Başlığı, “Vaktiyle bir dolar hutbesi okunmuştu” şeklindeydi.
Bahsettiği hutbe, 15 yıl öncesine aitti gerçi.
Yine de bunu işaret sayıp... Herhalde bu cuma bir dolar hutbesi gelecek diye beklemeye başladım. Fakat Diyanet şaşırttı, onun yerine “Halep’te insanlık ölüyor” hutbesi okuttu.
Soru şu; doğru tercih hangisiydi? Bu hafta dolar yerine Halep için hutbe verilmesi isabetli mi oldu?
Halepli 7 yaşındaki bir kız çocuğunun imdat çığlıkları boşlukta yankılanıp geri dönüyordu.
‘Biri lütfen beni korusun’ diyen Bana’nın sesine ses verecek birileri çıktı sonunda.
Uluslararası İnsani Yardım Vakfı İHH, dev bir “Halep’e yol açın” konvoyu düzenliyor.
Bu kahredici sessizlik, bu eli kolu bağlı çaresizce seyretme utancı bitiyor.
Gözümde canlandırmaya çalışıyorum.
Bu hafta Meclis’e sunulması beklenen ‘cumhurbaşkanlığı sistemi’ nasıl işleyecek?
En çok merak ettiğim, partili cumhurbaşkanının aynı zamanda parti genel başkanı da olup olamayacağıydı.
Yeni sistemin nasıl işleyeceğini, bu sorunun cevabını bilmeden kestirmek mümkün değil.
FETÖ’yle mücadeleyi araçsallaştırma belirtileri bunlar.
‘Doğan Grubu’na FETÖ operasyonu’ diye başladı.
‘FETÖ’nün medya ayağına operasyonun eli kulağında, sırada başka gruplar da var’ çığırtkanlıklarıyla sürüyor.
Bir yerden ısırıyor gözüm, yabancı değil bu kampanya...
***
Başkanlık teklifi henüz paket olarak açıklanmadığı için, yetkileri nasıl düzenlenecek bilmiyoruz.
Ama sanki büyük bir değişiklik yapılmayacak.
Kesin olan şu; soğanın cücüğü partili cumhurbaşkanlığı olacak.
Adı Bana... El kadar cüssesi, kısık sesiyle Halep’teki katliamın narası oldu.
Yüz binlerin ölüm bekleyişini, sosyal medya hesabından dünyaya naklen izletiyor.
Son görüntüsü ve mesajı, bir kahır yumağı gibi gelip boğazıma oturdu.
FETÖ’yle mücadelede adalet ve hakkaniyet çağrısı yapıyordu.
Kendimi nasıl ayıpladım ‘şu kadar da olamadım ya’ diye.
Gerçi son günlerde aynı duyguyu sık yaşamaya başladım.
AB’den kopan bir Türkiye’nin 3. dünya ülkesi gibi görüneceğini ben de biliyordum.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’ten beklenmeyecek bir performans.
AB’den kopan bir Türkiye’nin, hoşumuza gitse de gitmese de bir üçüncü dünya ülkesi gibi görüneceğini söylemişti.
‘Havanın değiştiğinin farkında değil, olsa bu riski almazdı, anlayınca toparlar’ sanıldıysa da... Yanılttı.
Dediğine diyeceğine pişman olmuş gibi bir hali görünmüyor.