PaylaÅŸ
Yerinde gözü olan adaylar görücüye çıktı.
Â
9 isim yarışıyor.Â
Â
Makedonya, Slovenya, Karadağ, Moldova, Bulgaristan ve Hırvatistan’dan var ama Türkiye’den kimse yok aralarında.
Â
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün adı anılmıyor.
Â
Oysa Gül ne çok yakıştırılmıştı bu koltuÄŸa.Â
Â
Son birkaç yılda her ne olduysa hayallerimiz çekildi, iddialarımızın boyu kısaldı anlaşılan.
Â
***
Â
O hayallerin altında bir gün BM Genel Sekreterliği koltuğunda bir Müslüman siyasetçi görme özlemi vardı.
Â
O hayallerin altında bir gün Türkiye’nin küresel iddialarını zirveye taşıma iştiyakı vardı.
Â
O hayallerin altında İslam İşbirliği Teşkilatı genel sekreterliğine nihayet bir Türk’ün, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun getirilmesinden kaynaklanan bir özgüven vardı.
Â
O hayallerin altında yüzyıllık bir küresel güçler arasına dönüş hasreti vardı.
Â
O hayallerin altında ‘Büyük düşün, sen Türkiye’sin’ sloganıyla kampanya yapıp her defasında seçim kazanan bir AK Parti’nin gelecek vizyonu vardı.
Â
O hayallerin altında eski güzel günlerin ihtişamına susamış bir milletin gidişata el koyması, meydan okuması vardı.
Â
O hayallerin altında bayrağı daha ileriye götürme, daha yüksekte dalgalandırma azmi vardı.
Â
Velhasıl o hayallerin altında hem şan ve şeref arayışı hem de dünya düzenini yeniden kurma kararlılığı vardı.
Â
Gerçek olamadı fakat, bir hayal kaldı.
Â
***
Â
Fikir, Gül’ün cumhurbaşkanlığından sonra kenara çekilmesine içi elvermeyen ama iç siyasi çekişmelere geri dönmesine de gönlü razı olmayan AK Parti çevrelerinden çıkmıştı.
Â
Hemen de tutmuştu.BM’de genel sekreterlik sıramızın artık geldiğine inanmıştık.
Â
Bölgesel rakibimiz Mısır bile bir genel sekreter çıkarmışken biz niye payımıza düşenin daha azına razı olacaktık.
Â
Hakkımızdı.
Â
BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmeyi başardığımız gibi, bunu da başaracaktık.
Â
Kofi Annan’dan önceki genel sekreter, geçen şubat ayında Kahire’de ölen Mısırlı Butros Gali’ydi.
Â
İslam dünyasından bir isim sonunda BM’nin yönetimine getirilmişti ama o da Kıpti Hıristiyan’dı.
Â
Bir Müslüman’ın, BM’nin başına geçme zamanı gelmiş de geçiyordu bile.
Â
Doğal olarak bu şeref en çok da BM’ye çekidüzen verme iddiasına sahip, ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyen Türkiye’ye yakışırdı.
Â
***
Â
Bu yalnızca Türklerin değil, BM’de yapısal reform isteyen, Güvenlik Konseyi’nde söz hakkı talep eden küresel muhalefetin de gururunu okşardı.
Â
Gerçi son sözü yine Güvenlik Konseyi’nin veto hakkına sahip 5 üyesi söyleyecekti.
Â
Onların gösterdiği bir adayı seçecekti BM Genel Kurulu. Ama ikna edilmeleri işten bile değildi.
Â
Dünyada barış ve istikrarı tehdit eden ne kadar kriz varsa OrtadoÄŸu mahreçliydi.Â
Â
Ortadoğu yatışmadan, buraya sükûnet gelmeden dünya huzura kavuşabilir miydi?
Â
***
Â
Devir, Türkiye’nin devriydi. Aranan kan bizde mevcuttu.Abdullah Gül’ün adı üstünde uzlaşmayacaklardı da daha iyisini mi bulacaklardı.
Â
Gül’den âlâ kim üstlenebilirdi bu rolü?
Â
Kim daha çok rahatlatabilirdi sistemi?
Â
En uygun ülke Türkiye, en uygun isim Abdullah Gül’dü.
Â
Avantaj tartışmasız bizden yanaydı.
Â
Bütün talih yıldızları üst üste çakışmış, şartlar müsait görünüyordu.
Â
Ne oldu da 2 yılda tükettik sermayeyi, Gül gibi bir değeri değerlendirme şansını kaçırdık?
Â
***
Â
9 aday yarışıyor sahnede.
Â
ÇoÄŸu bizim mıntıkadan.Â
Â
Üstelik kampanya vaatleri de BM’de reform ihtiyacı ve Ortadoğu sorununu nasıl çözecekleri üzerine.
Â
Ancak Türkiye’nin ve Gül’ün adı dahi geçmiyor.
Â
Tarihi bir fırsat kaçırdığımızdan neredeyse haberimiz bile olmayacak.
Â
Neden?
Â
Bir yalancı rüya mıydı yani hepsi?
PaylaÅŸ