Paylaş
MEMNUN olmak şöyle dursun, ne yaptığını görünce kendi eserinden ürkmüşe, bir miktar da pişman olmuşa benziyor.
Seçim sonuçlarının seçmen tarafından nasıl karşılandığı hakkında somut bir veri arıyorsanız, IPSOS’un CNN Türk için yaptığı araştırmaya bakın. Resmi bayağı netleştiriyor.
* * *
Seçimden daha dün çıkıldığı halde... Bugün ‘Erken seçim olsa oyunuz değişir mi’ sorusuna, toplam seçmenin yüzde 12’si ‘Değişir’ diye cevap veriyor. Partiler arasında nasıl dağıldıklarına gelince; CHP’ye oy verenlerin yüzde 11’i, MHP’ye oy verenlerin yüzde 27’si, HDP’ye oy verenlerinse yüzde 8’lik bir kısmı bu duyguda.
7 Haziran’da ‘Verdiğiniz oy emanet bir oy muydu, yoksa asıl oyunuz mu’ sorusuna ‘Emanetti’ diyenler de toplam seçmenin yüzde 12’si. Onun dağılımı ise şöyle; CHP seçmeninin yüzde 10’u, MHP’lilerin yüzde 22’si, HDP’ye giden oyların da yüzde 19’u böyle.
Sonuçları gördükten sonra oyunu değiştirmeyi düşünen AK Partili seçmenle ‘Oyumu emaneten verdim’ diyen AK Partililerin oranını mı merak ediyorsunuz. İkisi de aynı, AK Parti oylarının yüzde 5’i.
* * *
8 Haziran ve sonrasında sıcağı sıcağına yapılan başka araştırmalar da var. Hepsi üç aşağı beş yukarı bu tabloyu destekliyor.
Seçmenin azımsanmayacak bir yüzdesi, böyle olacağını bilse oyunu başka yönde kullanacağını söylüyor. Ortaya çıkan sonuçtan memnun olmadılar yani.
Buradan ne çıkar peki?
‘Koalisyonu mu denesek, erken seçime mi oynasak’ diyenlerin kafasında gidip gelen iki kritik soruya iki kritik cevap çıkar:
Soru 1: Bir partiden giden oylar geri gelir mi, gelmez mi?
Cevap 1: Limandan meçhule kalkan sessiz bir gemi mi ki bu, giden oylar çok memnun kalıp da geri gelmesin. Tıraşlanan sakal gibi daha gür bile çıkar, gelmek ne kelime...
Soru 2: Bir partiye sağanak halinde gelen oylar bir daha geri gider mi, gitmez mi?
Cevap 2: Sular seller gibi, arkalarına bakmadan nasıl çekildiklerini anlamazsın bile. Hokus pokus buharlaşırlar.
Değil mi ki seçmenin küçümsenmeyecek bir oranı, oyunu geçici olarak, emaneten verdiğini açık açık deklare ediyor... Ödünç oy, amacına ulaştıktan sonra, hele geldiği yerde umduğunu da bulamadıysa gerisin geriye döner eski yuvasına.
Diren HDP
-SELAHATTİN Demirtaş, yüzde 13’lük seçim başarısını şöyle yorumlamıştı: “HDP artık gerçek bir Türkiye partisidir.”
Hayır, henüz değil. Ama o yüzde 13, HDP’nin artık gerçek bir Türkiye partisi olma ihtimalini güçlendirmişti. Bir umuda açılan kredi gibi...
Fakat çok geçmedi, PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu, “HDP yanlış değerlendiriyor. Emanet oy falan yok” diye dağdan ilk ayarı çekti.
Selahattin Demirtaş’tan ne beklersiniz? Tıpkı Erdoğan’a direndiği gibi kafa bularak dirensin. “Sanki dağda oy attın kolun yoruldu da bizim burada bin cefa ile topladığımız oya mı iş oluyorsun” desin...
Fakat o da ne! “Bize emanet oy verenleri mahcup etmeyeceğiz” diyen, sırtlarında o oyların sorumluluğunu taşıdıklarını, bu güveni boşa çıkarmayacaklarını söyleyen Demirtaş, ağız değiştirme emareleri göstermesin mi!
Dünkü açıklamasında kendini düzeltiyor, toparlamaya çalışıyor. “HDP barajı emanet oylarla geçmemiştir. Çok güçlü ve örgütlü bir tabanımız var” diyor. Üstünde nasıl muazzam bir baskı kurulduğunu tahayyül edin artık.
Daha kendinizi dağdakilerin vesayetinden kurtaramamışken güya Türkiye’yi, bir sandıklık işi olan seçilmiş bir cumhurbaşkanının vesayetinden kurtaracaksınız öyle mi?
* * *
Diyarbakır’da nükseden şehir çatışmaları, HDP Muş milletvekilinin henüz mazbatasını bile almadan korucuların ‘keleş’lerini ellerinden alıp onlara çevirmekten söz etmesi ve benzeri gelişmeler gösteriyor ki PKK, olayı tamamen yanlış anlamış.
HDP’nin emanet oylarının üstüne yatma hazırlığı, açıkça görülüyor Kandil’de. O ödünç oylar, onlara göz koyan PKK’ya verilmedi oysa. Silahla siyaset yapmayı teşvik etmek için, PKK’nın silahlı başarılarını ödüllendirmek için verilmedi. Tam tersi...
Üstelik HDP’ye bile temelli değil, bir umutla avans verildi. En azından bir kısım oyların sahipleri öyle zannediyor.
Yüzde 13 götürülür de Kandil’deki savaşçı sınıfın eline toka edilirse, çarçurdan beter yazık olur. Diren ha diren HDP!
Paylaş