Siz Mahmut Abbas olsaydınız

ESKİ İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in cenazesine katılması, hem Filistin’den hem Türkiye içinden tepki çekti.

Haberin Devamı


Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın yerine kendinizi koyun, siz olsanız ne yapardınız?

 

O Şimon Peres ki ölüm haberi muhafazakâr gazetelerimizin birinde ‘Son Siyonist öldü’ başlığıyla duyuruldu.

 

O Şimon Peres ki 1996’da Güney Lübnan’daki bir köy katliamının arkasındaki isim olduğuna inanılıyor.

 

O Şimon Peres ki Filistin halkının çektiği acıların azmettiricilerinden biri olarak görülüyor.

 

O Şimon Peres ki İsrail’in gizli nükleer silah programının mimarı....

 

O Şimon Peres ki Davos’ta Erdoğan’ın ‘One minute’ paylamasına muhatap olmuş kişiydi...

 

* * *

 

Haberin Devamı

Fakat aynı Şimon Peres, Rabin’le birlikte, 1993 Oslo barışındaki rolünden dolayı Filistin direnişinin efsanevi lideri Arafat’la Nobel Barış Ödülü’nü paylaşmıştı.

 

İsrail-Filistin barışının en güçlü savunucularından biri olarak görülen de aynı kişiydi.

 

Abbas’ın, yayımladığı taziye mesajında, son nefesine kadar barış için çalışan bir devlet adamı olarak tanıttığı da oydu.

 

Şimdi siz Filistin devlet başkanı olsanız, böyle bir siyasetçinin cenazesini başka liderlerle birlikte onurlandırır mıydınız?

 

Şunu da not edin...

 

Cenazeye katılmanız Başkan Obama tarafından övgüye değer bir jest olarak değerlendirilecek.

 

Ama HAMAS tarafından yerilecek, Filistin halkının acılarının hafife alınması olarak sunulacak.

 

Yine de katılır mıydınız?

 

* * * 

 

Haberin Devamı

Peres kimilerine göre bir savaş suçlusu, katliam sorumlusu. Kimilerine göre ise ömrünü adamış bir barış adamı.

 

Zor bir ikilem.

 

Bence Abbas Filistinlilerin geleceği adına siyaseten doğru olanı yaptı.

 

Tepkilere gelince, onlar da madalyonun öbür yüzünde yerini buldu.

 

DEMİRTAŞ NE SÖYLÜYOR KANDİL NE ÇALIYOR

 

HDP liderleri Yüksekdağ’la Demirtaş, Kolombiya’ya iki mektup yazıyor. Biri devlet başkanına, diğeri FARC liderine.Altına imza attıkları barış anlaşmasını övüyor, güç aldıklarını, diyalog ve barışçıl çözüm için ilham verici bulduklarını söylüyorlar.Fakat öğreniyoruz ki aynı sırada Murat Karayılan da bir dizi mektup yazmakla meşgul.Kandil’den Mardin’deki büyük aile ve aşiretlere döşendiği satırlarda ayaklanma çağrıları yapıyor.

 

* * * 

 

Haberin Devamı

Kolombiya barışından silahları susturmak için teşvik ve cesaret dersi çıkaran HDP bir yanda...Kolombiya’yı görmezden, duymazdan gelip aşiretleri teröre teşvik eden Kandil öbür yanda...

 

Bilmeyen de aralarında uzak yakın bir alaka yok, bir fidanın iki dalı değiller, biri Mars’tan diğeri Venüs’ten zannedecek.

 

Demirtaş kâh Erbil’de, kâh Brüksel’de diyalog çabalarına destek arıyor. Karayılan’sa aynı esnada aşiretleri kışkırtma, yangını körükleme peşinde.

 

52 yıl da dağlarda gezsen, 220 bin cana mal olsan, milyonların hayatını karartsan dönüp dolaşıp geleceğin yer, FARC’ın geldiği yer olacak.İstediğin kadar gözlerini kapat, istediğin kadar kulaklarını tıka; FARC yarım yüzyılda nereye dek yol aldıysa en fazla gideceğin yer orası.

 

Haberin Devamı

Ama yok; görmek, duymak istemiyor Kandil’dekiler. 

 

* * * 

 

Gerçeği anlatsa anlatsa Kandil’e HDP anlatabilir.Brüksel, Erbil temasları tamam. Ama asıl muhatap Kandil...

 

FARC’tan bahsetsinler onlara, daha fazla insanın canı yanmadan, daha fazla ocaklar sönmeden o noktaya geçilebileceğini kavratmaya çalışsınlar.

 

Aksi halde, ‘Ben ne söylüyorum tamburam ne çalıyor’dan öteye geçmeyecek çırpınışları. Bir arpa boyu yol alamayacaklar.

Yazarın Tüm Yazıları