Paylaş
İslami kesim içinden çıkan parlak ve gelecek vaat eden bir akademisyendi.
Genç yaşta sosyoloji profesörü oldu.
İletişim’in yayınladığı bazı ansiklopedilere önemli maddeler yazdı.
“Türk Dininin Sosyolojik İmkânı” adlı bir kitap yazdı.
Birikim dergisinde “demir leblebi” yazıları yayınlanırdı.
Mesela “Pierre Bordieu ve bir Maxwell cini olarak okul” başlıklı makalesi vardı ki... Hakikaten müthişti.
Udi idi... Çok güzel şarkı söylerdi. Rindmeşrep bir arkadaşımızdı.
*
Gel zaman, git zaman... Yasin Aktay gündelik politikanın içine daldı.
AK Partili oldu.
“Genel başkan yardımcısı” oldu.
“Siirt adayı” oldu.
*
İşte bu Yasin Aktay, en son şöyle bir vakaya imza attı:
Siirt’te bir tören... Mikrofon Yasin Aktay’da....
Yasin Aktay bir türkü söylüyor.
Türküsünde Arapça ve Kürtçe sözlerle Tayyip Erdoğan’ı övüyor.
Söylediği her cümlenin ardından kadınların çoğunlukta olduğu topluluk, el çırparak “Salli âlâ Muhammed” diyor.
Önce Yasin Aktay, melodik şekilde “Serok Tayyip Erdoğan” diyor... Yani Kürtçe “Önder Tayyip Erdoğan” diyor...
Ardından kadınlar el çırparak “Salli âlâ Muhammed” diyor. Yani Hz. Peygamber için salâvat getiriyorlar, Hz. Peygamber’i selamlıyorlar.
*
Yasin Aktay’ın kısa hikâyesi şudur:
Bordieu üzerine makaleler dizmekten...
Tayyip Erdoğan’lı salâvatlar getirmeye giden bir yol.
*
Ve bu kısa hikâye, Türkiye İslamcılığının da hikâyesidir.
Süper ibretlik bir hikâye yani.
Allah Billâh aşkına doğruyu söyleyin
EY AK Partililer!
Allah Billâh aşkına doğruyu söyleyin.
Şu Yasin Aktay’ın yaptığını...
*
Mesela “Paralelciler”, Fethullah Gülen’e yapsaydı...
“Hocaefendimiz Hocaefendimiz/Salli âlâ Muhammed” diye el çırparak bir türkü tuttursalardı.
Ve bunun kaseti sizin elinize geçseydi...
Ne yapardınız?
En sekiz ay üstünde zıplamaz mıydınız?
Allah Billâh aşkına doğruyu söyleyin.
*
Mesela MHP’liler, Bahçeli’ye yapsaydı...
Bozkurtlar ve asenalar, “Türkmen Beyi... Türkmen Beyi... Salli âlâ Muhammed” diye el çırparak bir türkü tuttursalardı.
Ve bunun kaseti sizin elinize geçseydi...
Ne yapardınız?
Bu malzemeyi MHP’yi barajın altına indirene kadar kullanmaz mıydınız?
Allah Billâh aşkına doğruyu söyleyin.
*
Kemal Kılıçdaroğlu ile Selahattin Demirtaş örneğini vermeye bile gerek yok.
Bu iki ismin telaffuzunun ardından kazara “Salli âlâ Muhammed” cümlesi zikredilmiş olsa idi...
“Bunlar Peygamberimize hakaret ediyor, bunlar din düşmanı, bunlar salâvatla alay eden densizler” diye...
Ayaklanırdınız değil mi?
Allah Billâh aşkına doğruyu söyleyin.
*
Bırakın Kılıçdaroğlu’nu, Demirtaş’ı falan...
Milli İttifak var ya Milli İttifak.
Onlar merhum Erbakan’ın ya da merhum Yazıcıoğlu’nun ardından böyle bir şey yapsalardı...
Adamlara etmediğinizi bırakmazdınız.
Öyle değil mi?
Allah Billâh aşkına doğruyu söyleyin.
Davutoğlu kime ‘okuma özürlü’ dedi
CÜNEYT Özdemir, Başbakanlığı zamanında Tayyip Erdoğan’a “Kitap okumaya vakit bulabiliyor musunuz” diye sormuştu.
Erdoğan’ın bu soruya cevabı şöyle olmuştu:
“Okumaya vakit bulamıyorum. Arkadaşlarım kitap özetlerini getiriyor.”
*
Cüneyt, bu kez CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na “Şu sıralar hangi kitabı okuyorsunuz” diye sordu.
Kemal Kılıçdaroğlu, bu soruya şöyle cevap verdi:
“Piketty’nin Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital kitabını okuyorum. Çok kalın bir kitap, tamamını değil ama çok önemli yerleri, arkadaşların işaretlediği çok önemli yerlere bakıyorum.”
*
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun bu cevabının üzerine hemen atladı.
Meydanlarda şöyle dedi:
“Kemal Kılıçdaroğlu kitap okumuyormuş. Bu Kılıçdaroğlu okuma özürlü. Özetten kitap anlaşılır mı?”
*
Davutoğlu meydanlarda “Okuma özürlü, özetten kitap anlaşılır mı?” diye haykırmayı sürdürüyor.
*
Başbakan Davutoğlu’nun danışmanlarına sesleniyorum:
Lütfen danışmanlığınızın hakkını verin.
Davutoğlu’nu uyarın.
“Sayın Cumhurbaşkanımız da kitap özeti okuyor” deyin.
“Okuma özürlü” ifadesinin Sayın Cumhurbaşkanımızın üzerine alınabileceğini söyleyin.
Ve derhal Kılıçdaroğlu’nun başka bir özrünü bulun.
Yoksa... Bir gazap geliyor ki... Kimse önünde duramaz.
Altından tuvaleti Vali evine mi götürecek?
ŞİMDİ Hatay’da valilik yapan Ercan Topaca...
Kocaeli Valisi iken...
Kendisine “altın kaplamalı makam tuvaleti” yaptırmış.
İddia bu, ki kendisi dün yalanladı.
*
Yine de, bu iddiayı dile getirenleri ayıplıyorum.
Ve kendilerine şunları söylüyorum:
Vali Bey o altın kaplamalı tuvaleti, evine mi götürecek kardeşim? Nitekim götürmemiş, yeni Vali’ye bırakmış.
Devletin itibarını temsil için altın kaplamalı tuvalet yaptırmak, sizi niye rahatsız ediyor kardeşim?
Devletin genel bütçesi içinde altın kaplamalı tuvaletin fındık parası kadar bile bir anlamı yok, bunu bilmiyor musunuz?
Paylaş