koruyabilirler mi onu da kestirmek zor.. Ama bildiğim bir şey var.. Her filmin bir "esas oğlanı" vardır ya.. Bu ligin de esas maçı "Fenerbahçe-Galatasaray" derbisidir.. 10. haftada Fenerbahçe, Galatasaray’ı yenemezse, dikkat edin, "kaybederse" demiyorum, "yenemezse" Aragones gider..

Eğer "İmkansız Görevi" başarıp o zamana kadar koltuğunu korumayı başarırsa Skibbe için de aynı durum söz konusu.. Fenerbahçe’ye deplasmanda kaybetmek onun da sonu olur..

Harika bir lig

BEKO Basketbol Ligi bu sezon çok keyifli olacak. 5 takım şampiyonluk için yarışacak. Diğerleri her an, her maçta sürpriz yapabilecek güçte.. 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’na ev sahipliği yapacağımızı düşünürsek, ligin kalitesindeki artışın ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlarız.

Son iki yılın şampiyonu Fenerbahçe Ülker, onu devirerek sezona kupayla başlayan Türk Telekom, müthiş transferler yapan Efes Pilsen, geçen sezondan daha güçlü bir hale gelen Galatasaray ve önemli oyuncular kaybetmesine karşın şampiyonlukta iddialı Beşiktaş arasındaki maçlar nefes kesecek.. Kasun, Giricek, Thornton, Guroviç, Ziziç, Lang, Smith, Green, Kakiouzis, Strickland, Dudley, Stanojeviç gibi yabancı, Kerem Gönlüm, Ender Arslan, Engin Atsür, Mirsad Türkcan, Oğuz Savaş, Semih Erden, Ömer Onan, Hüseyin Beşok, Murat Kaya, Serkan Erdoğan, Tutku Açık, Haluk Yıldırım, Muratcan Güler, Asım Pars, Ömer Aşık, Fatih Solak, Umut Yenice gibi yerli yıldızlarıyla seyrine doyum olmayacak ligin..

Cumartesi ve pazar günleri bazen 16-17 futbol maçı naklen yayınlanıyor. Bu arada biraz nefes alıp fırsat bulursanız baskete de göz atın derim. Pişman olmazsınız..
Yazarın Tüm Yazıları