Paylaş
- Kararlıları bırak, kararsızlara odaklan.
*
- Tekrar etmekten kaçınma. Tekrar çok önemlidir.
*
- Seçim, biraz da duygu işidir. Duyguya yüklen.
*
- Seçim, biraz da coşma işidir. Coşturucu müziklere ağırlık ver.
*
- Dağınık mesaj, mesajların en kötüsüdür. Dağınıklıktan uzak dur.
*
- Kapı kapı dolaş. Kapı kapı dolaş. Kapı kapı dolaş.
*
- Umut ver. Umut ver. Umut ver.
*
- Güven telkin et.
*
- İyi planlanmış etkin bir kampanya yap. Hemen başla ama.
SEÇİMİN KADERİNİ KİMLER BELİRLEYECEK
SEÇİMİN kaderini...
*
- Erdoğan gitsin diyenler belirlemeyecek.
*
- Erdoğan kalsın diyenler de belirlemeyecek.
*
Seçimin kaderini fanatizm batağına batmamış, kin ve nefretle dopdolu olmayan ortadaki kararsız seçmen belirleyecek.
İNCE MESELESİ KABAK TADI VERDİ
MUHARREM İnce’ye yönelik sıkı markaj, gerçekten kabak tadı verdi.
*
Günlerdir aynı hikâye: Çekil de çekil. Çekil de çekil. Çekil de çekil. İkna, hakaret, tehdit, parmak sallama, bel altı vuruş falan. Bitmiyor, tükenmiyor.
*
Adam çekilmiyor işte. Ne diye zorluyorsun ki. Demokrasi yok mu memlekette? Adam senin stratejini takip etmeye mecbur mu? Seninle aynı dalga boyunda olmak zorunda mı? Senin endişen, kutsal ve tartışılmaz bir endişe mi? Aday olma hakkı yok mu bu adamın? Tercihini yapmış, sonuçlarını göze almış, sana ne oluyor?
*
Bir dersin, iki dersin, üç dersin.
Demokratik tepki hakkını kullanırsın. Görüşünü açıklarsın.
Ama baktın ki olmuyor, bırakırsın peşini.
Hakaret etmek, kampanya yürütmek, iftira atmak, sosyal medya karamalarına başvurmak, bel altına girmek de neyin nesi?
*
Bütün argümanlar ortaya konmuşken... Söylenecek her şey söylenmişken... Tepki fazlasıyla gösterilmişken...
Uzatmanın alemi ne?
İŞTE YİNE GELDİ O TUHAF HAVALAR
DIŞARIYA çıkacağım. Kışlık bir mont: Fazla geliyor. Yazlık bir mont: Yeterli olmuyor.
*
Soğuk mu sıcak mı? Belirsiz. Terler miyim üşür müyüm? Bilemiyorum.
*
İşte geldi yine dışarı çıkmadan önce kıyafet ayarlaması yapmanın, milletvekili aday listesi hazırlamaktan daha zor olduğu tuhaf günler.
BİR DİZİYİ BU KADAR CİDDİYE ALMAYA GEREK VAR MI?
BİR dizi için ceza verilmiş. Akşamüzeri alelacele mahkeme kararı tebliğ edilmiş. Dizinin yayına girmesi engellenmiş.
*
Bir diziye hak etmediği kadar önem atfetmekten başka bir şey değil bu. Diziye karşı kayıtsız kalanların bile dikkatini çekmekten başka bir işe yaramaz.
*
Bir de dizi yerine zorunlu olarak “İslamofobi” belgeseli yayınlatma meselesi var. Bu da çok yanlış. “İslamofobi” gibi son derece önemli ve ciddi bir meseleyi, bu şekilde sulandırmak ve bir cezalandırma aracı haline dönüştürmek de çok yanlış.
KEREM KINIK
KENDİSİNE yönelik eleştirilerin bir kısmı haklıydı, bir kısmı ise abartılıydı. Ama şurası bir gerçek: Süreç içinde durumu bir türlü toparlayamadı Kızılay Başkanı Kerem Kınık.
*
Toparlayamamasının doğurduğu sonuç şudur: Kızılay gibi büyük bir kurum, işin içine biraz da siyasi saiklerin girmesiyle yıprandı, yıpranıyor ve seçime kadar da yıpranacak gibi.
*
Gelinen bu noktada istifa adı verilen mekanizmanın çalıştırılması şart gibi.
HER EVLİLİK BİRİCİKTİR
OĞUZHAN ile Demet boşanınca...
Başladı analizler:
*
Annem gibi “Davul bile dengi dengine” diyenler çıktı. Bizim Melahat Teyze gibi “Belliydi böyle olacağı, hiç uymuyorlardı birbirlerine” diye bilmiş yorumlar yapanlar oldu. Bazıları da Demet ile Oğuzhan arasındaki “klasman” farkını gündeme getirerek “kaçınılmaz son” dedi.
*
Hiçbir evlilik, hiçbir boşanma...
Bu türden genellemelerin içine sığamaz.
*
Çünkü her evlilik, her boşanma...
Biriciktir ve dışarıdan bakanların asla çözemeyeceği türden kendine özgü dinamiklere sahiptir.
ŞADİ YAZICI USULÜ PROPAGANDA
TUZLA Belediye Başkanı Şadi Yazıcı, sosyal medyada bir propaganda denemesi yapmış.
*
“Bakalım ne kadar sürede sayabileceğim” diyerek AK Parti’nin 20 yılda yaptığı yolları, köprüleri, havalimanlarını saymaya çalışmış. Ve ortaya kayıtsız kalınamayacak bir video çıkmış.
*
Olaya tamamen iletişim açısından yaklaşınca... Çok yaratıcı bir propaganda yöntemi diyebiliriz buna. AK Parti’nin kampanyasını yapanlar, Şadi Yazıcı’nın bu yöntemini biraz stilize ederek hayata geçirebilirler.
Paylaş