Paradigmanın iflası

Başbakan’a bağlı olan kurumun idaresindeki bir binaya giremiyorsa...

O memlekette...

“Sivil dikta”dan, “tek adam idaresi”nden, “otoriter yönetim”den söz etmek, fena halde lüks kaçar...

* * *

Bir memlekette...

Başbakan, kendisine bağlı bir kurumun, eşine karşı yaptığı açık haksızlığı ve nezaketsizliği...

İçine atmak zorunda kalıyorsa...

Yutkunarak geçiştirmek durumunda kalıyorsa...

O memlekette...

“Sivil faşizm”den falan söz etmek, abesle iştigal etmek anlamına gelir...

* * *

Bir memlekette...

Başbakan’ın eşi...

Askeri hastanede yatmakta olan bir hastayı, kılık kıyafetinden dolayı ziyaret edemiyorsa...

O memlekette...

“AK Parti neden hâlâ birinci parti” sorusu sorulmaz...

Çünkü...

Sorunun yanıtı bellidir...

* * *

Bir memlekette...

Başbakan’a bağlı olan bir kurumun idaresindeki bir hastane...

Hasta yakınları aracılığıyla...

Başbakan’ın eşine...

“Buraya sakın gelme” mesajını gönderecek cürette bulunabiliyorsa...

O memlekette...

Başbakan’ın “muktedir” olduğunu kimse iddia edemez...

CHP’ye gaz veriyorum

*�Muhafazakâr sağcı partiye “Bu kadar da özgürlük olmaz” demek yerine, “Ben senden daha özgürlükçüyüm” diyecek bir CHP istiyorum.

*�Gecekondularda muhafazakâr sağcılardan daha çok rahat edecek bir CHP istiyorum...

*�Başkasının gündemini takip edeceğine kendi gündemini yaratacak bir CHP istiyorum...

*�Camiye giden vatandaştan da oy almanın gerekliliğine inanacak bir CHP istiyorum...

*�Bünyesinden Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin ve Muharrem İnce gibi starlar çıkaracak bir CHP istiyorum...

*�Askere “Sen aradan çekil... Sen araya girdikçe AK Parti’ye hak etmediği zaferler bahşediyorsun... Ben bu iktidarla mücadele edecek güce sahibim” diye haykıracak bir CHP istiyorum...

*�Ezber bozacak, şaşırtacak, beklenmedik tutumlar alacak, vicdanları ayaklandıracak bir CHP istiyorum...

Murat Aksu’yu AK Parti yaktı

AK Parti’ye yakın olmak...

İhalelerde işe yarar... Atamalarda işe yarar... Yandaş medyada işe yarar... Pozisyon yükseltmekte işe yarar... Uçağa binmekte işe yarar... Yeni zengin sınıfına dahil olmakta işe yarar... Adaylıkta işe yarar...

Velhasıl AK Parti’ye yakın olmak, her alanda işe yarar...

Ama gelin görün ki...

Bazı alanlarda işe yaramaz:

Mesela “gazete satışı”nda işe yaramaz... Reytingde işe yaramaz... Sendikalarda işe yaramaz... Odalarda işe yaramaz...

Bir de futbol kulübü seçimlerinde işe yaramaz...

Hatta o kadar ki...

Beşiktaş’ı Yıldırım Demirören’den daha iyi idare edeceği bilindiği halde...

Sırf�“AK Parti Beşiktaş’ı da ele geçiriyor” şayiası nedeniyle...

Murat Aksu seçim kaybeder...

Şu 9 şeyden uzak durun

*�BİR: Haneke’nin son filminden...

*�İKİ: Bakkalları sevmeyen Başbakan’dan...

*�ÜÇ: Yalanı ve iftirayı meslek haline getiren mümin gazetecilerden...

*�DÖRT: Cuma akşamları Asmalımescit’ten...

*�BEŞ: Gündüzleri İstinye Park’tan...

*�ALTI: İşçi sevmeyen muhafazakârdan...

*�YEDİ: Bebek gibi konuşan kızlardan...

*�SEKİZ: Her taşın arkasında mason arayan dinciden...

*�DOKUZ: Her taşın arkasında Fethullah Gülen parmağı arayan Kemalist’ten...

Din hanesi kalkar

BAZILARI sanıyorlar ki: AİHM’den çıkan “Nüfus cüzdanlarında din hanesinin bulunması insan haklarına aykırıdır, din hanesi kaldırılmalıdır” kararını bu hükümet uygulamaz ya da uygulamak istemez.

Böyle düşünenler fena halde yanılıyorlar.

Türkiye’de İslami çevrelerde “kafakâğıdı Müslümanlığı” diye bir tanımlama vardır.

Nüfus cüzdanında “Müslüman” yazan ama Müslümanlığın hiçbir gereğini yapmayanları eleştirmek için kullanılır bu tanım...

AK Parti’yi oluşturan anlayışın tarihinde bu yaklaşım vardır...

Yani AİHM kararı, “kafakâğıdı Müslümanlığı” olayının son bulması için bir fırsat olarak görülecektir.