Paylaş
Ülkenin içinde bulunduğu durumu kendi bakış açısıyla anlatıyor, hükümeti sert bir üslupla eleştiriyor ve en sonunda da şöyle diyordu:
*
“Bunlarla selamı sabahı kesin.”
Bunu duyunca “Eyvah” dedim.
Hem memleket için...
Hem de CHP için...
*
Memleket için neden eyvah dediğimi açıklamaya gerek duymuyorum.
CHP için eyvah dememin nedenine gelince...
*
Partiler, selamı sabahı yükseltme kurumlarıdır.
Selam sabah ne kadar artarsa, partiler de o kadar oy arttırır.
Selamın sabahın kesildiği durumlarda ise partilerin potansiyeli geriler.
*
Selam sabah kesilerek particilik yapılmaz yani... Aşiretçilik yapılır.
Ancak aşiretler, tarla sınırı anlaşmazlıkları yüzünden selamı sabahı keserler. Ama onların bile selamı sabahı kesmesine göz yumulmaz. Mülki amirler, toplu pilav törenleriyle aşiretleri barıştırmak için çabalarlar.
HEY GİDİ DAVUTOĞLU HEY
AK PARTİ’DEYKEN...
Şöyle diyordu Davutoğlu:
“Bütün projelerimizi taçlandıracak olan Kanal İstanbul projesiyle sadece İstanbul için değil tüm Türkiye için yeni bir dönem başlamış olacaktır.”
*
VE DÜN...
Şöyle dedi Davutoğlu:
*
“Kanal İstanbul projesi bir felakettir. Herkesi bu projeye karşı direnişe çağırıyorum. Bu proje suçtur.”
SAAT KULESİ YAPMAK YASAKLANMALIDIR
BİZİM Yozgat’ta tarihi bir saat kulesi var. Çok zarif, çok kibar bir kule... Şehrin sembolü. Bu ve buna benzer tarihi kuleler başımızın tacıdır.
Ama şu dijital çağda şehirlerin göbeğine eskiymiş izlenimi veren ya da fayanslarla donatılan yeni saat kuleleri yapmak, tam anlamıyla bir faciadır.
*
Devlet bir ferman çıkarmalı ve belediyelerin saat kulesi yapmaları yasaklanmalı.
AHMET ŞIK’IN MUHALEFETE VERDİĞİ ZARAR
VİDEOLARIN rüzgârıyla muhalefet cephesinde moraller yerindeydi.
Birden Ahmet Şık çıktı ortaya.
Tek kişilik bir gösteri yaptı, “Katil devlet, seri katil devlet, devlet yıkılmalı” falan dedi.
Peki ne oldu?
*
İktidar cephesine mis gibi yüksek sesle bir çıkış yapma imkânı vermiş oldu. Muhalefet cephesini ise iki arada bir derede bırakmış oldu.
*
Neyse... Neyse...
BAŞÖRTÜLÜYLE, ŞORTLA KAFAYI BOZANLARA GELSİN
KAFAYI kıyafetle bozan tipler var.
Her iki tarafta da...
Biri başörtüsüyle kafayı bozmuştur, öbürü şortla...
Bu tiplerle mantık dairesinde konuşma yapılamaz.
Bunlar argümandan falan anlamazlar.
Ezgi Mola, bu tiplere nasıl yaklaşılmasıyla ilgili örnek olacak bir paylaşım yapmış.
Demiş ki:
*
“İster türbanını takar ister kısa şortuyla gezer! Sana ne kardeşim sana neee! İstediğini giyecek, istediğini takacak ve sen saygı duymayı it gibi öğreneceksin! Yeter be!!!!”
*
Bunu kesip cüzdanınızda saklayın. Kafayı şorta ya da başörtüye takmış bir tip gördüğünüzde açın, haykırarak okuyun. Anında uzayacaklardır. Çünkü onlar, ancak bundan anlar.
MAHSUNİ’SİYLE, KARAKOÇ’UYLA KAHRAMANMARAŞ
UNESCO’nun “yaratıcı şehirler ağı” diye bir programı varmış. Bizim şehirler de bu ağa girmek için yarış halindeymiş. Bu ağın kategorileri arasında edebiyat var, sinema var, tasarım var, müzik var, gastronomi var. Gastronomiden ağa giren üç şehrimiz olmuş.
*
Benim bir teklifim var: Kahramanmaraş, edebiyat alanında bu ağa başvursun.
*
Necip Fazıl Maraşlı. Abdurrahim Karakoç Maraşlı. Nuri Pakdil Maraşlı. Cahit Zarifoğlu Maraşlı. Mahsuni’miz Maraşlı. Erdem Bayazıt Maraşlı. Tahsin Yücel Maraşlı. Rasim Özdenören Maraşlı.
*
Var bu şehrin mayasında önemli bir şey... Tescillensin bu.
MACRON’A TOKAT
FOTOĞRAFLARA baktım. Görüntüleri inceledim. Şöyle okkalı bir Osmanlı tokadı değildi atılan. Ama şefkat tokadına da benzemiyordu. İkisinin arasında bir yerdeydi. Fazla Batılı bir “slap” idi deyip geçelim.
albikere.com
AFYON Valiliği’nin öncülüğünde bir alışveriş sitesi bu...
*
Sitedeki ürünler: Kadın kooperatiflerinde üretilen ürünler ve ulusal markalar.
*
Sitenin geliri: Öğrencilere bursa gidecek.
*
Siteyi şöyle bir inceledim: Süper profesyonel.
Afyon Valisi Gökmen Çiçek’i bu hayırlı girişimi nedeniyle hararetle kutluyorum.
Paylaş