Geçtiğimiz hafta sonu yemedim içmedim, Digitürk’te yayınlanan dört maçı da baştan sonuna kadar izledim.
Bu kadar yoğun maç izlemek, daha doğrusu televizyon izlemek ruhumda biraz kirlilik duygusu yaratıyor ama olsun.. Dört maç da oldukça keyifliydi.. Keyfimi bozan tek şey Digitürk’ün muhabirleri...
Beşiktaş maçı öncesi bir tanesi Abdullah Gül’e mikrofon uzattı ve sordu: ‘Sayın bakanım lig nasıl başladı, takımları nasıl görüyorsunuz?’
Abdullah Gül, maçların nasıl başladığından haberi yok, siyasi siyasi kıvırmaya başladı: ‘Hepsi iyi başladı, güzel oynuyorlar, bakacağız..’
Muhabir öyle dinliyor. Ben Gül’ün pişkinliği karşısında sinirden geberiyorum. Mikrofon elimde olsa, aynen Gül’e lafı çakardım:
‘Ne diyorsunuz sayın bakanım.. Fenerbahçe dökülüyor. İlk iki maçtan haberiniz yok galiba? Maçtasınız maçta, samimi olun. Siyasi siyasi konuşmayı bırakın da, maçlardan haberdar olmadığınızı söyleyin..’
Bir diğeri Galatasaray maçı öncesi sakatlığı nedeniyle tribünde oturan Necati Ateş’le konuşuyor. Necati Ateş bir an önce düzeleceğini, arkadaşlarını yalnız bıraktığını ve üzgün olduğunu söylüyor. Muhabirin sorusu evlere şenlik: ‘Niye üzgünsün?’
Muhabir adamım olsa, yayın arasında bulur sorardım: ‘Ne olur mantığını kullan söyle! Necati Ateş niye üzgün olabilir? Adam sakat, adam tribünde oturuyor.. Kaç maç daha oynamayacağı belli değil.. Ne olur, böyle bir adam niye üzgün olabilir, ne olur söyle bana! Söyleeeeeeee..’
250 kontöre Tarkan
Bazı okurlarım ‘250 kontöre Tarkan’ afişi asan Avea bayilerinde Tarkan bileti verilmediğinden yakınıyorlar.
Sizler için Avea Çağrı Merkezi’ni aradım. Oradan kampanyanın stoklarla sınırlı olduğunu söylediler. Özeti, iş size düşüyor.
Kontör almadan önce bayiye ‘Tarkan biletiniz var mı?’ diye sorun. Sorun ki sonra ortalarda ‘aldatılmış’ hissiyle dolaşmayın..
Biletix’ten olmayan koltuk satışı
İki hafta önce pazar günü Beşiktaş-Denizlispor maçına gitmek üzere Biletix’ten bilet aldım. Biletin üstünde aynen şöyle yazıyor:
VIP ÜST E, Sıra 3, Koltuk 13, Kapı 41..
İçimden ‘13 uğursuzluk rakamı ya, haydi hayırlısı’ diye geçirdim. Maç başlamadan bir saat önce İnönü Stadı’na biletin üstünde yazan kapıdan giriş yaptım ve koltuğumu aramaya başladım.
Sıra 1, Sıra 2, Sıra 3.. Koltuk 11, 12.. 14.. Eee, 13 nerede?
Yoksa 13 rakamı uğursuz diye ABD’deki gibi 13 rakamını yazmıyorlar mı?
Yooo.. Öyle bir şey de yok! Alt sıraya bakıyorum orada 13 var.. Üst sıraya bakıyorum, orada da 13 var.. Ama sıra 3’te 13 yok!
Yan koltuklarda oturanlardan biri ‘Biletix sanal ortamda ya.. Sanal koltuk satışını da başlatmış galiba..’ diye aklınca espri yaptı.
‘Heh heh’ diye geçiştirdim.. Biraz daha bakındım, neyse ki yandaki koltuklar boş. Olmasa kaç saat ayakta dikilecektik!
Demek ki neymiş? Bu hafta Beşiktaş maçı için Biletix’ten bilet alacaksanız çok dikkatli olmanız gerekirmiş. Ne diye? Ee 13 bu.. Nerede uğursuzluk getireceği belli olmuyor..
Ombudsmanıma selam
Yaklaşık iki aydır Hürriyet Cuma’da Turgut Özakman’ın Çılgın Türkler kitabını tanıtıp, daha fazla okunması ve okutulması için yollar öneriyorum.
Pazartesi günü Cinnah Fısıltıları’nda CHP’nin ‘Çılgın Türkler’ hareketi haber olmuştu. Benden söz eden yok... Hakkımı istiyorum sayın Ombudsmanım..
Yoksa biz de Hürriyet Cuma’da yazınca adamdan sayılmıyor muyuz? (Not: Sakın CHP’nin ‘Çılgın Türkler’i yaygınlaştırma isteğiyle benim ‘yaygınlaştırma’ isteğimin aynı kökten geldiğini sanmayın..
Niyetlerimiz farklı.. Ben Atatürk’e ve Kurtuluş Savaşı’na partiler üstü bir zihniyetle ve tüm kalbimle bir amaç uğruna sahip çıkıyorum. Bu ülkenin tuğlalarını bir arada tutan çimento olarak..)
Mehmet Ali yine abartıyor
Show TV’de Ah Kalbim’i izliyorum. Mehmet Ali Erbil karşımda.. Ekranın köşesinde ‘Bu bir reklamdır’ yazısı beliriyor. Ortaya bir halı çıkıyor. Başlıyor Erbil, Saray Halı’nın nimetlerini anlatmaya.
Anlattıkça anlatıyor. Ekrandan ‘Bu bir reklamdır’ yazısı gidiyor. Erbil, halıyla ilgili konuklara sorular sormaya devam ediyor.
Sonra Saray Halı’yı yere atıp, programı onun üzerinden sunmaya başlıyor. Ne bu şimdi? Reklamla ilgili RTÜK yönetmeliklerini göz göre göre delmek değil mi?
Yapmayın ne olur.. Kantarın topuzunu kaçırdınız, başınıza gelmeyen kalmadı. Şimdi de kantarla oynuyorsunuz, evdeki bulgurdan da olacaksınız.
Yönetmelikleri delmeyin. Yasalar çiğnendiğinde haber yapan sizler değil misiniz?
Siz yasaları çiğnediğinizde sizi kim haber yapacak?