Atatürk’ün evliya olması lazımdı

Bugün Amerika gezi notlarımı yazmamı beklediğinizi biliyorum. Henüz kendimi New York anılarımı yazmak için hazır hissetmiyorum ama.

Delta Airlines sayesinde dönüş yolunda öyle bir ‘müşteri hizmetleri rezaleti şoku’ yaşadım ki, uzunca bir süre daha da kendimi hazır hissedebileceğimi sanmıyorum.

Gidiş yolunda İsmet Bozdağ tarafından kaleme alınan Atatürk’ün başyaveri Salih Bozok’un anılarını okudum. Kitabın ismi: Latife ve Fikriye İki Aşk Arasında Atatürk.

185 sayfa, çerezlik niyetine bir kitap. İsmet Bozdağ’ın anlatımı basit, kolayca okunuyor. Kitabın başlarındaki Atatürk’le ilgili başka hiçbir yerde yayınlanmamış bir anı çok hoşuma gitti. Bir gün Mustafa Kemal Paşa ve Salih Bozok, birlikte köşkün arka tarafındaki bağlarda geziniyormuş. Bağ evlerinden birinin önünde sevimli bir ihtiyar karı-koca oturmuş konuşuyorlarmış. Sonrasını Salih Bozok’tan dinleyelim:

KARA ESVAPLILAR KİM

‘Yeni komşuları Mustafa Kemal Paşa’yı herhalde tanımıyorlardı. Yanlarına sokulduk.

- Selamünaleyküm.

- Aleykümselam.

- Mustafa Kemal Paşa geçer mi buralardan, görür müsünüz?

- Yoo, koca Mustafa Kemal Paşa’nın buralarda işi ne?

- Şurdaki köşkte oturmuyor mu?

- Hey ya!

- Ee, siz varıp hoş geldin demediniz mi?

- ‘Kara esvaplılar’ adamı yanına mı yaklaştırıyor ki, varıp hoş geldin diyelim?

Soruları ben soruyordum. Mustafa Kemal Paşa sadece dinliyordu. İhtiyarın son sözü üzerine birbirimize baktık. ‘Kara esvaplılar’ dediği, Giresunlulardan kurulmuş, muhafız taburu çekirdeği idi.

- Bu kadar zaman oldu Ankara’ya geleli Mustafa Kemal Paşa. Hiç mi rastlamadın, yolda molda?

İhtiyar önemli bir söz söyleyecekmiş gibi hazırlandı, diklendi, elini kuşağına sokarak sesine azamet koyup konuştu:

- Görmesine gördük ya, hep cumaları, Hacı Bayram Camii’nde! Paşa ruh gibi Müslüman! Hep minberin kenarına oturuyor. Biz oralara sokulamadığımızdan uzaktan gözlüyoruz..

İhtiyar bizim Paşa ile birbirimize baktığımız görünce iyice şişinip kasıldı:

- Paşa’yı yolda molda görmüşsün kaç para! Camide göreceksin, camide! Aklar giyiyor hep. Ak dediysem, sıradan ak değil. Sabah ağartısı gibi bir şey. Görmeyene anlatılır mı canım.

Bu sevimli ihtiyar karı kocanın yanından sessizce uzaklaştık.

EFSANE YARATTI

Mustafa Kemal Paşa, o güne kadar bir hafta bile cuma namazına gitmemişti, ihtiyarın da kendisini görmesi olanaksızdı. Ama vatanı rastgele bir insanın kurtarması mümkün olmayacağı için Mustafa Kemal Paşa’nın evliya olması lazımdı. Nitekim ihtiyar o hava içinde anlatıyordu bunu bize. Mustafa Kemal Paşa çok kısa bir zaman içinde Ankara’da efsane olmuştu.’

Salih Bozok’un anlattığı bu anı biraz içimi sızlattı. Atatürk gerçek bir efsane yarattı. İmparatorluğun küllerinden bize şahane bir ülke armağan etti. Ama gelin görün ki, biz onu sığ ideolojilere, tören günlerine kurban ettik. Gündeme gelen konular da ideolojik çatışmanın ürünü. Bizim gündemde tutmadığımız, hayatın içine sokamadığımız Atatürk’ü gençler, çocuklar ne yapsın.

İDEOLOJİLERİN ÜZERİNDE

Burada tören günlerinde zorla söyletilen Atatürk şiirlerinden söz etmediğimi anlamışsınızdır umarım. Oysa Atatürk her türlü ideolojinin üzerinde bu ülkenin kurucusu. Atatürk’ü birkaç kuru sözüne, sadece tören günlerine hapsetmek büyük ihanet. Atatürk’ü genç kuşaklara daha iyi, daha eğlenceli anlatmalı ve sevdirmeliyiz. Salih Bozok’un anısına bu yüzden yer verdim. Kitaba haftaya devam edeceğim. Latife Hanım Atatürk’e ne kadar çok çektirmiş de haberimiz yokmuş!

Çıraklara çok keyifli bir etik filmi

Babamın Kabusu’nu (In Good Company), izlemeye başladığımda gerçekten beklenti seviyem çok düşüktü. Ama film bittiğinde inanılmaz mutlu oldum. Son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden biri Babamın Kabusu. Sakın kaçırmayın, hele de kariyer peşinde koşan bir ‘Çırak’sanız.

Paul Weitz bir kere çok başarılı bir metne imza atmış. Belli ki Weitz, ABD’de yaşanan Enron gibi, Martha Stewart gibi şirket krizlerinden etkilenmiş. Kendini tutamamış ve tüm şirketlere iyi bir ‘etik’ dersi vermek istemiş. Paul Weitz’in göstermek istediği, yeni dönem şirketlerinde çalışanların kendilerine özgü değerler yaratarak, nasıl insanlıktan çıktıkları. Weitz bunun için filmde 51 yaşında eski kafalı, ama insan ilişkilerinde başarılı bir reklam yeri satışçısı Dan Foreman (Dennis Quaid) ile 26 yaşında, yeni dönemin gözünü ‘strateji ve taktik’ bürümüş uzmanı Carter Duryea’yı (Topher Grace), hem işyerinde hem de özel hayatlarında karşı karşıya getirmiş. Tahmin edin bakalım değerler savaşından kim galip çıkmış olabilir? Dan mi, Carter mı? Yanıtı vermeyeyim, filmin keyfi kaçmasın.

CUMA İTİRAFI

bööörülce; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 23; İl: İstanbul

5-6 sene süreyle sivilcelerimden nefret ettim. Ne yaptıysam, hangi doktora gittiysem fayda etmedi. Birbirinden iğrenç öneriler sunanlar oldu. Çişimi yüzüme sürmemi söyleyen bile çıktı! Sonunda doktorların, cilt bakım uzmanlarının yapamadığını çok küçük bir şehirdeki devlet hastanesinin doktoru yaptı. Bana ‘Roa...’ diye bir hap verdi. Ve bir yıldır bebek poposu kadar düzgün bir cildim var! Fakat ağır bir ilaç olduğunu biliyorum. Kontrollü kullanmak gerekiyor. Sivilcelerinden kurtulmak isteyenlere duyurulur.

Yorum: Bizim kadar çişin kadrini bilen başka bir ülke insanı var mı bilemiyorum! Pürüzsüz cilt için yüze sür, gerekirse sarılığa karşı iç, renginden kırk çeşit anlam çıkar... Bir de itiraftaki ilaç sürümlemesine bakar mısınız! Sağlık Bakanlığı da hálá tezgahüstü ilaç reklamlarına izin vermesin. Hangi akla hizmetse... (Kaç kişi eczaneye gidip ‘Roa’ ile başlayan cilt ilaçlarını öğrenmeye çalışacak acaba?) Ya itirafı Roa... isimli ilacın ürün müdürü yapmışsa?

CUMA LAKIRDISI

‘Kitaplar harika olmalı. Yeniden okumak istemelisiniz. İki kez okumaya değmeyen bir kitap, bir kez okumaya da değmez. Dostoyevski’yi okumak beni daha büyük bir insan yaptı. Bir roman okuduğumda bana bunu düşündürmesini isterim. Bir Amerikan romanını okuduğumdaysa en iyi olasılıkla, Amerikan kültürünün ne kadar kaba ve aptalca olduğu anımsatılıyor bana. Bunu kapıdan baktığımda da görüyorum ben.’

(Susan Sontag)

CUMA TAKINTISI

Tabii ki Star Wars’un final filmi. Bu hafta sonu yemeyeceğim, içmeyeceğim ve önceki beş filmi de yeniden izleyeceğim. Aradan o kadar çok sene geçti ki, ne yapayım birçok ayrıntıyı unuttum. Taktım bir kere... Size de bu hafta sonu Star Wars koması öneriyorum.
Yazarın Tüm Yazıları