Paylaş
- Almanya’ya tepki sallamak mıdır?
- Büyükelçi’yi ülkeye çağırmak mıdır?
- “Bunu bize yapmayacaktın Almanya” falan demek midir?
- “Alman gâvuru” falan diye laf sokmak mıdır?
*
İyi ama bunların tümünü yapabilmek için...
Beceriye, birikime, ustalığa, diplomatlığa, siyaset adamlığına falan gerek yok ki.
Memleketi anneannem Nuriye Hanım yönetse bunların tümünü gayet büyük bir muvaffakiyetle yapar.
*
Literatürde had bildirecek ne kadar sözcük varsa hepsini Almanya’nın üstüne boca etmek bir marifet değildir.
*
Cumhurbaşkanı isen, başbakan isen, bakan isen, milletvekili isen...
Başka şeyler yapacaksın.
Tepki göstermek, had bildirmek, “büyükelçi çağırmak” dışında şeyler gelecek elinden.
*
- Mesela yüz binlerce Türk’ün yaşadığı Almanya gibi bir ülkede doğru dürüst bir lobi faaliyeti örgütlemeyi başaracaksın.
- Mesela Alman hükümetinde “Aman Türkiye’yi kızdırmayalım” etkisi bırakacaksın.
- Mesela diplomasi ustalığı sergileyeceksin.
- Mesela sonuç alacaksın.
- Mesela Merkel üzerinde bir ağırlığın olacak.
- Mesela Alman Parlamentosu’nda en az yüz dostun olacak.
*
Kısacası...
Ülkeyi yönetirken...
Anneannemin asla beceremeyeceği şeyleri yapacaksınız.
Ölçünüz en azından bu olacak.
BİRİ SİLSİN ŞUNLARI
HİLAL Kaplan şunu yazmıştı:
“Soykırım olup olmamasından çok devletin aklanma çabasına karşıyım. 1915’te devletin suç işlediği gün gibi açıktır.”
*
Yıldıray Oğur şöyle yazmıştı:
“İnşallah bir gün başbakan da Meclis kürsüsünden belgeleriyle 1915 Ermeni soykırımını anlatır.”
*
Yasin Aktay bunu yazmıştı:
“Dersim’i de biz hatırlarız, Zilan’ı da... Newala Qasaba’yı da... Ermeni soykırımını da... Ve asla bunu yapanları aklamayız.”
*
Markar Esayan böyle yazmıştı:
“1915’te yaşananların 1948 Birleşmiş Milletler Soykırım Beyannamesi’ndeki şartları karşıladığını düşünürüm.”
AMA SİZ DE YAHUDİLERİ
ALMANYA’ya “Yahudi Soykırımı” üzerinden laf sokmaya çalışanların dikkatine...
Lütfen kelimelerinizi özenle seçiniz.
Çünkü bu iyi niyetli çaba...
“Ama siz de Yahudilere soykırım yapmıştınız” gibi bir sonuca ulaşabilir.
Aman!
Aman ha aman!
DİLİME PELESENK OLDU
“FECİ Selami Şahin esprileri”ne meraklı bir arkadaşım var.
“Bütün rahibeler terasa!” falan diyor, sonra da hepimizin gülmesini bekliyor.
İşte o türden bir espri...
Sosyal medyada maruz kaldım bu duvar yazısına...
O andan itibaren melodik bir şekilde mırıldanmaktan kendimi alamıyorum:
“Engels mi mesafeler Marx yoluna, Marx yoluna...”
*
Allah’ım bitsin bu işkence!
MEHTERLİ PROTESTO
VURMA yok.
Kırma yok.
Kendini yerden yere atma yok.
“Alman mallarını boykot ediyoruz” falan diye BMW marka araba yakma yok.
Taş yok, sopa yok, yumurta bile yok.
*
Peki ne var?
Mehter var.
*
Almanya’nın İstanbul Başkonsolosluğu önünde gerçekleştirilen mehterli protestoyu sevdim ben.
Anlamlı mıydı bilmiyorum ama hiç değilse medeni ve müzikli bir tepkiydi.
ANAYASA NE DERSE DESİN
BAŞBAKAN Binali Yıldırım, “Anayasa ne derse desin...” diye başlamış cümlesine.
*
Bir ülkenin Başbakanı, “Anayasa ne derse desin...” diye konuşmaya başlarsa...
O ülkede anayasadan, yasadan, anayasa mahkemesinden, hukuktan, bir arada yaşayabileceğimiz kurallar bütününden falan söz edilebilir mi?
ÇOK SEVDİKLERİ İKİ KONU
- BİR: Sezaryen konusuna bayılıyorlar.
- İKİ: Doğum kontrolü mevzusunu pek seviyorlar.
*
Neden acaba?
Bilen var mı?
AKİT İLE SÖZCÜ’YE BENZER MANŞETİ ATTIRAN ALMANYA
SÖZCÜ “a” derse...Akit “b” der...
*
Fakat Almanya, işte bu zıt kardeşleri, öz kardeş yaptı.
*
Dün iki gazete de...Hitler’li, Nazi’li, Yahudi soykırımlı manşetle çıktı.
LACİVERT
İKİNCİ Köprü’nün karşıdaki ayağında “Lacivert” adlı bir balıkçı var.
*
Ulaşımı çok kolay:
Asya yakasından 10 dakikada bir kalkan teknelere biniyorsun, “Lacivert”in önünde iniyorsun.
Yani içinde tekneyle kısa bir Boğaz gezintisinin de yer aldığı yemek yeme fırsatı sunuyor bu mekân.
Enfes yemekler ve eşsiz manzara da cabası...
Tavsiye ederim.
*
NOT: Yediğimiz yemeğin hesabını son kuruşuna kadar ödedik... Fitne çıkarmayın lütfen.
Paylaş