Paylaş
Demişti ki:
“Obama gibi geldiler/Bush gibi oldular...”
Tam da...
Yeryüzünde Obama’nın umut olarak selamlandığı, Bush’un nefret objesi olarak uğurlandığı bir günde edilmişti bu laf...
Benzetme ağır mı ağırdı...
Ne mi olmuştu?
Tayyip Bey aslanlar gibi kükremişti...
Kürsüye çıkıp Fehmi Koru’ya ayar üstüne ayar vermişti...
Azarı yiyen Fehmi Koru da alabildiğine alttan alarak “kriz”i yönetmesini bilmişti Allah için...
Gerçi “Yedi azarı/oturdu aşağı” durumu ortaya çıkmıştı ama Fehmi Koru’nun da başına bir iş gelmemişti...
* * *
Şimdi gelelim kıssanın hissesine:
Demek ki neymiş?
“Yandaşlar” cenahının önemli bir kalemi, hükümete “uyarı” kabilinden en ağır benzetmeyi yapabilir imiş...
Başbakan da bu ağır benzetmeye, daha da ağır bir karşılık verebilirmiş...
Eğer “ağır kalem”, Başbakan’dan azarı yiyip aşağı oturursa...
Yani sinerse... Yani susarsa...
Hiç ama hiç mesele kalmazmış...
Ne “Fehmi Koru da Ergenekoncu mu oldu yoksa?” çemkirmesi...
Ne “Fehmi Koru, Doğan Grubu’na mı yaranmaya çalışıyor?” iftirası...
Ne “Fehmi Koru, askere davetiye çıkarıyor” suçlaması...
Ve ne de “Organize işler mi bunlar acaba? Fehmi Koru’nun arkasında kim var?” kuşkuculuğu...
Hiçbiri söz konusu olmaz imiş...
* * *
O zaman “racon” bellidir:
Başbakan’dan azarı yiyince susup oturuyorsan aşağı...
Başın belaya girmezmiş...
Ama susup oturmazsan...
Hükümet yanlısı güçlerin üzerine çullanması mukadder olurmuş...
‘Ejder Kapanı’nın karnesi
KENAN İMİRZALIOĞLU: Yakışıklılığının ekmeğini yemek yerine hakiki oyuncu olmayı seçmiş biri o... Tek kelimeyle döktürüyor...
ÇAĞRIŞIM: Biraz “Seven” alın, üstüne biraz “CSI” ekleyin... En sonunda şiveyle karıştırıp servis edin... İşte karşınızda Ejder Kapanı...
UĞUR YÜCEL: Üzerine bir Marlon Brando havası mı gelmiş ne?
BERRAK TÜZÜNATAÇ: Bazı falsoları yok değil ama oyunculuğu imajının önünde...
SENARYO: Zayıf... Sonunu getiremiyor... Hele lüzumsuz duygusal sahneler tam anlamıyla yama gibi... En acıklı yerleri en çok güldüğümüz yerleri oldu... Daha ne olsun...
CEYDA DÜVENCİ: Esaslı bir karakter gibi filme giriyor ama sonra unutma bahçesine gömülüyor... Kabahat onda değil tabii senaristte... O rolünün hakkını tam anlamıyla verebiliyor...
SIRRI SÜREYYA ÖNDER: Beynelmilel’in yönetmeni “Sırrı Baba”, bu filmde oyunculuk dersi veriyor...
AKSİYON: Para ve emek harcanmış...
NYPD: Bazı sahnelerde insan, “Bunlar New York Polis Departmanı dedektifleri mi” diye sormadan edemiyor...
OZAN GÜVEN: Filme iyi bir giriş yapıyor... Sonra birden kayboluyor... Hay Allah!
O bir ‘Akıncı’ marşıdır
YENİYETMELER bilmez...
Eskiden...
Solcu gence “devrimci”, sağcı gence “ülkücü” denirdi...
Ama hepsi bundan ibaret değildi tabii...
Bir de azınlıkta kalan “İslamcı gençler” vardı...
Onlara da “Akıncı” denir idi...
* * *
Ben de bir “Akıncı” idim...
Ya da şöyle söyleyeyim: O dönem yaşım küçük olduğundan daha çok bir “Akıncı özentisi” içindeydim.
“Akıncı” sloganlarını hatırlıyorum:
“Sabır, Savaş, Zafer”
“Zincirler Kırılsın/Ayasofya Açılsın”
“Biz Biz Biz/Fatihlerin Nesliyiz”
“Akıncı Marşları” vardı bir de...
“Hekimoğlu” türküsünün melodisine uyarlanan bir marşın sözlerini hâlâ anımsarım: “Sen daha küçüksün/Bilemezsin Akıncı’m/Kimleri astılar?”
Bir marş daha vardı...
Sözleri şöyle:
“Kar, bora, fırtına sükûn bulacak/Sana siyonistler, sana komünistler selam duracak/Toplarıyla tanklarıyla gelseler dahi/Evelallah Müslüman kalacak Türk’ün ülkesi...”
* * *
Başbakan Tayyip Erdoğan, geçen gün bir açılış töreninde “Kar, bora, fırtına sükûn bulacak... Biz yolumuza devam edeceğiz” demişti.
Hürriyet de başarılı bir habercilik yaparak, bu sözlerin “Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Marşı”ndan alındığını ortaya çıkarmış ve o marşın sözlerini de yayınlamıştı...
Ben de bu haberden öğrenmiş oldum: Demek ki bizim “Akıncılar”, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Marşı’nı kendilerine uyarlamışlar...
Madem Hürriyet’in haberi bana bunu öğretti...
O zaman ben de bir karşılık vereyim:
Arkadaşlar! Bahse girerim, Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Marşı’nı bilmiyordur... Bildiği marş, “Akıncılık günleri”nden kalma marştır...
Paylaş