Paylaş
TENCERE GETİRDİ TENCERE GÖTÜRDÜ
ABD ve Türkiye’den yapılan ilk yorumlara göre Trump’ın seçimi kazanmasındaki önemli etkenlerden biri; Demokratların, Cumhuriyetçiler kadar güçlü bir aday çıkaramamış olması... “Harris yetersizdi” deniyor. Elbette bu önemli bir başlık ancak Trump nasıl kazandı sorusunun tek yanıtı değil bence! Takip ettiğim kadarı ile her iki aday da bu süreçte birbirinden kötüydü. Halkın gerçek sorunları; ekonomik kriz gibi, talepleri; kişisel güvenlik gibi, konuşulmadı, iki aday da birçok konuda net bir duruş sergileyemedi. Peki başka neler var?
ABD siyaseti ve tarihi üzerine uzun yıllardır çalışmalar yürüten Beykoz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Burak Küntay’ı aradım. ‘Seçimin sonucu sürpriz oldu mu’ soruma yanıtı şu: “Tahmin etmesi çok zor bir seçimdi. Veriler çok yakındı. Bir tek, 1948’deki Truman ile Dewey arasındaki seçim bu kadar birbirine yakındı. Dolayısıyla dün sabah sandıktan Harris çıksaydı da ‘A!’ demezdim, Trump çıktı, yine demedim.”
EKONOMİK KAYGI YÜKSEKTİ
E, madem yeniden seçilecekti, Trump neden gitti? Diyor ki: “Rahmetli cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in muhteşem bir tespiti vardır: ‘İktidarları tencere getirir, tencere götürür.’ ABD seçmeninin dış politika/ güvenlik bakışı ile oy verme olasılığı 7-8. sıradadır. Trump, birinci dönemin sonunda Kovid ile karşılaştı. Pandeminin yarattığı ekonomik, sağlık ve güvenlik sorunları, onu, yüzde 70 oranında, koltuğundan etti. Ayrıca öylesine tepetaklak, hesapsız, plansız başa gelmişti ki gerçekten de iyi bir başkan olamadı. 4 yıllık başkanlığı sonrasında ise, haklı- haksız demiyorum, diğerlerinin görmediği bir zulme maruz kaldı. Mahkemede ifade verdi. Tüm bunlar, bu 4 yıllık arada onu geliştirdi. Bunu bir cebine koy. Öteki cebine de ABD’deki ekonomik krizi koy! Ekonomik olarak halkın kaygısı tavandı. Ve bu kaygı, her zaman, iktidarın aleyhinde kim varsa ona yarar. Bu sefer Trump’a yaradı.”
HARRIS O ŞARTLARDA İYİ BİR ADAYDI
“Harris çok ilginçtir ki hem Biden hem de Clinton’dan daha az Latin ve daha az siyahi oyu aldı. Bu, Harris, ‘kötü aday’ demek değil. Çünkü seçime 2 ay kala, iç darbe denilebilecek bir yöntemle Biden’a el çektirilmişken, Harris’ten daha iyisini bulmak imkansızdı. Ki kampanya yardımlarının hukuki olarak sadece başkan yardımcısına aktarılabiliyor olması gibi nedenler de var. Dolayısıyla ABD halkı, adayın kim olduğundan çok ekonomiye göre karar verdi demek daha doğru bence.”
MUSK GÖVDESİNİ ORTAYA KOYDU
Elon Musk’ın desteğinin etkisi ne kadardı soruma, “Çok büyüktü” yanıtını veriyor Prof. Dr. Küntay, “Sosyal etkisinden ziyade parasal etkisi daha büyüktü. Kurallar gereği bir adayın kampanyasına yapabileceğiniz ‘legal’ yardımlar sınırlıdır. Musk, doğrudan yardımdan daha çok doğrudan olmayan PR çalışmaları ile Trump’ı öne geçirdi. Yani Musk gövdesini ortaya koydu bu iş için” diyor.
TARİHİNDEKİ EN KALİTESİZ SEÇİMDİ
Amerikan siyaseti araştırmacısı Yunus Emre Erdölen, bu seçimlerin ABD tarihindeki “en kalitesiz” seçimlerden biri olduğunu söylüyor. Vaatlerin, Amerika’nın gerçek sorunları ile halkın gündeminin konuşulmadığı noktasında aynı fikirdeyiz. Şöyle devam ediyor: “Harris, ‘kürtaj’ dışında sosyal devlet konusundan Gazze’ye kadar hiçbir konuda net duruş sergileyemedi, kendi sesini bulamadı. Trump ise 2016’nın aksine ‘Trumpizm’i net şekilde mesajlaştıramadı, sıkıcı mitingler yaptı, gaflarla dolu bir süreç geçirdi. Peki neden Trump? Otokratik bir lider olduğu için mi? Hayır, bunu sadece otokrasiye bağlamak yanlış olur. Göç, ekonomik sıkıntılar, hatta Demokratların halktan kopması gibi birçok neden var. Seçimin bir günde, sakin ve pürüzsüz geçmesi en şaşırdığım nokta! Seçimin kalitesizliği, kutuplaşma ve şiddetin yaşanmamasını da sağladı sanırım.”
OTOKRASİYE GÜN DOĞDU
‘Faşizm kazandı’ gibi bir çıkarım yapılabilir mi? Diyor ki: “Hayır, Harris kazansaydı, ön seçime girmemiş- dayatılmış bir aday olmasından kaynaklı, demokrasi kazandı diyemeyeceğimiz gibi Trump seçildi diye faşizm kazandı da denilemez. Zira Trump, otokrat bir eğilime sahip olsa da güçlü bir iç denetleme ve seçim mekanizması var. Senato Cumhuriyetçiler’in eline geçmiş olabilir ancak Trump karşıtı, Demokratlar’la aynı çizgide Cumhuriyetçiler var. ABD’de denge- denetleme- güçler ayrılığı o kadar oturmuş ki Trump, hatta hiçbir başkan tüm sisteme hâkim olamaz. Trump’ın seçilmesi dünyada otokrat fikirlerin yayılması ve meşruiyet kaynağı bulması için bir referans sadece.”
ABD KADINDAN ÇOK AİLE ODAKLI BİR TOPLUM
Uluslararası Siyaset uzmanı Hakan Akbaş, Trump’a yapılan 2 farklı suikastın seçmen nezdinde hayli etkili olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Yanı sıra seçime 2 ay gibi kısa bir süre kala hem de demokratik olmayan yollarla aday değiştirilmesi seçimin sonucunu değiştiren etmenlerdendi. Bir diğeri ise ABD halkının sanıldığından daha muhafazakâr ve aile odaklı bir toplum olması.
Önce Hillary Clinton gibi, soyadı itibarıyla siyaset odaklı aileden gelen, bir kadın adayı reddettiler, şimdi de etnik geçmişi olan, siyahi bir kadını. Kadından çok ailenin önemine vurgu var burada. ‘Kutsal annelik’ bakış açısı ‘kürtaj’ hakkının önüne geçti. Demokratların kampanyasında geniş yer verdiği LGBTQ değerleri de reddettiler bir anlamda. Üçüncü olarak da bir taraf demokrasi, birlik ve beraberlik, diğer tarafsa beka meselesi üzerinden kampanya yaptı. Bu ve buna ek olarak ekonomik sıkıntıların kendini iyice hissettirmiş olması da demokrasi söylemini ezdi geçti ve Trump kazandı.”
Paylaş