Paylaş
12 yaşındaki kız çocuğunu istismardan tutuklanan ve kendisini “şeyh” diye yutturan malum utanmaz adam, kendisine sığınacak bir sığınak oluşturabilirdi.
*
Mesela şöyle şeyler derdi:
- Müslüman olduğum için beni hedefe koydular.
- Allah dostu olduğum için iftiraya uğradım.
- Laikçiler beni tutukladı.
- Jandarma bana komplo kurdu.
*
Peki bu utanmaz adam, bugün neden böyle şeyler söylemeye bile yeltenmiyor?
*
Neden olacak?
- Çünkü tutmayacağını biliyor.
- Çünkü kimseyi ikna edemeyeceğinin buz gibi farkında.
- Çünkü “Hadi len oradan” diye kovalanacağını görüyor.
G
Bu durumun benzerini biz şu iki olayda da gördük:
*
- BİR: Çap olarak mukayese bile edilemez ama FETÖ’ye karşı yapılan temizlik, “dini hassasiyet” duvarına toslamadı.
*
- İKİ: Adnancı dediğimiz grup, “Dindar olduğumuz için bize bunlar yapılıyor” edebiyatına sarılamadı.
*
“Dindarız diye bize komplo kurdular” türden bir bahane, eskiden dini hassasiyetleri kullanan alçakların son sığınağıydı.
Artık böyle bir sığınakları yok.
*
Ne güzel. Ne iyi. Ne hoş.
KORONA MI OLDUM?
ÇOK “kozmik” bir iş nedeniyle bir günlüğüne arabayla Ankara’ya gidip gelmiştim. Döndüğümde durumum aşağı yukarı şöyleydi:
*
Kemiklerim sızım sızım sızlıyordu. Sanki sekiz ayrı düğünde “Erik Dalı” oynamış gibi kollarımı kaldıramıyordum. Ne kolları yahu! Kafayı bile kaldıramıyordum. On üç saatlik kişisel gelişim seminerine katılmış gibi zihnimi toparlayamıyordum. Ateşölçerle ateşimi ölçmeye cesaret edemeyecek denli yükselen bir hararet hissediyordum. Öyle yorgundum ki sanki iki kamyon taş taşımıştım... O kadar ki... Tarafsız Bölge’ye bile gidemedim.
*
Yoksa... Yoksa... Korona mı olmuştum? Ankara’da yükselen korona, bir günlük seyahat sırasında gelip de beni mi bulmuştu? Melih Gökçek bile kendini bir biçimde kurtarırken olan bana mı olmuştu? Gözümün önünden karantinalar geçmeye başladı on dört günlük. Maskesiz saniyelerin, pervasız temasların derin pişmanlığı falan.
*
Bir telaşla başladım iki dakikada bir ateşimi ölçmeye... Avuç avuç vitaminler almaya... Kendimi battaniyelerle sarmalamaya... Doktor arkadaşım Melih Us’la canlı bağlantılar kurmaya... Ve ertesi sabah... Fena değil gibiydim. İyi gibiydim. İyiye yakındım. Fakat yine de test yaptırmak için çırpınıp durmuyorum. Ya pozitif çıkarsa diye...
ÇAKMA NAPOLYON’UN SIRITAN İKİYÜZLÜLÜĞÜ
“ÇAKMA Napolyon” Macron, Hz. Muhammed karikatürlerini yeniden yayınlayarak tahrik peşinde koşan Fransız dergisi için şöyle dedi:
*
“Fransa özgürlükler ülkesidir. Bizde dine hakaret serbesttir. Ben gazete editörlerinin işlerine karışamam.”
*
Bu açıklamayı yaptıktan bir gün sonra “çakma Napolyon”, kendisinin Hizbullah lideriyle yaptığı görüşmeyi haberleştiren gazeteciyi herkesin içinde şöyle azarladı:
*
“Yaptığın sorumsuzluk. Gazetecilik etiğine de Fransız çıkarlarına da aykırı. Sana açıkça söylüyorum: Yaptığın şey çok yanlıştı.”
*
Çakallık bu adamın resmen paçalarından akmakta.
ÖZGÜR ÖZEL NE YAPTI? KILIÇDAROĞLU NE YAPTI?
KONU: ABDULLAH GÜL...
*
Önceki gün... ÖZGÜR ÖZEL, şunları yaptı:
*
Kapıyı kapattı. “Gül’ün adaylığı ihtimal dahilinde değil” dedi. Gül’ün olmayacağını net biçimde söyledi. Gül’ün yüzünün asılmasına yol açtı. “CHP kapıyı kapattı” yorumlarına imkân sağladı.
*
Dün... KEMAL KILIÇDAROĞLU, şunları yaptı:
*
“İsimleri tartışmak için erken” dedi. “Daha seçime çok var” dedi. “Böyle bir gündem yok” dedi. Bir kez daha altını çizerek “İktidar çevreleri Abdullah Gül’den korkuyorlar” dedi. Kapıyı yine araladı. Gül’ün asılan yüzünü gevşetti.
*
SONUÇ?
*
Özgür Özel ile Kemal Kılıçdaroğlu ayrı tellerden çalıyor gibi geldi bana... Çok değil ama... Biraz...
GRETA KENDİNİ FATİH GEMİSİNE ZİNCİRLEYEBİLİR
T24 diye bir site var.
Orada bir dosya haber yapmışlar.
Haberin başlığı şu:
*
“İklim uzmanları uyarıyor: Karadeniz’de bulunan doğalgaz iklim için ‘müjde’ değil. Ancak muhalif medya bile ‘Yetmez ama hayırlı olsun’ diyor.”
*
Şöyle bir baktım haberin içeriğine:
*
Doğalgaz bir fosil yakıtmış... İklim krizini derinleştirirmiş... Türkiye’nin doğalgaz rezervini bir tarafa bırakması gerekirmiş... Onun yerine temiz enerji potansiyelini değerlendirse daha iyi olurmuş... Greenpeace de bu doğrultuda uyarılar yayınlıyormuş... Zaten Paris Anlaşması’nın bilmem kaçıncı maddesi de bunu doğruluyormuş...
Falan fıstık.
*
Allah’tan iklim uzmanlarına...
“Karadeniz’de bulunan petrol rezervi, kuşların göç yolları üzerinde... Bu nedenle hiç çıkarılmadan öylece bırakılmalı” dedirtmemişler.
*
Ne talihsiz milletmişiz be!
Gazı başkalarından ithal edip kullandığımızda iklime bir şey olmuyor ama biz keşfedip çıkardığımızda iklim perişan oluyor.
*
Var ya...
Doğu Akdeniz’den de doğalgaz çıkarsa...
O gıcık bilmişliğiyle beni ifrit eden Greta, kendini bizim Fatih gemisine zincirler valla...
Paylaş