Paylaş
“128 milyar dolar nerede” diye...
*
128 milyar doların hortumlandığı algısı yaratılıyordu.
Ve bu algı, zihinlere kazınıyordu.
*
İşgüzar kamu görevlileri, asılan pankartları polis ve zabıta marifetiyle anında engelleyerek...
Bu algının daha da pekişmesine olağanüstü katkı sunuyorlardı.
*
Derken... Birden...
CHP’li İlhan Kesici, üstelik CHP’ye yakın bir TV kanalında...
Bütün sihri bozan bir çıkış yapıverdi.
*
“128 milyar dolar kaybolmaz” dedi. “Okumayı bilenler girerler Merkez Bankası bilançosuna, ne olup bittiğini görürler” dedi. “Her şey kayıt altındadır. Devletin kayıtlarındadır” dedi.
Dedi de dedi yani.
*
E şimdi hükümet tarafı...
“128 milyar dolar nerede” diye soran CHP’lilere...
“İlhan Kesici’ye sorun, o biliyor” derse...
Ne olacak?
*
Ne yaptınız İlhan Bey?
Büyüyü bozdunuz, sihri kaçırdınız, sürüp giden algıyı darmadağın ettiniz vallahi.
ÖZAL DENDİĞİNDE AKLIMA GELENLER
- “Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek” şarkısı gelir.
*
- Cenazesinde açılan “Sivil Cumhurbaşkanı”, “Dindar Cumhurbaşkanı”, “Demokrat Cumhurbaşkanı” pankartları gelir.
*
- “İcraatın İçinden” programlarında dolmakalemini ekrana doğru uzatışı gelir.
*
- Azıcık güneş görse hemen şortu çekip kıyılara inişi gelir.
- Osman Yağmurdereli gelir, Yüksel Uzel gelir.
*
- “Fak-Fuk-Fon” gelir, “bir alışveriş bir fiş” gelir.
*
- “Yoksa sen 12 Eylül öncesine mi dönmek istiyorsun” korkutması gelir.
*
- Kruvaze takım elbiseler gelir.
*
- “Çatık kaş, hükümet gibi adamların” sonunun gelmesi gelir.
ERKAN OĞUR’UN SÖZLERİ HİÇ HOŞUMA GİTMEDİ
İBRAHİM Kalın’la türkü söylediği için...
Mahallesi tarafından linç edilen Erkan Oğur, maalesef iki dakika dik duramadı.
*
Şöyle bir baktım sağa sola verdiği demeçlere...
*
- “Azıcık hata yapmış olabilirim... Ama ben devrimciyim” demeler.
- “Bir anlık dalgınlığıma geldi... Ama ben solcuyum” demeler.
- “Pek düşünemedim... Ama ben aykırıyım” demeler.
*
Buram buram devrimci pişmanlığı kokan cümleler... Buram buram solcu nedameti yükselen cümleler... Buram buram aykırı tövbesi yayılan cümleler...
*
Oysa söylemesi gereken tek bir şey vardı.
Dik bir duruşla şöyle demesi gerekiyordu:
*
“Ne yaptık kardeşim? Adam mı vurduk? Arsızlık mı yaptık? Türkü söyledik türkü”.
*
Öyle bir mahalle baskısıyla karşılaştı ki adamcağız.
Bunu bile söyleyemedi.
BAŞKA ÖZLEYEN VAR MI?
TRUMP’ı...
Onun saçmalıklarını...
Atak kızını, mesafeli eşini, ayrıksı oğlunu...
Uzun kırmızı kravatını...
Gazetecilerle dalaşmasını...
Çin’e laf sokuşlarını...
Virüsü hafife alışlarını...
Kongreyi bastırmasını...
Falan...
Var mı benim gibi özleyen?
ATATÜRK ‘KAVGAM’I OKUMUŞ VE ŞÖYLE DEMİŞ
HİTLER’in “Kavgam” adlı kitabını okuduktan sonra...
Şöyle demiş Atatürk:
*
“Hırçın anlatım biçimi ve çılgın düşünceleri midemi bulandırdı”.
*
(Sinan Genim’in Milliyet’teki köşesinden alınmıştır).
KÖY ENSTİTÜLERİ İLE İLGİLİ YAKLAŞIMIM DEĞİŞTİ
KÖY Enstitüleri’ne karşıydım eskiden...
İki nedenden dolayı:
- BİR: Köylüye “köylüsün, köyde kal” yaklaşımı getirdiğini düşünürdüm...
- İKİ: Resmi ideolojiyi yaymanın köydeki aparatı olarak görürdüm.
*
Ama artık böyle bakmıyorum. Eleştirilecek tarafları olsa da... Cumhuriyet’in ilk döneminde köylerin ilim ve irfanını geliştirmek için iyi niyetli bir çaba olarak görüyorum Köy Enstitüleri’ni...
Paylaş