Paylaş
Başbakanımız önce yüzüne, "Çocukların saçma soruları karşısında büyüklerin takındıkları anlayışlı sevimlilik" ifadesini kondurmuş...
Sonra da yanıt vermiş.
Demiş ki:
"Gelmeyecek... Gelmeyecek..."
Sonuç? Hülya rahatlamış...
Mademki hepimiz, "Almanya yenilince biz de yenilmiş sayıldık" cümlesine aşina bir milletin çocuklarıyız...
O halde neden, "Hülya rahatlayınca biz de rahatlamış sayıldık" durumunu benimsemeyelim ki?
* * *
"Hülya rahatlayınca biz de rahatlamış sayıldık" durumu geçerli olacaksa...
İşimiz hakikaten kolay babalar!
Başbakan bu yolla herkesi ama herkesi rahatlatabilir...
Mesela...
Bir sabah gider "Sabahların sultanı" Seda Sayan Hanımefendi’nin programına...
Seda’nın, "Başbakanım! Hepimizin başını kapatacak mısınız?" şeklindeki sorusuna...
Önce, "Aslında türban sana çok yakışmıştı" diye şaka yollu bir yanıt verir...
Ardından da yüzüne, "Bu saçma soruyu nereden bulup çıkardın yaramaz" ifadesi oturtur...
Bu durumda Seda’nın rahatlaması garantidir.
Seda rahatlayınca tabii ki bize de rahatlamak düşer...
* * *
Sevgili Akif Beki dostum!
Senin de müşahede ettiğin gibi "Türkiye’nin rahatlaması" an meselesidir...
Bu nedenle bence hemen bir planlama yapmalısın...
Başbakan...
Mehmet Ali ile "parmaktan sonra" oyunu oynayarak...
Gülben’le "hükümetin flörte bakış açısı"nı konuşarak...
Sibel Can ile "bir insan hakkı olarak tanga giymek" meselesini işleyerek...
Bülent Ersoy ile "Dün akşam dolaştım bütün meyhanelerini İstanbul’un" şarkısını söyleyerek...
Mehmet Ali’yi, Gülben’i, Sibel Can’ı, Bülent Ersoy’u rahatlatabilir...
Eh, onlar rahatlayınca...
Biz de otomatikman rahatlamış sayılırız..
BÇG İLE CÇG ARASINDAKİ FARKLAR |
Paylaş