Paylaş
6 gün sonra, sırra kadem basıp köşe bucak saklanırken meğer cebinden aramışlar ‘kaçak imam’ı. Soruşturmada kaydına rastlandı.
Öncesi de var. Savcılık, MİT TIR’ları soruşturmasında da benzer bir bulguya ulaştı. TIR’ları durdurma operasyonunu yöneten FETÖ imamları, o gün hem büyükelçilik hem de başkonsolosluk telefonlarından ABD misyonuyla mükerrer temas kurmuş.
Ve ondan da öncesi... 17-25 Aralık kumpasının başındaki polis şefleri, operasyona hazırlık evresinde, başkonsolosluk numaralarıyla defalarca görüşmüş. Soruşturma tespiti olarak iddianameye girdi bu trafik de...
Fakat bundan ibaretmiş gibi, geçmiş bağlantılarına sünger çekilip sadece 17-25 Aralık sonrası soruşturuluyor.
Oysa bununla kalmıyor irtibatları. Ondan da öncesi var.
WIKILEAKS’TEKİ MİLAT ERGENEKON KUMPASI
FETÖ’cü polislerin Ankara ve İstanbul’daki ABD misyonuyla tanışıklıkları, resmi tarihteki başlangıcından önceye gidiyor. Ta Ergenekon kumpasıyla başlıyor. WikiLeaks skandalıyla ortaya saçılan ABD diplomatik yazışmalarından biliyoruz.
Ancak 17-25 Aralık tarihi resmi milat alınınca gerisi unutuldu, üzerinde duran yok.
O tarihten sonra bağları kurulmuş, ondan önce başlamamış gibi...
Varsa yoksa 17-25 Aralık sonrası...
Onun için de bu ilişkinin izi, yalnızca 17-25 Aralık ile MİT TIR’ları ve 15 Temmuz iddianamelerinde sürülüyor. O süreçlerde yaşanan telefon trafiğinin arkası araştırılıyor, birlikte ne halt karıştırdıklarının hesabı soruluyor.
Halbuki resmin tamamına bakacak ve büyük oyunu görerek bozacaksak, burada mı bırakmalıydık?
CASUS AVCILARININ DİKKATİNE
ABD misyonu bu işin neresinde, ne kadar içinde, FETÖ’cü polislerle ilişkilerinin boyutu ne?
Gerçekten çözmek istiyorsak şunu bilelim. Bu gibi soruların cevabı, Ergenekon-Balyoz kumpaslarındaki rolleri yok sayılarak bulunamaz.
Büyükelçiliğin Washington’a gönderdiği telgraflarda, FETÖ’cü polislerin her safhada kendilerini bilgilendirdiği rapor ediliyordu.
Sözgelimi, 1 Temmuz 2008’de Ergenekon üçüncü dalga operasyonu mu yapıldı? Şener Eruygur’la Hurşit Tolon da mı gözaltına alındı?..
Amerikan Büyükelçiliği’ne sürpriz olmuyor. Haberi, şu telgrafla merkeze geçiyorlar:
“Geçen hafta polisteki üst düzey kontağımız elçilikteki FBI temsilcisine, birkaç güç içinde Ergenekon’da tutuklamalar yaparak (AK Parti’ye kapatma davasına) cevap vereceklerini söylemişti...”
Birkaç ay sonraki bir başka yazışmadan ise aralarındaki yakınlaşmanın ne kadar ilerleyip derinleştiği anlaşılıyor. Talepleri üzerine, Ergenekon soruşturması hakkında kendilerine detaylı, projeksiyonlu bir sunum yapıldığı söyleniyor.
HANİ BUNUN İDDİANAMESİ?
Sızıntılara göre polis 2009’da, büyükelçilikteki kontaklarına üçüncü bir Ergenekon brifingi daha veriyor.
Üçüncü iddianamenin yakında yazılacağından Amerikalılar haberdar ediliyor.
Belge WikiLeaks’te yayınlanınca yalanlandı. Dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay, bilgilendirmeden haberleri olmadığını açıkladı.
Fakat milli güvenliği ilgilendiren devletin en mahrem, kozmik sırları yabancı bir devletin memurlarına açılıyor. Gizli soruşturma bilgilerinin paylaşıldığından söz ediliyor. Üstelik hükümetin bilgisi, izni ve onayı dışında...
Yalanlamayla geçiştirilemeyecek kadar vahimdi.
Belgenin doğruluğu ya da çürüklüğü, derhal araştırılmalı değil miydi? Bir idari soruşturma, ciddiyetle yapılmalı değil miydi?
Ne gibi sonuçlar doğurduğu, o gün bugündür meçhul.
Ne özel bir ajanlık soruşturmasına, ne hususi bir casusluk iddianamesine konu olduğu duyuldu. Gelmedi mi zamanı?
Paylaş