Salt duygusal açıdan efsane bir transferdi. Futbol aklı açısından ise, 10 üzerinden 9’luk bir transferdi. Eğer Ba’dan sonra 10 üzerinden 10’luk gol harikası Gomez değil de Aboubakar gelseydi, Beşiktaşlılar kapı gıcırtısı duyunca Zafer Alagöz’ün Demba Ba bestesini söylemeye başlardı.
Peki, duyguları bir yana bırakırsak, 2017 model Ba özellikle geçirdiği ağır sakatlıktan sonra halen futbol aklı açısından 10 üzerinden 9’luk bir transfer mi?
LARSSONVARİ
Henrik Larsson aynı ağır sakatlığı hem de iki kez geçirdi. Sonrasında 34 yaşındayken Barcelona’yı Şampiyonlar Ligi şampiyonu yaptı. Ronaldinho değil, oyuna sonradan giren Larsson kazandırdı. Bu açıdan bakınca ilk geldiği yıldaki gibi sürekli ilk 11 oynamayacak, ama sonradan girince tek harika vuruşla o maçın tüm kaderini değiştirebilecek Türkiye standartlarında Larssonvari bir yetenek Ba.
NIANG DA HİÇ İDMAN YAPMAMIŞTI
Fenerbahçe’den sonra Körfez aktarmalı olarak Beşiktaş’a gelen Niang’ı hatırlayın. Türkiye’deki ilk golünü Fenerbahçe formasıyla Beşiktaş’a atan Niang, İnönü’deki son derbide Beşiktaş, Fenerbahçe’yi yenerken bir gol attı bir de Olcay’ın galibiyet golünün mimarı oldu.
O dönemdeki Niang için geçerli olan tüm parametreler şimdiki Ba için de geçerli. Niang döndüğünde “Ben Türkiye’den ayrıldıktan sonra hiç antrenman yapmadım” demişti. Ba da sakatlık nedeniyle bir süre çalışamadı. Son zamanlarda ise, bayağı yoğun idman yapmaya başladı.
SEVİLDİ, SAYILDI
Geçen sezon Sosa atardı, hatta Cumartesi gecesi Milan formasıyla Napoli’ye karşı da yaptı: Pas kaliten yüksek, oyun görüşün genişse mesafeler en fazla bir Erkin Koray şarkısı! Oğuzhan da dün gece ilk golde asistin asistini yaparken Pirlo’yı anımsatan kalitede bir uzun metrajlı santimetrik pasla Quaresma’yı buldu. Q7 de harika yeteneğini sadelikle her birleştirdiğinde olduğu gibi milimetrik bir orta yaptı. Milimetre, santimetre peki Atiba’yı neyle ölçeceğiz? Bir an önce pasmetre icat etmek gerek! Atiba’nın ilk pasları Beşiktaş için o kadar değerli ki ilk 45’te Alanya tek tehlikeli pozisyonunu Atiba’nın kırk yılın başı yaptığı pas hatasından buldu.
PASMETRE iCAT EDiLSiN
Les Ferdinand gibi yükselip Mario Gomez gibi sıyırarak uzak direğe kafa golü atan Cenk’in sakatlanması şanssızlık. Tam da hat-trick yapabileceği cinsten bir maçtı. Güneş’in Cenk sakatlanınca santrfora Ömer yerine orta sahaya Tolgay’ı alması ise mecburiyettendi. Ömer son 20’de oyuna girince savunma arkasına iyi koşu yapabilen ve zaman zaman sekenlere iyi vurabilen bir oyuncu. Ancak Beşiktaş’ın A planı olan seri pas futbolu için pas kalitesi diğerlerinin gerisinde. Tolgay, Napoli deplasmanından sonra bir kez daha kilit pas kalitesini ikinci golün asistinde sergiledi. Babel’in Beşiktaş formasıyla ilk golü ise soğukkanlılık şaheseri, top tekniği bienali!
2. yarıda hakem iki penaltı verdi. İlkini Stevie Wonder bile elin topa çarpma sesini duyup verir, ikincisini Thomson ile Bebek bile vermez! Türkiye’deki hakem sorunu bir yana, Beşiktaş’ın santrfor sorunu diğer yana! 66’da Mitroviç girince bir anda 4 kişinin yeri değişti. Şenol hoca maç içinde 3 ayrı oyuncuyu santrfora çekti, Ömer’i oyuna almadı. Demek ki Beşiktaş’ın yine şampiyon olması için bu seri pas oyununa uygun iyi bir santrfor alması gerekiyor!
Beşiktaş seri kısa pasları, Osmanlıspor ise kontra tiki-takayı çok iyi yapabilen ekipler. Ancak ilk yarıda bu zemin ikisine de ideal oyununu sergileme fırsatı vermedi. Osmanlıspor ilk yarıda hiç organize olamadı. Orta sahadaki kilit isimleri Afrika Kupası’ndaki Ndiaye ve kart cezalısı Musa’yı çok aradı.
Beşiktaş ise ilk 45’te hızlı çıkabildiğinde topla Babel ve Talisca’yı buluşturduğu ölçüde etkili oldu. Maçın başında ideal saha zeminindeki ideal kısa pas oyununda ısrar edince bir süre bocalayan Oğuzhan, dakikalar ilerledikçe saha şartlarına uyum sağlayarak akıllı direkt dripling-pas kombinasyonlarıyla sahaya ağırlığını koydu.
ATiBA > iKLiMLER
Beşiktaş’ın hem ilk yarıda, hem de maçın tamamında en iyisi ise Atiba’ydı. Ona hava, saha fark etmiyor. Trinidad kökenli olup soğuk ötesi Kanada’nın vatandaşı olmuş, İskandinavya’da yıldızı parlamış Atiba, girdiği şişenin şeklini alan su gibi futbolcu...
Cenk Tosun ise kaliteli son vuruşlarına rağmen Şenol Güneş’in oynatmak istediği oyun şekline yüzde 100 uyum sağlayamıyor. Şenol hocanın devre arasında Eto’o sorulduğunda “Pivot santrfor” cevabını vermesini Cenk’in sırtı dönük ayağında tutamadığı toplarla birleştirin: Beşiktaş’ın santrfor sorunu tam da bu noktada başlıyor.
Cenk, attığı goldeki klas vuruşunda gördüğümüz gibi Türkiye Ligi için gayet iyi bir golcü ancak Şenol Güneş’in A planının ideal santrforu özelliklerine tam olarak sahip değil. Mesela degajdan gelen topları almakta zorlanıyor. Buna rağmen belli dakikadan sonra Beşiktaş’ın inatla Cenk’e doğru degaj yapması doğru fikir değildi.
Özellikle 60-70 arası Beşiktaş pas yapamadığı için oyun üstünlüğünü fena kaptırıp geriye yaslandı. Oyuncu değişikliği dakikası geciktiği gibi arkasında Beck varken Talisca’yı ortadan sağ çizgiye çekmek ideal hamle değildi. Yine de merkeze Tolgay girdikten sonra en azından orta sahada oyun dengelendi.
BAŞAKŞEHİR DOĞRU TRANSFER YAPTI
Maçlar yeniden başlıyor, transfer ise devam ediyor. Ancak her zamanki gibi aşırı endüstriyel futbolda vakit de nakit oluyor; yani transferi doğru zamanda doğru ücretle yapan kazanıyor. Başakşehir’i ilk yarıda liderlik koltuğuna taşıyan en önemli saha içi faktör, toplu ya da topsuz kolektif olarak doğru zamanda doğru yerde olmalarıydı. Ara transferde bu kompakt oyuna çok yatkın olan Egemen Korkmaz takviyesi de doğru zamanda doğru yere yapılmış bir transfer.
Egemen’in İsviçre’de ne yaptığı önemli tabii ama Türkiye’de Bursa’dayken Özlüce, Trabzon’dayken Faroz, Beşiktaş’tayken Köyiçi, Fenerbahçe’deyken Dereağzı’nda yetişmişçesine formanın hakkını istikarlı bir şekilde verdi. Egemen, tüm zamanların en profesyonel Türk savunmacısı diyebiliriz. Fatih Terim hocanın Egemen’i Milli Takım’da bu kadar az değerlendirmesi hep çok garibime gitmiştir. Fatih hocanın İrfan Can’la ilgili görüşlerini de çok merak ediyorum. İrfan Can, Abdullah Avcı’nın geliştiriciliğiyle Başakşehir’e başka bir boyut katacak kapasitede. Yine de liderin (şu ana kadar) transferdeki en büyük başarısı takımın kilit oyuncusu Emre’yi kadrosunda tutmuş olması. Emre bir dahaki Milli Takım kadrosunda olacak mı, onu da herkes kadar merak ediyorum.
BEŞİKTAŞ YİNE GEÇ KALDI
Şenol Güneş hoca Türkiye transfer piyasasının kirinden pasından uzak durmak için isim vererek “Ben bu oyuncuyu istiyorum” demez. Bir oyuncu profili tarif eder, ona göre çalıştığı kulübün sorumlu biriminin transfer yapmasını ister. Bu yüzden kadrosunda bazen Mario Gomez olur bazen Brozek! Şenol Güneş, geçen sezon bitiminden beri hızlı stoper tarif ediyor. Mitroviç, hızlı düşünebilen ayaklarına hakim Marcelo tipi bir stoper ancak Şenol hocanın tarif ettiği “stoper hızı farkı”nı takıma katabilecek mi? Ersan sol stoper sorununu çözmek için geri alındıysa bu bonservis bedeline alınan Mitroviç, Marcelo’nun yedeği mi olacak? Lüks veya masraf mı sayılacak? Göreceğiz. Ancak Beşiktaş’ın asıl “hız problemi” santrfor transferi özelinde. Mario Gomez gibi çok özel bir oyuncunun yeri ne kadar hızlı dolabilir?
Transfer fırsat meselesidir, nakit kadar vakit de önemlidir. Mesela Fiorentina, Gomez’in yerini 5.5 milyon Euro’ya Nikola Kaliniç’i alarak doldurdu. Bu satırların yazıldığı anda Gomez halen Bayern Münih tarihinde bonservisine en fazla para ödenen 3 oyuncudan birisi. Ancak Euro 2012’de geçirdiği sakatlık nedeniyle Bayern bir gecede Mandzukiç’i almıştı. Sonrasında da Lewandowski’yi. Çünkü Bayern’in 1980’den beri bütçesine göre alternatif transfer planları var. Beşiktaş’ın ise Bayern’e göre bütçe kısıtlaması varken daha çok alternatif planı olmalıydı.
Bolivyalı Moreno neden düşünülmez?
FENERBAHÇE
Fenerbahçe yeni transferi Karavaiev’i nerede değerlendirecek?
KARAVAİEV, Zorya’nın UEFA Ligi’nde oynadığı 6 maçta da orta sahanın sağında görev aldı. Özellikle Odessa’da oynanan Fenerbahçe karşılaşmasındaki performansı bayağı iyiydi. Çevik, topla hızlı mesafe kat edebilen artı hızlı düşünerek doğru oynayabilen bir oyuncu. Peki, Fenerbahçe’nin bu sezonki en iyi 3 oyuncusundan birisi olan Lens sağ önün bankosuysa, o zaman Karavaiev kendisine nerede yer bulacak? Karavaiev, çok rahat ofansif bek olarak da oynayabilir, oynadı da.
Advocaat, Doğu Avrupa futbolunu çok iyi bilen, o futbol coğrafyasının elit takımı Zenit’in hocası olarak çok başarılı olmuş bir teknik direktör. Daha sonra Rusya Milli Takımı’nı da çalıştırdı. Yani o futbol topraklarını iyi tanıyor ve bu transfere de olumlu baktığına göre kafasında net bir plan vardır. Van der Wiel’ın yarattığı hayal kırıklığı ve Advocaat’ın vatandaşını tamamen silmiş gibi davranmasını hesaba katarsak, Karavaiev, Van der Wiel yerine de kadroya katılmış gözüküyor.
BOŞUNA ALINMADI
Fenerbahçe’nin basındaki transfer gündeminde hep ofansif merkez orta ya da Emre Belözoğlu tipi komple orta saha oyuncularının isimleri geçtiği için Karavaiev’i o bölgeye transfer edilmiş sayanlar var.
Ben Karavaiev’i hiç o bölgede oynarken görmedim ancak bu asla oynayamaz anlamına gelmez.
Pas alışverişi hiç de fena olmayan bir oyuncu,
Birincisi Emre Belözoğlu’nun takımda kalması ve sakatlanmaması gerekiyor. İkincisi Mehmet’in yanına ve belki de yerine son vuruşları daha iyi bir santrfor gerek. Hem Abdullah Avcı’nın takım oyununa cuk oturacak hem de son vuruşları Mehmet’ten daha iyi bir santrfor yani Webo’nun 2017 modeli gerek. Abdullah Avcı sık sık oyuncu izlemeye gider, Laudrup’un oğullarından hangisi babası gibi olabilir diye izlerken Danimarka’dan dönen uçakta karşılaşmamızı dün gibi hatırlıyorum.
BEŞİKTAŞ NEDEN KOLOMBİYA’DA
SON Dünya Kupası’nda Kolombiya stoperlerinin en iyisi, hocanın da asla vazgeçmediği o zaman 38 yaşında olan Yepes’ti. Eğer Kolombiya’da gerçekten çok büyük fark yaratacak genç stoperler olsaydı, Pekerman onları oynatırdı. O yüzden Beşiktaş’ın gerçekçi davranması gerekiyor. Stoper transferinde ya tutarsa diye göle maya çalmayı bırakmalı. 2008-09 ara transferinde Ernst’in orta sahada yarattığı farkı stoperde yaratabilecek nokta stoper almalı! İşin aslı Beşiktaş 2016 yazında imza parasına sebep Nkoulou’dan vazgeçmemeliydi. Şimdi Rakitskiy’e Shakhtar’ın istediği bonservis bedeli artı oyuncunun imza parası o Nkoulou masrafının iki katı. İlla Kolombiyalı alacaksan da PSV’nin sağ beki Arias’ı alırsın, sıkıştığında da solda da oynatırsın!
ADVOCAAT ALIRSA İŞ DEĞİŞİR
BEN Arfa Kadıköy’e gelirse, salt yetenek açısından Alex’ten beri Fenerbahçe forması giyen en parlak özel yetenek olur. Gelmiyorsa da transferde son kararı Lens fenomeninden yola çıkarak Advocaat’a bırakmak gerek. Ben Arfa’nın yetenek olarak bir gömlek aşağısı ancak takım sistemini bir gömlek yukarı kaliteye taşıyabilecek Emre tipi orta saha, Fenerbahçe’yi Vitor-Emenikezede başlattığı sezonda Advocaat-Sowzade olarak bitirmesini sağlayabilir.
RİBERY TİPİ ARA TRANSFER
TÜRKİYE Ligi’nde tüm zamanların en iyi ara transferi kimdir? Bence Ribery’dir. Galatasaray’ın sorunu da Ribery’i takıma kazandıran zihniyet yerine onu neredeyse bedavaya kaçıran zihniyeti yönetim kurullarına musallat etmesi. Bir haftada en az 10 Galatasaraylı yanıma gelip “Ahmet Çalık için 5 milyon Euro öderlerse protesto ederiz, yaz bunu” dediler. Yazdım, benden günah gitti. Son olarak bir de Tarık Çamdal transferini hatırlatayım da gerisi daha iyi olsun.Herkese mutlu yıllar, başarılı transferler dilerim. İkisinin de çok mümkün olduğunu düşünmesem de yine de dilerim.
Ancak 41’de Atiba’nın asistinde aynı Aboubakar’ın sol ayağı ile uzak doksana attığı harika golü de daha çok Robben gibi solak olup sağ açık oynayan oyuncular atabiliyor. Aboubakar’ın çelişkileri de tam olarak burada başlıyor: Kamerunlu forvetin dominant ayağı solu değil sağı.
Bir Gomez, bir Demba Ba kadar olmasa da en azından Bobo gibi rakip kaleciyle karşı karşıyayken dominant ayağı olan sağıyla sade ama efektif bir vuruşla gol atması bekleniyor. O gidip karşı karşıyalarda Almeida’nın sağıyla vurduğu kadar kötü vurup sonra daha az güçlü ayağı olan soluyla Robben golü atıyor!
3. ALANDA DA TOP OYNA!
ABOUBAKAR maça santrforda başladı. Ancak bir süre sonra sağdaki Cenk ile mevki değiştirdi. İlk yarıda Tolgay ve Oğuzhan, birçok kez savunma arkasına harika “al da at pasları” gönderdiler. Golde ise merkez orta 3’lünün en defansif roldeki oyuncusu Atiba asist yaptı. Beşiktaş geçen sezona göre daha zor gol atıyor. Maçın tek golü olan bu zor gol, bu futbol gerçeğinin en net özeti. İlk yarıyı bir kez daha yüzde 76 gibi çok üstün bir topla oynama oranıyla tamamlayan takımın 45 dakikada sadece 2 isabetli şut atabilmiş olması da en manidar açıklayıcı istatistiği.
İlk yarı sonunda Gaziantep 11’i toplam 93 pas yapmıştı. Beşiktaş’ta ise sadece Atiba ve Oğuzhan’ın 45 dakikada yaptığı pas sayısı 118’di!
CENK VARKEN NEDEN OĞUZHAN?
OĞUZHAN ligin en iyi yerli pasörü ancak ligin en iyi yerli penaltıcısı Cenk Tosun. Penaltıdan 5 gol atarken penaltı avcısı Harun Tekin’i bile avlayabilen Cenk varken Oğuzhan, neden penaltı atmakta inat eder? Quaresma neden bazen inatla “Nobodynho”ya orta yapar? Rhodolfo sakatlıktan sonra nasıl bu kadar kağnılaşır? Transfer takviyeleri kadar bu soruların cevapları da önemli.
BABEL’dense Lokomotiv Moskova’nın açık oyuncusu Maicon’u transfer etmek daha iyi bir tercih olabilirdi. Ancak en kötü gününde bile kimse Babel için “Yetenekli değil” diyemez. Tabii ki Ajax formasıyla gençken uçan Babel yok. Ancak bu sezon Deportivo’daki Babel, Kasımpaşa kariyerinin bir kısmında olduğu gibi motivasyonunu yitirmiş, yeteneğini heba eden, mesleki yolunu kaybetmiş Babel değil.
1 BABEL = 1 SOL AÇIK + 1 SANTRFOR?
BU sezon Babel, Deportivo’da doğal mevkisi sol açık dışında 2 maçta da santrfor olarak görev aldı ve bu 2 maçta 1 asist + 1 gollük katkı yapmayı başardı. Aboubakar’ın yarattığı hayalkırıklığının yanı sıra Afrika Uluslar Kupası’na da gideceğini göz önünde bulundurursak Cenk’e ve eğer takımda kalırsa Ömer’e ilaveten Babel de santrforda bir alternatif olabilir.
GÜNEŞ ORADA İSTİKRARI SAĞLAYAMADI