Moda dünyası gastronomiye yetişemedi

Birincisi modayla uğraşmak, ikincisi gastronomi.
İyi yemek yapar mısın diye sorarsanız, mutfağa vakit ayıramadığımı itiraf etmeliyim.
Ama restoranlara gitmeyi, yeni lezzetler keşfetmeyi severim.
İster sevgilinizle olsun, ister dostlarınızla iyi bir akşam yemeği günün en güzel anlarından biridir.
İstanbul’da son yıllarda çok iyi restoranlar açılmaya başandı.
Dekorasyonu, menüsü, sunumu, lezzetleriyle dünya çapında restoranlar bunlar.
İşin sevindirici yanı bu restoranlarla birlikte gastronomi alanında yetişmiş personelin de çıkması.
Gittiğim restoranlarda genç şeflerle tanışıyorum.
İyi eğitimli, işlerini seven, yabancı dil bilen, prezantabl, dünyayı keşfetmeye hazır, meraklı, araştıran şefler bunlar.
Sadece hünerli elleri değil, kafaları da iyi çalışıyor.
Bu şefler sayesinde Türk mutfağı önümüzdeki yıllarda büyük bir atılım yapacak.
Moda dünyasını ise ne yazık ki gastronomi dünyası kadar verimli görmüyorum.
Elbette çok genç yetenekli, gelecek vaadeden modacılar ve tasarımcılarımız var.
Bu alanda da çok iyi bir kuşak geliyor.
Ancak gastronomi kadar değilller.
Moda dünyası gastronominin gerisinde kalmış durumda.
Belki gençler yeme-içme sektörünü modadan daha çok tercih ettikleri için, belki de yemek işinde daha iyi olduğumuz için...
Ama gastronomi alanı, dinamik genç kuşağıyla moda dünyasını geçmiş durumda.

Kazanan biz olacağız
Herkes yazdı, herkes tepki gösterdi ama bir hayvansever olarak Bodrum’da yaşanan vahşete ben de bir çift söz söylemezsem olmaz.
Bodrum’da bir İngiliz vatandaşı köpeğini kafasına vura vura öldürdü.
Herkesin gözü önünde yaptı bunu.
Canilik, vahşet bu, insan olamaz bunu yapan.
Bu vahşetin cezası ise sadece 200 lira oldu.
Parayı ödedi, elini kolunu sallayarak dışarı çıktı bu adam.
Hayvanlara yönelik suçlar da cezalar artırılmalı, para cesasıyla sınırlı kalmamalı demekten dilimizde tüy bitti.
Dinletemedik.
Olsun biz yine de söylemeye, bağırmaya devam edeceğiz, sonunda kazanan biz ve hayvan dostlarımız olacak.

Şişli’de bir apartıman!
Lüküs Hayat’ta geçen “Şişli’de bir apartıman” bu olsa gerek.
Şişli Camii’nin hemen arkasında yer alan Marriott Otel’den bahsediyorum.
32 katlı kocaman bir gökdelen...
Mart ayında açılmış, 259 odası olan bir otel burası.
Geçen akşam arkadaşlarımla retoranına gittim ve oteli görme fırsatım oldu.
İstanbul’un restoranları gibi otelleri de üst düzey olmaya başladı.
Öğrendiğim kadarıyla Marriott’ın Amerika merkezi bu otelin konseptini örnek olarak gösteriyormuş yeni açılacak Marriott’lara.
Doğrusunu söylemek gerekirse örnek gössteriecek kadar şık...

Üzüldüm
* Galatasaray’ın Avrupa’da 4 gol yemesine...
* Çok sevdiğim, değerli müzisyen Ciguli’nin erken yaşta aramızdan ayrılmasına...
* Soma’da 6000 zeytin ağacının kesilmesine...
* Ermenek’te günler sonra yerin yüzlerce metre altından sevindirici bir haber gelmemesine...
* Yalan Dünya’nın, Benim Adım Gültepe ve Kurt Seyit’in bitecek olmasına...

Sevindim
* Beşiktaş’ın Avrupa’da 2-1 kazanmasına...
* Kasım ortasındaki pastırma yazına...
* Cadılar Bayramı eğlencelerinde yapılan partilere...
* Cep telefonlarımıza gelen abuk sabuk mesajların artık yasaklanacak olmasına ve para cezası kesilmesine...
* Özcan Deniz ve Erkan Petekkaya’nın yeni dizilerine...

Atın ölümü arpadan olsun!
Sizce nasıl bir şarkı sözü bu?
Tabi sadece bu kadarını yazınca anlamsız oluyor.
Ama ben şarkının tamamını dinledim.
Hem sözlerini hem de müziğini çok sevdim.
Yakında siz de duyacaksınız?
Ne zaman ve kimden mi...
O da şimdilik sürpriz olsun!
Hepinize iyi haftalar olsun...