Paylaş
- Hayat pahalılığı ve enflasyon konusunda halkın ne yaşadığıyla sonsuz ilgili ve bunu bizzat sahada izlemeye meraklı. Sokaktan, piyasadan, vatandaştan uzak değil.
*
- Tam bir işkolik. Sabahın köründen gece yarısına kadar çalışıyor. Diyalog kurma ve sorun çözme becerisi: Muazzam.
*
- Dünyada bir kredisi var. Dünyada bir tanınırlığı var. Dış bağlantılarından sonuna kadar yararlanıyor ve bunu alçak gönüllü biçimde yapıyor.
*
- Konusuna hâkim. Enflasyonu yenme azmi sonsuz. Yaşananların farkında. Uyguladığı politikaların olumlu sonuç vereceğine inancı tam.
*
- İtimat telkin ediyor. Şeffaflığa büyük önem veriyor. Samimi ve açık konuşuyor. Güven vermenin en önemli husus olduğuna inanıyor.
*
- Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le aynı hedefe odaklanmış durumda. Göstergelerdeki iyileşmeleri önemsiyor. Gitgide iyiye gittiğine ve gideceğine inanıyor.
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın dünkü Hürriyet röportajı.
GAYE ERKAN, KİRA VE KLASİK ÇARPITMA
Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan, altı ay önce göreve başladığında Türkiye’nin en önemli sorunu fahiş kira artışlarıydı.
Bu artışlarda ekonominin gerçekleriyle uyumlu olmayan, piyasa dinamikleriyle izah edilmeyen taraflar yok muydu?
Tabii ki vardı.
*
Ancak aradan geçen altı ayın ardından hayata geçirilen etkin para ve maliye politikaları sayesinde bir düzelme eğilimi söz konusu. Sorun tabii ki tam olarak çözülmüş değil. Ancak çözüme dair işaretler ortaya çıkmış durumda.
*
Objektif durum budur.
Gaye Başkan, işte bu objektif duruma işaret etti dünkü röportajda.
“İstanbul’daki kiralar, Manhattan’daki kiraları bile geçmiş durumda” diyerek kabul edilemez bir durumun altını çizdi.
*
Kaldı ki bunu ilk kez Merkez Bankası Başkanı da söylemiyor.
Metropollerdeki aşırı kira artışlarının piyasa dinamikleriyle izah edilemeyeceğini Cumhurbaşkanı Erdoğan da söylemiş ve bununla mücadele edildiğini belirtmişti.
*
Yani demem o ki sakin olalım.
Dünkü röportajdaki sözlerinden yola çıkarak “Merkez Bankası Başkanı şu anda İstanbul’da ev bulamıyor” şeklinde yapılan spekülasyonlar, klasik sosyal medya çarpıtmasından ve abanmasından başka bir şey değildir.
Araya bir tek İngilizce kelime bile sıkıştırmadı
Yedi / sekiz ay yurtdışında kalmış özenti tipler, ülkeye döndüklerinde sırf hava basmak için “kırık bir Türkçe” ile konuşmaya çalışırlar.
Konuşurken araya bir sürü İngilizce kelime sıkıştırmalar, kelimelerin Türkçesini bir türlü bulamıyormuş gibi yapmalar falan.
*
Bu öyle acınası bir durumdur ki...
Yabancılaşmamışlardır ama yabancılaşmış taklidi yaparlar. Yabancılaşma taklidiyle bile hava atmaya kalkarlar.
*
Hafize Gaye Erkan’ın durumuna bakalım:
Hayatının çok önemli bir bölümünü ABD’de geçirmiş. ABD’de iyi bir eğitim almış. ABD’de muhteşem bir kariyer yapmış.
*
Dikkat ettim:
*
Konuşurken araya bir tane bile İngilizce kelime sıkıştırmadı. Türkçe ifade gücü, Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunlarından bile daha iyiydi. Kırık bir Türkçenin kıyısından bile geçmiyordu. Amerikan kültürü etkisine milim yüz vermiyordu.
*
Sıfır yabancılaşma söz konusuydu yani.
Üstelik bunu da göze sokmaya tenezzül etmiyordu.
*
Hafize Gaye Erkan’la ilgili izlenimini tek bir cümlede özetle denilse sadece şunu söylerim:
*
Hayatıyla, tarzıyla, konuşma biçimiyle ortalama Türk insanı.
ZABITA KITASI SELAMLAMASI
İstanbul Belediyesi’nde Kadir Topbaş döneminde başlayan zabıta kıtası selamlaması olayı, İmamoğlu döneminde fazlaca dikkat çekmeye başladı.
*
En son CHP Lideri Özgür Özel, zabıtanın tören mangası tarafından selamlanmış.
“Merhaba arkadaşlar” ve tok bir sesle “Sağ ol” cevabı.
*
Altılı masanın liderlerine pek yaramadı zabıta kıtasıyla selamlama.
Bakalım Özgür Özel’e yarayacak mı?
ENDER SARAÇ’IN ÇİĞNENEN ONURU
Korkunç bir suçlamayla karşı karşıya kaldı. Çirkin bir boşanma sürecinin kurbanı oldu. Bir insanın başına gelebilecek en büyük felaket başına geldi. Günlerce adı, korkunç bir iddiayla yan yana anıldı.
*
Ender Saraç, bu korkunç ithamdan kurtulmuş oldu. 13 yaşındaki oğlu, “Anlattıklarım yalandı. Bizi parasız bıraktığı için ona bir ders vermek istedim” dedi.
*
Hürriyet’te ithamı, iddiayı çok dikkatli bir şekilde yansıtmış olmamıza rağmen bu son durumu gürül gürül haykırmak istedim.
Çiğnenen bir onur söz konusu çünkü.
DEVLET BAHÇELİ’NİN PAZARLIKSIZ SİYASETİ
Devlet Bahçeli’nin şöyle bir yönü olduğu artık herkes tarafından kabul edilmeli:
*
Pazarlık yapmıyor. “Sen şu kadar aldın, bana şu kadar ver” demiyor. İttifak yaparken “Bana kaç bakanlık vereceksin” demiyor. Görüşmelerde “Şu kadar belediye başkanlığı isterim” demiyor. Böyle bir yaklaşıma milim yüz vermiyor. Bir Türkiye ideali var ve tek önemsediği bu ideal.
*
Tatsız pazarlıklar, milletvekilliği üleştirmeleri, ulufe dağıtır gibi bakanlık dağıtmalar, protokol üstüne protokol yapmalar falan. Kısa bir süre önce gördüğümüz bu durumdan uzak duruyor Bahçeli.
*
“Önce milletim, sonra partim” sözünü resmen yaşıyor ve yaşatıyor Bahçeli.
Paylaş