Paylaş
Söylediklerinin tamamını okudum.
*
Kısa konuşmadaki temalar şunlardı:
*
- DEAŞ’a karşı Türkiye’nin verdiği mücadele...
- Terör örgütleri arasında ayrım yapmamanın ahlaki zorunluluğu...
- Fırat Kalkanı Harekâtı’yla etkisiz hale getirilen teröristler...
- Suriye’nin istikrara kavuşması temennisi...
- Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyinde yaptığı insani çalışmalar...
*
Bakan Akar’ın yaptığı değerlendirmeler arasında şöyle bir cümle de yer aldı:
*
“Biz Türkiye ve Suriye’de 9 milyon Suriyeli kardeşimizin hayatını kolaylaştırıyoruz.”
*
İşte bu cümleyi, o genel değerlendirmelerin içinden cımbızla çektiler ve üzerinde bolca tepindiler.
*
Neymiş efendim, Bakan Akar Türk vatandaşları dururken Suriyelilerin hayatını kolaylaştırmaktan söz ediyormuş.
Böyle şey olur muymuş?
*
Ne deseydi Bakan Akar?
*
“Biz Türkiye’de ve Suriye’de 9 milyon Suriyeli kardeşimize hayatı zehrediyoruz” mu deseydi?
*
İyi ama Türkiye’deki Suriyelilere hayatı zehredersen...
Ortaya trajediler, insanlık dışı görüntüler çıkmayacak mı?
*
İyi ama Suriye’de sınırımıza yığılmış Suriyelilere hayatı zehredersen...
Beş milyon yeni sığınmacı olgusuyla karşı karşıya kalmayacak mısın?
*
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, benim gözlemime göre kabinenin en liyakatli isimlerinden biri.
*
- Sorumluluğunu aldığı her işi başarıyla yerine getiriyor mu?
Getiriyor.
*
- FETÖ girdabına maruz kalan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kısa sürede yeniden şahlanmasını sağladı mı?
Sağladı.
*
- Uluslararası alanda Türkiye’nin tezlerini en etkili şekilde ifade ediyor mu?
Ediyor.
*
- En son tahıl anlaşmasının güvenliğini sağlama konusunda tüm dünyanın takdir ettiği çalışmayı yapıyor mu?
Yapıyor.
*
Şöyle bir bakıyorum ortama:
Milli Savunma Bakanı’na...
“Şunu eksik yaptın, şunu yanlış yaptın, şunu yapamadın” diyemiyorlar.
*
Diyemedikleri için...
Cımbızlanmış, saptırılmış, yanlış yorumlanmış bir cümle üzerinden Bakan Akar’a saldırıyorlar.
*
Hadi FETÖ’cü hesapların Bakan Akar’la uğraşmasının makul bir sebebi var da diğerlerine ne oluyor?
‘YEDİ İKLİM’ DERGİSİ: TERTEMİZ BİR MECRA
KPSS şaibesinin odağında “Yediiklim” diye bir yayınevi var.
Bir de bizim “Yedi İklim” isimli edebiyat dergimiz var.
*
Tartışmaların odağındaki “Yediiklim” yayıneviyle, “Yedi İklim” dergisini karıştıranlar olmuş.
Onlara şunları söylemek isterim:
*
“Yedi İklim” dergisi...
Türkiye’nin en nezih, en saygın, en müstesna mecralarından biridir.
Tertemizdir.
*
İlk sayısını dün gibi hatırlıyorum.
1987 yılının mart ayıydı.
Şair dostum Adem Turan’la birlikte nasıl da heyecanla, sevinçle, ilgiyle karşılamıştık.
Adem, ilk şiir kitabını bu derginin yayınlarından çıkardı.
Benim de minik bir katkım olmuştu “Yedi İklim”e.
*
Derginin kurucu babaları şunlardı:
*
Ali Haydar Haksal, Osman Bayraktar, Alim Kahraman, Mustafa Çelik, Hasan Aycın, İbrahim Usul, İlhan Kutluer, Ali Göçer.
*
Her biri sanat, edebiyat, kültür alanında önemli isimlerdi.
Öncülük yaptılar.
Dergiyi bir edebiyat mektebine çevirdiler.
*
“Diriliş”, “Edebiyat” ve “Mavera” dergilerinin izleğini takip etti “Yedi İklim”.
Haram yememiştir.
Şaibenin izi tozu bile yaklaşamamıştır kendisine.
Ekmek kadar temiz, su gibi aydındır.
*
Ta 1987’den beri yayında.
Ve bugün de kültüre, sanata, edebiyata katkısını sürdürüyor.
İPTAL
KPSS sınavının iptal edilmesi çok iyi oldu.
Bunca şaibenin ardından...
İptalden başkası kurtarmazdı.
TATİLDE YORULMAK
BODRUM ya da Çeşme’de tatil yapıp dönenlerden şöyle şeyler işitiyorum:
- Çok yorulduk.
- Gecemiz gündüzümüze karıştı.
- Sersem gibiyiz.
*
Tatilde yorulan bu dostlarıma şunu tavsiye ediyorum:
*
Assos’ta ya da Kaz Dağları’nda tatil yaparak Bodrum ve Çeşme yorgunluğunuzu atabilirsiniz.
Paylaş