"FENER Rum Patriği ekümenik olacak, bunların amacı İstanbul’u ikinci Vatikan yapmak" diyerek milletin kafasını bulandırırsanız...
"Türkiye misyoner kıskacında" ya da "Binlerce apartmana kilise yapıldı" gibi palavralarla halkı provoke ederseniz...
Milliyetçiliği kışkırtıp, "Herkes bize düşman, Türk’ün Türk’ten başka dostu yok" duygusunu halka aşılarsanız...
Hz. Muhammed’e saldıran karikatürlerle ilgili krizi doğru dürüst yorumlayamayıp, "Bütün suç dinler arası diyalog kuranlarda" demek gafletine düşerseniz...
Yani memlekette nifak ve düşmanlık tohumlarını ekerseniz...
Sonuç tabii ki böyle olur...
Manyağın teki çıkar, oluşturduğunuz bu havadan yararlanarak, Trabzon’da bir rahibi çeker vurur...
Ama önemli olan o ’manyak’ değildir.
Önemli olan, ona bu zehirli atmosferi hazırlayanlardır.
Bu atmosfer öylesine kuvvetlidir ki...
İşte bakın, daha üç gün önce, Ermeni Patriği’nden Hahambaşı’na, Vatikan Temsilcisi’nden Fener Rum Patriği’ne Türkiye’deki tüm ruhani liderlerin, Hz. Muhammed’e yapılan saygısızlığı sert bir dille kınayan bildirileri bile herhangi olumlu bir etki yaratamamıştır.
Böylesine anlamlı bir jest bile toplumsal katmanlarda gereken yankıyı bulamamıştır.
Nifakçı rüzgarın etkisi bu derece büyüktür...
Ve sonuçta olan Trabzon’daki ’Rahip’e olmuştur.
Ve bugün açıkça şunu söyleyebiliriz:
O ’Rahip’e tetik çeken akılsız ve izansız kadar, o tetiğin çekilmesine imkan hazırlayan psikolojik ortamı yaratanlar da sorumludur.
Cem Bey kardeşim
DUYDUM ki dün seçim startını vermişsin.
Hayırlı uğurlu olsun.
Harbiye’den Taksim’e yürürken o otobüsleri gördüm.
Maşallah, soğuk bir pazar günü için hiç de azımsanmayacak sayıdaydı.
Üstelik ’pilav üstü döner’ olayına filan da girmeden.
Aferin. Bravo...
Ancak...
Bir sorun var be Cem Bey kardeşim.
Düşünsene.
Sen seçim startını vermek için toplantıdasın.
Ve densizin biri çıkıp sana şu soruyu soruyor:
"Sayın Uzan. Acaba babanız ve kardeşiniz nerede? Bir bilginiz var mı?"
Ne cevap vereceksin be birader?
Hadi diyelim ki bu soruyu geçiştirdin.
Ya bağrı yanık bir "İmarzede" çıkıp da "Cem Uzan! Ver paramı" diye haykırırsa.
Ne yapacaksın?
Milletin ağzı torba değil ki.
Amerika’dan kendine "özel et" filan getirttiğini yazdılar.
Bunca darbeye rağmen "tatlı hayat" sürüyormuşsun yani.
Ya biri çıkıp da bu tür fevkalade tatsız konulardan filan söz etmeye kalkarsa.
Ne yanıt vereceksin?
Demek istediğim şudur Cem Bey kardeşim:
Bütün bunları bildiğin halde meydana çıkıp seçim startını vermiş olmandan acayip etkilenmiş durumdayım.
Bu yüzden sana şunları söylemek durumundayım:
Sen vallahi de billahi de pek yaman ve gözü pek bir adammışsın.
Aşk olsun yani, aşk olsun.
Kemal Abi ile Latif Abi arasındaki dokuz fark
BİR: Çocuklarına, "Yavrum şiir okuyup da ne yapacaksınız? Bırakın bu işleri. Size bir dükkan açıvereyim de cukkayı bulun, hayatı tanıyın" diyecek tipte babalar vardır ya. Kemal Abi işte o tip babalardandır. Latif Abi ise oğullarıyla "Ahmet Arif mi daha büyük şair, İsmet Özel mi?" tartışması yapan babalardandır.
İKİ: Kemal Abi, "Düşmanın bile saygısını kazanmak" durumuna feci şekilde yabancıyken, Latif Abi, dost düşman herkesin kendisi için "Latif. İnanmış adam. Düzgün adam" demesini önemser.
ÜÇ: Kemal Abi onca muhafazakarlığına rağmen materyal meselesini asla ihmal etmez. Bu yüzden hem bu dünyayı, hem de öteki dünyayı ’garanti’ altına almak için çabalar durur. Latif Abi ise iflah olmaz bir romantiktir. Dünya malına sırt çevirdiği gibi öteki dünya için felsefesi şudur: "Cennet cennet dedikleri / Birkaç köşk ile birkaç huri / İsteyene ver onları / Bana seni gerek seni."
DÖRT: Latif Abi, mevcut konumunu zedeleyeceğini bildiği halde "arıza" çıkarmaktan geri durmaz. Kemal Abi ise ancak mevcut konumunun elden gideceğini hissettiği anda "arıza" çıkarır.
BEŞ: Kemal Abi iş bitiricidir. Latif Abi ise gönül çelen.
ALTI: Bir tutam Cavit Çağlar pişkinliğinden alın, bir tutam Turgut Özal kaygısızlığından... Sonra ikisini karıştırıp Güneş Taner kibriyle servis edin. Kemal Abi, işte böyle bir karışımdır. Latif Abi ise Avrupa tipi melankolik sosyal demokratlara benzer ki aşkı için politikayı bırakabilir.
YEDİ: Kemal Abi bir hesap kitap adamıdır... Latif Abi ise tekinsiz masallarda yaşayan bir maliye doçenti.
SEKİZ: Kemal Abi villacıdır. Latif Abi ise kooperatifçidir.
DOKUZ: Kemal Abi, Aziz Nesin öykülerinin kahramanlarını andırır. Belki biraz "Zübük", belki biraz "Toros Canavarı". Latif Abi ise Oğuz Atay’ın ’tutunamayanlar’ındandır. Üstelik ’başbakan yardımcısı’ gibi afili bir sıfata sahip olmasına rağmen.