Neden böyle yapıyor

MUHALİFİ de, destekçisi de “rasyonel” bir izah peşinde...

Haberin Devamı

Hepsinin yanıtını aradığı soru şu:
“Neden böyle yapıyor?”

*

Herkes kendi meşrebine göre durumu izah etmeye çalışıyor:
-Klişelere saplanıp kalmış olmaktan pek çekinmeyenler şöyle diyorlar: “Gündemi değiştirmeye çalışıyor.”
-Siyaseti yalamış yutmuş gibi görünmeye çalışanlar şöyle diyorlar: “Seçmenini konsolide etmeye çalışıyor.”
-“İşin içinde başka iş var” demeye meraklılar şöyle diyorlar: “Gezi benzeri bir olay çıkarıp İstanbul seçimini garantiye almak istiyor.”
-Külyutmazmış gibi bir eda takınmak isteyenler şöyle diyorlar: “Başörtüsünden bir şey çıkaramadığı için evlere baskından bir şey çıkarmak istiyor.”
-Hiç bilinmeyen diyarlardan söz etmeye çalışır gibi yapanlar şöyle diyorlar: “Anadolu’yu etkilemek ve avucunun içinde tutmak istiyor.”

*

Hiçbiri doğru değil bunların, hiçbiri...

*

Haberin Devamı

-Gündemi değiştirmek istemesi mantıksız... Çünkü ortaya attığı yeni “gündem”, şekerli, çikolatalı bir gündem değil ki... Özgürlükçülüğü, yenilikçiliği, demokratlığı... Yani AK Parti’yi var eden bütün iyi sıfatları sorgulatacak bir gündem... Tehlikeli bir gündem yani... Hemen değiştirilmesi gereken bir gündem...
-Seçmenini konsolide etmeye çalışması mantıksız... Çünkü seçmeni, konsolide edile edile zaten bitap düşmüş, çok fazla kenetlenmekten boğulacak hale gelmişti... Safların daha fazla sıkışmaya ihtiyacı yok ki... Hatta safların biraz genişlemeye, açılmaya ihtiyacı var.
-Gezi benzeri olay çıkarmaya çalışması mantıksız... Çünkü halk ayaklanmalarına maruz kalmış diktatörlere “Halkına kulak ver” demeyi vazife bilmiş bir başbakan, kendi vatandaşlarının kendisine karşı yeniden ayaklanmasını asla arzu etmez.
-Anadolu’nun hoşuna gitmeye çalışması imkânsız... Çünkü Anadolu, “Hadi Başbakanım! Polis marifetiyle bas evleri! 18 yaşını doldurmuş gençlere çeki düzen ver! Hadi! Çek hepsini karakola! Anaları ağlat” diye inleyen bir yer değil... Anadolu her şeyden önce huzur ister.

*

O zaman neden böyle yapıyor?
Cevap veriyorum:
Böyle yapıyor, çünkü karşımızda...
-Kendi ahlak anlayışının herkes tarafından benimsenmesi gerektiğine inanan...
-Başka ahlak telakkilerinin olabileceğine ihtimal dahi vermeyen...
-Başka ahlak anlayışlarını, kendi ahlak anlayışı çerçevesinde yadırgayan ve yargılayan...
-Başkalarının hayatlarına karışma hakkını kendinde gören ve bunu insanların mutluluğu için yaptığını düşünen...
-Türkiye’yi kendi evini düzenler gibi düzenleyebileceğini zanneden...
-Kendisinin günahların işlenmesini engellemekle mükellef olduğuna inanan...
-Bu mükellefiyetini ne pahasına olursa olsun yerine getirmek isteyen...
-Vatandaşlarının 18 yaşını geçseler bile yetişkin olduklarına ikna olmayan...
-Vatandaşlarının hayatını “meşru hayatlar” ve “gayrimeşru hayatlar” diye ikiye ayıran...
-“Gayrimeşru” dediği hayatların üzerine polis marifetiyle gidilebileceğini açıkça ifade etmekten sakınmayan...
-Devlet tarafından denetlenmeyen vatandaşlarının özel hayatlarında bin türlü melanet peşinde koşacağını düşünen...
-Çocuklarının hayatlarının polis tarafından denetlenmesini isteyen anne ve babaların olduğuna inanan...
-Her evin önüne polis koyarak meseleleri halledebileceğine ikna olan...
-Artık çok eskilerde kalan “Mahallenin namusu benden sorulur” anlayışını süper genişleterek, “Türkiye’nin namusu benden sorulur” anlayışı haline getiren...
-“Suç” ile “günah” arasındaki ayrımın farkında bile olmayan...
-Günahtan yola çıkarak yasaklar, suçlar ve cezalar oluşturmayı planlayabilen...
-Günahı engellemek için meskene bile girilebileceğine aklı yatan...
-Günahı engellemek için yapılacak müdahaleleri özel hayata müdahale olarak görmeyen...
-Yaptığının düpedüz bir toplum mühendisliği olduğunun farkında bile olmayan...
-Toplum mühendisliğini Kemalistler yapınca kötü, kendisi yapınca fevkalade güzel olarak gören...
-Toplum mühendisliğinin kendisine değil, kimin tarafından yapıldığına odaklanan...
-Bireysel haklar ve özgürlükler meselesini kişisel gündeminden tamamen çıkaran...
Bir Başbakan var...

*

Haberin Devamı

İşte o Başbakan...
Rol yapmadan, numara çekmeden, oyun oynamadan, strateji falan kaygısı gütmeden, yaptığının doğru olduğundan zerre kadar kuşku duymadan, taktik yürütmeden...
Yani bütün samimiyetiyle olaya dalıyor.
Ki işin “kötü” ve en “tehlikeli” tarafı da burasıdır.

*

İşin “çok daha kötü” ve “çok daha tehlikeli” tarafı ise...
Başbakan’ın etrafında Başbakan’ın yaptığının yanlış olduğunu düşündükleri halde “Yaptığın yanlış, böyle olmaz” diyecek, deme cesaretini gösterecek tek bir kişinin bile kalmamasıdır.

‘Sen kızının...’ diye başlayan soruya cevaplar

-SEN niye hep kızı soruyorsun ki ağa? Niye oğlanı sormuyorsun? Oğlan yapınca “Aferin kerataya” oluyor da, kız yapınca ne oluyor? Ne yani? Kıza günah olan, oğlana günah değil mi?
-Kızım ya da oğlum reşitse... Kızım ya da oğlum üniversite okuyacak yaşa geldiyse... O kendisi için neyin iyi, neyin kötü olduğuna karar verecek durumdadır... Ben kızımın ya da oğlumun polisi değilim, babasıyım ağa...
-Ben istemem... Sen de isteme... O da istemesin... Ama isteyene de devlet, polis marifetiyle mani olmaya kalkışmasın... İsteyenin karşısına da mahalleli çıkmasın... İsteyene de hayat zindan edilmesin... Ne dersin ağa?
-Ben istemem de sen devlet olarak bu işe niye karışıyorsun ağa? Ben aciz miyim ki sen polisinle, savcınla, zaptiyenle olaya müdahil oluyorsun? Benim fiske bile vurmadan yetiştirdiğim çocuğumu, üstelik üniversite okuyacak duruma gelmiş çocuğumu, sen devlet olarak karakola mı çekeceksin ağa?

Haberin Devamı

Kim görevlendirdi?

FİN bir gazeteci Başbakan’a soru soruyor.
Başbakan cevap veriyor:
“Değerli arkadaşımı birileri herhalde özel olarak görevlendirmiş, öyle anlıyorum.”

*

Öyle merak ediyorum ki Fin gazetecinin kim tarafından görevlendirildiğini...
ABD mi görevlendirdi, İsrail mi? Faiz lobisi mi görevlendirdi Telekinezi çetesi mi? CHP mi görevlendirdi, İsmet Paşa mı? Divan Oteli mi görevlendirdi, Otpor mu?
Bi’ açıklasa da öğrensek.

Ve Sarıgül ilk gafını yaptı

SARIGÜL, Başbakan Erdoğan için “dünya lideri” demiş.
Böyle dediği için gaf yapmış olmadı...
Böyle inanabilir, böyle düşünebilir, böyle söyleyebilir.

*

Gaf yapmasının nedenine gelince...
Adama derler ki:
“Madem Tayyip Erdoğan’ın dünya lideri olduğunu düşünüyorsun... O zaman ne diye yerel liderin yönettiği partiden aday olmak için yanıp tutuşuyorsun ki? Dünya liderinin partisinden aday olmak için çabalasana...”
Böyle derler ve o da buna verecek bir cevap bulamaz.

*

Eh, bulamayınca da “gaf” olur.

Haberin Devamı

Aman Muammer Bey

İÇİŞLERİ Bakanı Muammer Güler demiş ki:
“Öğrenci evlerinin özel hayatla ilgisi yok... Olayın terör boyutu var... Bu evler terör örgütlerinin yuvası...”

*

Aman Muammer Bey...
Siz böyle diyorsunuz ama ya yarın Finlandiya’lardan falan gelecek olan Başbakan çıkıp da, “Benim sözlerimi eğip bükme, ben terörden söz etmedim, karışık işlerden söz ettim” derse, Bülent Arınç misali açığa düşüvermiş olursunuz hafazanallah!
Gerçi Arınç misali “Açığa düşmedim ki, açığa düşmedim ki” deme imkânınız da var ama yine de siz dikkat edin.

Yazarın Tüm Yazıları