Paylaş
MANİDAR bir zamanlamayla Kiev’e gidiyoruz; Ukrayna’nın ahı, Almanya üzerinde bir bumerang gibi dönüp dolaşırken...
Cumhurbaşkanı günübirlik bir ziyarette bulunacak. The Uçak, Atatürk Havalimanı’ndan lastik keserken aklımdaki soru şu: “Alman hükümeti, bir yıl önce Kiev’i vuran sokak olayları için ne diyordu, şimdi Frankfurt sokaklarını karıştıranlara nasıl cevap veriyor...”
Ortada pişkin pişkin sırıtan ikiyüzlülüğü düşündükçe daha da manidar ve ironik bir hal alıyor vaziyet.
* * *
Bir yılda 6 binden fazla insan öldü, 15 bini yaralandı, bir milyondan fazlası yerinden yurdundan oldu. Kırım gitti. Ülkenin doğusunda hâlâ Rus yanlılarıyla içsavaş devam ediyor.
Hülasası Ukrayna, Yanukoviç’i deviren sokak olaylarından sonra bir daha eski Ukrayna olamadı.
Yanukoviç, yüzünü AB’den Rusya’ya döndüğü için ‘Batı demokrasileri’nin hedefi olmuştu. Sandıkla geldi, Amerikan-Alman destekli bir ayaklanmayla sokakta devrildi.
Merkel ve Obama, Kiev’i yangın yerine çeviren Yanukoviç ve Putin karşıtlarıyla dayanışmak için birbirleriyle yarışıyordu. Şimdi AB yanlısı, tam istedikleri gibi bir devlet başkanı var Yanukoviç’in yerinde, Poroşenko. Ama Ukraynalıların ödeyeceği bedel bitmiyor. Ülkeleri bölündü, aileleri parçalandı, ekonomileri çöktü; can, para ve toprak kayıpları sürüyor. Başlarındaki içsavaş felaketinin daha nelere mal olacağı da belirsiz.
* * *
Mart başında, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri’nin son raporu yayınlandı. Ukraynalılar, Brüksel’e pirince giderken ellerindeki toplanma özgürlüğü ve gösteri hakkından da olmuşlar ayrıca.
Poroşenko, Yanukoviç’ten çok daha iyi bir devlet başkanı olabilir. Ama Ukrayna, bugün daha iyi bir yer değil rapora bakılırsa.
“İç işlerine karışmıyoruz, biz sadece toplanma özgürlüğü ve gösteri hakkını savunuyoruz” diye diye Ukrayna’yı ateşe atan Almanya’nın, Amerika’nın sokakları da karıştı. Gün geldi, onlara da düştü bir parça ateş. Gördük tepkilerini; öfkeli, hiddetli ve ibretlik...
Kiev’de polis şiddetinden söz eden Obama, Ferguson’da burnundan soluyor. “Polise karşı gösterici şiddeti kabul edilemez” diyor celallenerek.
Frankfurt’ta Avrupa Merkez Bankası binasını protesto edenlere cop gösteriyor Merkel hükümeti. “Gösteri ve protesto özgürlüğü bu değil. Polise taş atan, kamu araçlarını ateşe verenler devletin gücünü ve sertliğini hissedecektir” diye gürlüyor.
‘Avrupa’nın başka yerlerinden şiddet yanlısı bir çetenin, Alman devletine saldırmak için gelip Frankfurt’ta toplandığını anlatıyor içişleri bakanları. Olayların ‘aylar öncesinden planlandığı’nı söylüyor...
Tanıdık geliyor mu bunlar kulağınıza? Bana epey tanıdık geldi de...
* * *
Ah almaktan korkarım. Köşe komşumun dolduruşuna gelip Cumhurbaşkanı’na soruyu soracağım onun için dönüşte. “Ukrayna’nın ahı mı tuttu bunları da, şimdi aheste aheste çıkıyor” diye.
Yahut şöyle mi sorsam: “Vandallara vandal deme sırası Merkel’e, ‘Boyun eğme, diren’ çağrıları yapma sırası da Yanukoviç’e mi geçti sizce?”
Fakat ya şekildeki Almanlar gibi komşum da ironiye ayıkmazsa. Geçen şakayla ‘kabin amiri’ dedim, havalara girdi hemen, ciddi ciddi ‘mürettebat’a soru vazifesi dağıtıyor. The Uçak’ların eskisidir gerçi, kaçın kurrası; kime, ne sorulacağını benim gibi yeni başlayanlardan çok daha iyi bilir. Havada Kenan Evren’e, karada 28 Şubat’ın, 27 Nisan’ın generallerine çatır çatır sormuş ‘apoletsiz mürettebat’tandır ne de olsa...
Onun sezgisel siyasi analiz cümleleriyle mi sorsam yoksa: “Son 12 yıldır her seçim öncesi olduğu gibi, ‘içine doğmuş’ yine komşumun. ‘Güneşin doğuşu yakındır’ diyor. ‘Belki yarın, belki yarından da yakın’... Sizin papatya falı ne diyor bu hususta, içe doğan yine içe mi batacak Sayın Cumhurbaşkanı?”
Paylaş