Muharrem İnce’nin annesi ile babası

Tipik bir hacı amca ile tipik bir hacı teyze.

*

- Binali Yıldırım’ın anne ve babasından farksız.

- Abdullah Gül’ün anne ve babasından farksız...

- İlhan Kesici’nin anne ve babasından farksız.

- Abdüllatif Şener’in anne ve babasından farksız.

- Çoğu AK Partilinin anne ve babasından farksız.

- Benim anne ve babamdan farksız.

*

Yok, hayır!

Bunları...

“Anası babası böyle olanlar makbuldür, gayrısı değildir” diye yazmıyorum.

Tövbe!

Hâşâ!

Asla öyle bir niyetim yok.

*

Elbette renkleri, görenekleri, kimlikleri, yaşam tarzları ne olursa olsun...

Bütün analar süper makbuldür!

Bütün babalar süper makbuldür!

Hepsinin ellerinden öpüyorum.

*

İyi de o zaman niye gündeme getiriyorum Muharrem İnce’nin anne ve babasını?

*

Şundan:

*

Bu memlekette 16 yıllık muhafazakâr iktidar döneminde öyle bir propaganda rüzgârı estirildi ki...

Bütün CHP’lilerin anne ve babalarını...

Balolardan çıkmayan, tango yapan, havyarsız sofraya oturmayan, halkına yabancılaşmış, sonuna kadar Batılı, birbirlerine “monşer” diyen, Fransızca konuşan, Montaigne’den anlayan, mitologyadan / tragedyadan / hümanizmadan / helenizmadan acayip çakan...

Tipler sanmaya başladık.

*

Muharrem İnce’nin anne ve babasının fotoğrafı, bu algı ve propagandayı yerlere çalıyor ya...

İşte bu yüzden önemli ve anlamlı...

Başka bir nedenle değil!

Ne

iş?

MUHARREM İnce dün yaptığı konuşmada...

“Parlamenter sisteme dönüşü sağlayacağım” demedi.

*

Yoksa Muharrem İnce, “tek adamlık” eleştirilerini falan unuttu mu?

*

Ne iş?

ABDULLAH GÜL’E İKİ SORU

- SORU BİR: Madem Genelkurmay Başkanı’nın ziyareti gayet normal, insani bir ziyaretti ve madem tehdit ya da nezaketsizlik olmadı... Neden bugüne kadar sustunuz?

*

- SORU İKİ: E hani bu tür konuların cami kapısında konuşulması hiç ama hiç yakışık almıyordu? Neden bu konuyu cuma namazı çıkışında cami kapısında konuşmayı tercih ettiniz?

NE VAR, NE YOK

- Çatı matı yok / Her partinin kendi adayı var.

*

- Yapaylık yok / Tabiilik var.

*

- Siyasi mühendislik yok / Bileğin gücüne güvenme var.

*

- “Sen tek biz hepimiz” yok / “Hepimiz çıktık meydana” var.

*

- Eziklik, sünepelik falan yok / Atara atar, gidere gider var.

*

- Taktik maktik yok / Bam bam bam var.

ÜÇ KRİTİK SORU, ÜÇ KRİTİK CEVAP

1- SORU: Birinci turda iş biter mi, yoksa seçim ikinci tura mı kalır?

CEVAP: İki seçenek de gündemde... İki seçenek de masada... İkisi de olsa şaşırmam... İkisine de para yatırmam... İkisi arasında bir tercih yapmam... Bırakın takım elbiseyi, bu konuda çorabına bile bahse girmem.

2- SORU: İkinci tur olacaksa Erdoğan’ın karşısında Meral Abla mı daha başarılı olur, Muharrem Abi mi?

CEVAP: Ben Meral Abla diyorum... Ama çok da iddialı değilim bu konuda. Çünkü çok enteresan dip dalgalar var. Tam olarak okuyamadığım, kavrayamadığım. Bırakın gömleği, tavuklu dönerine bile bahse girmem.

3- SORU: İkinci turda Kürtler kime oy verir? Meral Abla’ya mı, Muharrem Abi’ye mi?

CEVAP: Ben Muharrem Abi diyorum... Çünkü Muharrem Abi, dokunulmazlıklar konusunda partisinden farklı bir tutum almış ve o tutumu sonuna kadar savunmuştu. Bunun bir etkisi olabilir. Ama bırakın kahveyi, çayına bile bahse girmem.

YAŞASIN SEÇİM

Dikkat ediyor musunuz?

Dolar çok ama çok acayip yükseldiği halde...

Mazota, benzine falan öyle eskisi gibi çok iştahlı ve çok enerjik bir zam gelmiyor.

*

Seçim ne güzel şey!

BİR KÖŞE YAZARI OLARAK SEÇİM İÇİN ANT İÇİYORUM

KÖŞE yazarı sıfatıyla...

- Bütün adaylara aynı eşitlikte ve mesafede olacağıma...

- Bütün adayların vatana ve millete hizmet aşkıyla yola çıktığını bir önkabul olarak kabul edeceğime...

- Birini överken diğerini ihmal etmeyeceğime...

- Birini eleştirirken diğerini es geçmeyeceğime...

- Birinin kazanmasını felaket, diğerinin kazanmasını bayram olarak algılamayacağıma...

- Ve bütün bir seçim süreci boyunca vicdandan, hakkaniyetten ve adaletten asla ayrılmayacağıma...

Tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine ant içerim.