‘Tesettür mayosu’ ile ilgili ‘sakil’ ve ‘maskara’ saptaması yapan yazarınız, iddialarından vazgeçme noktasına gelmiştir, getirilmiştir.
Yılmıştır, yıldırılmıştır.
Bu yüzden...
‘Allah’ın bize bahşettiği deniz nimetinden senin göz zevkin ve estetik kaygın yüzünden mi vazgeçeceğiz’ diye mesaj sarkıtan türbanlı ablalar...
Ayrıca...
‘Kızım ve eşim denize tesettür mayosuyla giriyor. Bizim için önemli olan İslami kurallardır. Sana ne oluyor?’ diyen dindar abiler...
Hepinizin içi rahat olsun.
Eğer sorun, benim çıkardığım ‘arıza’dan kaynaklanıyorsa...
Ve eğer meselenin özünde, benim yaptığım ‘çirkinlikler’ varsa...
İşte buradan çok güçlü bir şekilde haykırıyorum:
Baylar... Bayanlar...
‘Tesettür mayosu’ adı verilen giysi, dünyanın en şık, en prestijli, en normal, en zevkli, en insani, en kullanışlı, en işlevsel, en cool, en pratik, en sentezli, en şahane, en dikkat çekmeyen, en mükemmel, en İslami giysisidir.
Ve ‘Haşema’ bir dünya markasıdır.
Eğer, ‘Tamam. Ha şöyle. Şimdi oldu... İşte böyle yola gel’ filan diyorsanız, lütfen artık benim başımda boza pişirmekten vazgeçin.
Zira ders çalışmam gerekiyor.
* * *
Çok kıymetli Serdar-Halit Yalçın Abdurrahman abiler...
Siz de rahatlayın.
Yazarlık kariyerimi ele almaktan...
Psikolojik durumum hakkında ahkam kesmekten...
Çektiğim değişim sancıları üzerine kalem oynatmaktan...
Özenti kişiliğimle kafa bulmaktan...
İdeolojik savruluşlarımı gündeme getirip gol atmaya çabalamaktan vazgeçin.
En azından bir süre bekleyin.
Çünkü yakında ‘Sınıf atlamak istiyorum’ başlıklı bir yazı yazacağım ve o yazıda sizlere şimdikinden çok daha fazla malzeme sunacağım.
O zamana kadar ellerinizi ovuşturarak beklemenizi öneririm.
Yani daha yolun çok başındayız.
* * *
Size gelince Zeynep Göğüş Hanımefendi.
Sizin için ‘Bekleyin’ filan bile diyemeyeceğim.
Çünkü beklemekle bile çözülmeyecek sorunlarınız var sizin.
Zira hem ‘Türbanınla da denize girmeyiver’ diyen bana ‘Yok ya?’ şeklinde hiç de ‘Avrupai’ olmayan bir üslupla çıkışıyorsunuz.
Hem de türbanıyla denize filan değil üniversiteye girmek isteyen hemcinslerinize ‘Hadi oradan’ diyorsunuz.
Anımsar mısınız bilmem?
Hani CHP’den aday adayı olmuştunuz. Çıktığınız televizyon programlarında türban sorununun gündeme getirilmesine bile tahammül edemiyordunuz.
Aradan geçen zaman içinde konuyu tartışmak için bir heves kazanmışa benziyorsunuz.
Ama ne yazık ki gelebildiğiniz yer şurasıdır:
Aslında kadınlar bikinilerini giyip denize girecekler ama ah o vahşi babalar, kocalar ve ağabeyler yok mu, işte bütün sorun onlar.
Hakkınızı yemeyelim: Ayrıca ‘inançları’ suçluyorsunuz.
Size sadece şunu söyleyebilirim:
Bu kafayla giderseniz AKP’nin bir dönem filan değil, bin yıl daha iktidarda kalmasına katkıda bulunursunuz.
Ve yine bu kafayla giderseniz seçilme arzunuzu ancak Avrupa’da yapılacak bir oylamada tatmin edebilirsiniz.
Çünkü biliyorsunuz, bu memlekette ‘halk plaja hücum edince, vatandaş denize giremez’.