Paylaş
Bir başka Tayyip Erdoğan, bırakın Türkiye’nin tamamını, başka diyarların da tamamı kendisinin gibi davranıyor...
Bir bakmışsınız Tayyip Erdoğan’lardan biri, hisli şiirler okuyup gözünde oluşan yaşları mendiliyle kurularken... Bir başka Tayyip Erdoğan, “İspatlamazsan şerefsizsin” diyor, başka da bir şey demiyor.
Bir bakmışsınız Tayyip Erdoğan’lardan biri, memleketin en önemli sorunlarına demokratik çareler ararken... Bir başka Tayyip Erdoğan, en kıytırık mevzudan büyük bir mesele çıkarmayı başarabiliyor.
Bir bakmışsınız Tayyip Erdoğan’lardan biri, Çankaya Köşkü’ne çıkma fırsatını elinin tersiyle iterek büyük bir âlicenaplık gösterirken... Bir başka Tayyip
Erdoğan, nahiye müdürlerinin atamasına bile müdahale edecek kadar iktidar pekiştirmesinin peşinden koşabiliyor...
Bir bakmışsınız Tayyip Erdoğan’lardan biri, hiçbir ayrımcılık yapmadan bütün gazete ve televizyonların yöneticilerini bir masa etrafında toplayacak denli hoşgörülü ve tarafsız davranırken... Bir başka Tayyip Erdoğan, Star Haber’in başındaki Uğur Dündar’a vize uygulayacak denli intikamcı olabiliyor.
Onu deme, bunu deme
Can Dündar kardeşimiz, sevgilisiyle Bebek’te deniz takside öpüşürken yakalandı ya...
Medyamızdaki “empati rüzgârı” bütün hızıyla esmeye devam ediyor...
Diyorlar ki:
Dalga geçmeyelim, çünkü herkesin başına gelebilir...
Samimiyetsiz demeyelim, çünkü samimi olup olmadığını bilemeyiz...
Karısını aldattı demeyelim, çünkü belki de hem karısını, hem o kızı seviyordur...
Laf sokuşturmayalım, çünkü biz de masum değiliz...
Kesin yargıda bulunmayalım, çünkü hayat siyah beyaz değildir.
Olayı büyütmeyelim, çünkü yarın bizim de başımıza gelebilir...
* * *
Ben de diyorum ki:
Tamam abiler, tamam ablalar...
Hepsine ama hepsine tamam...
Ama ne olur izin verin de...
Gündüz vakti, kameraların en fazla dolaştığı bir mahalde, sevgiliyle öpüşürken fotoğraf verme olayına da bir çift laf etme hakkımız olsun...
Hiç olmazsa şöyle ağız dolusu bir “Acemi âşık basiretsizliği” saptaması yapalım...
Neyi kimden öğrendim
‘Albatros’u İsmet Özel’den... (O da Baudelaire’den öğrenmiş...)
Şık bir hareket çekmenin adamı nasıl da çekici kılacağını Cemal Süreya’dan...
Hayatın tadını çıkarmanın ve mızıldanmanın en harika yansımalarını Refik Halit’ten...
Suç ve Ceza’yı İslami açıdan okumayı Rasim Özdenören’den...
Aksi ve bencil olmayı Patricia Highsmith Teyze’den...
İslamcıların da pekâlâ artistlik yapabileceğini Cahit Zarifoğlu’ndan...
Vakar sahibi olmayı Sezai Karakoç’tan...
Döneklikten de bir erdem çıkarılabileceğini Ertuğrul Özkök’ten...
Her şeyin ama her şeyin pekâlâ yazıya dökülebileceğini Hıncal Uluç’tan...
Dayanışmanın erdemini ve bir dava uğruna her şeyden vazgeçmenin güzelliğini “Dava delisi” Deniz’den...
Türkiye’nin ruhunu Oğuz Atay’dan...
Milli Görüş’ün bazen insanı sempatik yapabileceğini Terzi Recai Amca’dan...
“Lanet olsun dostum, senin derdin ne?” demeyi Amerikan filmlerinden...
En güzel şekilde “Eyvallah” demeyi Nabi Avcı’dan...
Mazlum olmanın tadını çıkarmayı İslamcılardan...
En tumturaklı sözleri Cemil Meriç’ten...
Amelelerin sıcak ekmek içine helva koyup yemekten hoşlandığını Orhan Kemal’den...
“Türkiye’de her şey olabilirsiniz ama rezil olmazsınız” sözünü Murathan Mungan’dan...
“Ben” demekten kaçınmadan da “mücahit” olunabileceğini Ali Şeriati’den...
Plan yapmayı, proje oluşturmayı Elif Şafak’tan...
Arzuhal yazarken destan söylemenin dayanılmaz cazibesini Yaşar Kemal’den...
Paylaş