Paylaş
İşte sorduğum sorular ve Bakan Koca’nın verdiği yanıtlar:
*
- Sayın Bakan... İran sınırını kapatmakta biraz geç kalmadınız mı? Gelen gelmedi mi bu süreçte?
FAHRETTİN KOCA: Hayır. Gecikme yok. Çünkü biz iki gündür bütün önlemleri almıştık zaten. Karayoluyla, havayoluyla ve demiryoluyla İran’dan gelen herkesi sağlık taramasından geçirdik. Termal kamera kontrolünün ötesinde bir kontroldü yaptığımız: Sağlık kabinleri oluşturduk, hekimlerimiz görev aldı ve pasaport kontrolünden geçen herkes sağlık taramasından geçirildi. Şüpheli olanları, yani soğuk algınlığı belirtisi olanları içeri almadık. Bu belirtileri taşıyan Türk vatandaşlarını ise gözlem altına aldık.
*
- İran’da vakanın ortaya çıktığı yer Kum kenti mi?
FAHRETTİN KOCA: Evet. Vakanın kaynak yeri orası... Kum kentinden gelenleri en baştan beri içeri almıyoruz.
*
- Kum kenti, İran makamları tarafından karantinaya alındı mı?
FAHRETTİN KOCA: İki gün önce İran Sağlık Bakanı’na “Kum kenti dışında virüs için başka bir kaynak düşünüyor musunuz?” dedim. “Hayır” dedi. Tahran’da ve başka bazı şehirlerde de rastlanmış ama hepsi Kum kenti kaynaklı... Yani Kum kenti dışında salgına kaynaklık eden bir bölge yok. Kum kentinin Vuhan gibi karantinaya alınması gerekiyordu. Bunu İran Sağlık Bakanı’na söyledim. “Eğer Kum’u karantinaya alırsanız sınırı kapatma önlemi almamıza gerek kalmaz” dedim. Fakat İran Sağlık Bakanı, “Karantinaya alamayız” dedi. Biz de bunun üzerine sınırı kapatmak zorunda kaldık.
*
- İran sınırı ne zamana kadar kapalı olacak?
FAHRETTİN KOCA: İran’daki salgının kontrol altına alınıp alınmadığına bakacağız. Buna göre karar vereceğiz.
*
- İran’daki salgının boyutu nedir?
FAHRETTİN KOCA: Boyutlarının yüksek olma ihtimali var.
*
- İtalya’da ortaya çıktı virüs olayı... Orasıyla ilgili neden bir önlem alınmıyor?
FAHRETTİN KOCA: İtalya virüsün çıktığı bölgeyi karantinaya aldı. Doğru yaptı. Çin de Vuhan’ı karantinaya almıştı. O da doğru yaptı. İran da Kum’u karantinaya alsaydı bu önleme gerek kalmayacaktı.
*
- İran’da Türk vatandaşları var. Onların durumu ne olacak?
FAHRETTİN KOCA: İran’daki Türk vatandaşlarımız arasında gelmek isteyenleri Bilim Kurulu’nun önerileri doğrultusunda Türkiye’ye getireceğiz. Bunun bütün planlamalarını yaptık. Gelen bütün vatandaşlarımız 14 gün gözlem altında tutulacak.
*
- Peki İran’a gitmek isteyenler gidebilecekler mi?
FAHRETTİN KOCA: Türkiye’den İran’a gitmek isteyen Türk vatandaşlarına izin vermiyoruz. Göndermiyoruz. Ama mesela Türkiye’de bulunan İranlılar ülkelerine dönmek isterlerse gidebilirler.
BU DA MI GOL DEĞİL
İHSAN Oktay Anar var ya...
Hani kitaplarını hayranlıkla okuduğumuz, hani cool duruşuna hayran olduğumuz, hani “Puslu Kıtalar Atlası” adlı kitabını ezber ettiğimiz, hani suskunluğunu acayip takdir ettiğimiz...
Hah, işte o İhsan Oktay Anar, Yozgat’ımızda dünyaya gelmiştir.
*
Yahu bu da mı gol değil!
PEKİ AMA NASIL BİR EL YIKAMA?
“VİRÜSTEN kurtulmanın tek yolu sık sık elleri yıkamak” cümlesi, benim gibi takıntılı kişilikleri harap etmektedir.
*
Ne kadar sıklıkla yıkayacağız elimizi? Sıktan kasıt nedir? Günde 28 kere mi? Günde 3 kere kurtarır mı? Sabun olayını ne kadar abartacağız? Kesintisiz sabunlu su mudur tavsiye edilen? Yoksa sabunu klasik yöntemle kullanmak yeterli mi? Elimiz suyun altında ne kadar kalacak? Bir dakika mı? 30 saniye mi?
*
Ey uzmanlar! Şu sorulara doğru dürüst bir cevap verin de benim gibi takıntılı mizaçlar daha fazla harap olmasınlar!
OSMAN KAVALA İLE İLGİLİ HAKİKATİ SÖYLE
BAZILARI diyor ki: “Osman Kavala, Henri Barkey ile 93 saat telefonla görüştü.”
*
Hayır efendim! Bu doğru değil!
*
Doğrusu şu: “Osman Kavala’nın telefonu ile Henri Barkey’in telefonu, birbirine yakın baz istasyonlarından 93 saat sinyal verdi.”
*
İster Osman Kavala’nın suçlu olduğuna inan, ister Osman Kavala’nın masum olduğuna inan... Sen bilirsin. Ama sözün sadece ve sadece hakikat olsun!
GERÇEK HAYATTA ŞUNLARI YAPABİLSEK
- Mesela bazı tiplerin erişimini “küt” diye engelleyebilsek...
*
- Mesela kafamız bozulduğunda birilerini bloklayabilsek...
*
- Mesela “Kısıtla” diye bir seçenek elimizin altında olsa...
*
- Mesela beğenimizi “like” diye bir şeyle belli edebilsek...
DOKUNULMAZLIK
YETER!
Ben artık simit tezgâhı başında “ödünsüz zabıta” ve “ağlayan simitçi” görmek istemiyorum.
Türkiye’nin tüm sokak simitçilerine...
Dokunulmazlık istiyorum.
BİRİ İMAMOĞLU’NA SÖYLESİN LÜTFEN
EKREM İmamoğlu, belediyenin üst düzey bürokratlarıyla Sapanca’da kampa çekiliyormuş.
*
Biri Ekrem İmamoğlu’na bir süre ama uzun bir süre...
Tatil ve tatile dair kavramları çağrıştıracak her türlü faaliyetten uzak durması gerektiğini söyleyebilir mi lütfen.
YENİ YENİ HEVESLER
- Yaşlanmış olacağım ki Harley Davidson rüyası görmekteyim.
- Nostaljiye boğulmuş olacağım ki pikap–plak ikilisine imrenmekteyim.
- Kendimi ispatlamak istiyor olacağım ki biatlon sporuna merak sarmaktayım.
Paylaş