Paylaş
Başkanlık sistemi Meclis’ten geçecek diye...
İş halkın önüne gelecek diye...
Ödü kopuyor muhaliflerin.
MHP ile AK Parti’nin anlaştığı yeni sistem...
Dikta getiriyorsa...
Kuvvetler ayrılığını yerle bir ediyorsa...
Meclis’i önemsizleştiriyorsa...
Tek adam rejimine kapı aralıyorsa...
Her şeye bir kişinin karar vermesine neden oluyorsa...
Demokrasiyi ve hukuku tepeliyorsa...
Sen niye korkuyorsun ki konu halkın önüne gelecek diye...
Getirenler korksun.
Senin bu kadar haklı olduğun, karşındakinin de bu kadar haksız olduğu bir konuda halka azıcık da olsa güvenmeyi denesene.
İyi ama bizi konuşturmayacaklar.
İyi ama hep kendileri konuşacak.
İyi ama bizim önümüzü kesecekler.
İyi ama bizi televizyonlara çıkarmayacaklar...
Diyorsun.
Kabul.
Bu senin dezavantajın...
Ama birader, senin de “haklı olmak” gibi paha biçilemez bir avantajın var.
Ona yaslanmayı denesene.
Varsın, onlar otuz konuşuyorsa, sen bir konuş.
Ne olacak ki?
Madem haklısın.
Senin bir konuşman, onun otuz konuşmasını ezer de geçer.
Haklı olan sandıktan korkmaz.
Haksız olan sandıktan korkar.
“Hadi millete gidelim, hadi halkın hakemliğine başvuralım” diye meydan okumak, haklı olana yakışır.
Haksız olana değil.
Unutma!
Bu milletin eşsiz bir feraseti, sarsılmaz bir sağduyusu, engin bir irfanı, muhteşem bir sezgisi vardır.
Bir Allah’a güven, bir de buna...
CHP'NİN YENİ KAHRAMANI AHMET ALTAN MI OLACAK?
KEMAL Kılıçdaroğlu miting meydanında...
Tutuklu gazetecilerin isimlerini sayıyor ve mitinge katılan partililerden “Burada” diye cevap vermelerini istiyor.
Kadri Gürsel!
Burada!
Ali Bulaç!
Burada!
Musa Kart!
Burada!
Aslı Erdoğan!
Burada!
Ve sıra Ahmet Altan’a geliyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, tok ve gür bir seda ile haykırıyor:
Ahmet Altan!
Meydanda toplanan CHP’li kitle cevap veriyor:
Burada!
Tutuklu gazetecilerin isimlerinin miting meydanında bu şekilde sayılmasına bir itirazım yok.
Ancak Ergenekon ve Balyoz konusundaki işlevi hepimizin malumu olan Ahmet Altan gibi bir ismin CHP’li kitleye bir “kahraman” gibi yutturulmaya çalışılmasına ne gerek var?
Ahmet Altan’ın tutuksuz yargılanmasını tabii ki savunacaksın.
Ahmet Altan’a haksızlık yapılmasına tabii ki itiraz edeceksin.
Ama ortamı, Ahmet Altan gibi birinden kahraman çıkarmaya kalkışan kopkoyu bir karanlığa çevirmeye ne gerek var?
AVRUPA'NIN NESİNİ ÖRNEK ALALIM, NESİNİ ALMAYALIM
DEMOKRASİSİNİ alalım...
İkiyüzlülüğünü almayalım...
İnsan hakları ve eşitlik gibi prensiplerini alalım...
Yükselen ırkçılığını almayalım...
Teknolojisini ve gelişmişliğini alalım...
Mülteci düşmanlığını almayalım...
Eğitim politikalarını alalım...
Bencilliğini almayalım...
Hukuku sağlamlaştırmasını alalım...
Çıkarcılığını almayalım...
CÜBBELİ AHMET'LE TELEFON KONUŞMAM
CÜBBELİ: Alo! Muhterem... Sen yine bizi yazmışsın.
BEN: Şey. Evet. Kem küm.
CÜBBELİ: Bizim çocuklara yönelik tecavüz olayıyla ilgili bir şey demediğimizi söylemişsin ama biz dedik muhterem.
BEN: Ben duymadım. Nerede dediniz?
CÜBBELİ: Arkadaşlara söyleyeyim de size videosunu göndersinler.
BEN: Tamam, bekliyorum.
CÜBBELİ: Yanan yurt binasıyla ilgili de konuştuk geçen hafta çıktığım televizyon kanalında. İslami açıdan sorumluluğun kime ait olduğunu izah ettik.
BEN: Yani tepki verdik diyorsunuz.
CÜBBELİ: Evet muhterem... Biz seni severiz. Sen bizi hapiste ziyaretimize gelmiştin.
BEN: Benim de size bir düşmanlığım yoktur.
CÜBBELİ: Dua et muhterem. Allah’a emanet.
BEN: Dualar müşterek Hoca... Allah’a emanet.
Paylaş