Paylaş
Yasemin Çongar’ından Güngör Mengi’sine...
Ertuğrul Özkök’ünden Nazlı Ilıcak’ına...
Hepimiz aynı safta buluşuverdik...
Fethullah Gülen düşmanı olanımız da, Fethullah Gülen dostu olanımız da...
Hükümet karşıtı olanımız da, hükümet yanlısı olanımız da...
Hepimiz hep bir ağızdan diyoruz ki:
“Genelkurmay Başkanı bunun hesabını vermelidir.”
Hepimiz hep bir ağızdan diyoruz ki:
“İstifa müessesesi çalıştırılmalıdır.”
Güzel, pek güzel...
* * *
Maksadım fitne çıkarmak, zor durumda bırakmak, “hadi bakalım” çekmek falan değil...
Yalın, sade, içten ve basit bir şekilde...
Merak ediyorum...
Diyorum ki:
Acaba Başbakan Tayyip Erdoğan da hepimizin birleştiği noktada mıdır?
Acaba o da bizim gibi düşünüyor mu?
O da bizim gibi “İlker Başbuğ mutlaka istifa etmeli” diyor mu?
Yoksa...
Kendisini devirmek için planlar yapan kurumsal yapının başındaki isimle çalışmaya devam mı edecek?
Yoksa...
“Dolmabahçe buluşması” benzeri bir buluşma ile barış ve güven ortamı tesis edilip hiçbir şey yokmuş gibi yola devam mı edilecek?
İçine sindirecek mi bunu?
Vallaha ne yalan söyleyeyim:
Ben en çok bunu merak ediyorum...
Ne demiş şair?
“Merak, bir devrimcinin hazırlığıdır...”
Defne’nin çığlığı
GEÇEN gün şöyle yazmıştım:
“Ben isterdim ki... Defne Samyeli, mesafeli, soğukkanlı, cevap vermeye tenezzül etmeyen, susarak devleşen bir buz kraliçesi olsun...Eren Talu’yu susarak mahcup etsin...Susarak ezsin...Susarak açığa düşürsün... Ama olmadı/ olamadı... Bir de baktık ki Defne Samyeli de çirkinleşerek karşı saldırıya geçivermiş... Demek ki o kadar da kolay değilmiş ‘buz kraliçesi’ olmak...”
* * *
Bu yazdıklarıma cevap Defne Samyeli’den geldi...
Defne Samyeli’nin açıklamasında, medyanın eline ve diline düşmüş bir kadının çaresizliğini buldum...
Susuyorsun, susmayı tercih ediyorsun ama hiç susmamış gibi bir imaj veriyorsun...
Susarak bir “duruş sergileme imkânı”ndan bile yoksunsun yani...
Tanrım! Ne büyük bir kâbus bu...
Bu kabusa katkıda bulunmuş biri olarak, kâbusun ortadan kalkmasına karınca kararınca da olsa bir katkıda bulunmak adına...
Defne Samyeli’nin bana gönderdiği açıklamayı, noktasına, virgülüne dokunmadan yayınlıyorum...
* * *
“Merhaba Ahmet Bey...
Çok haklısınız. Benim de niyetim susmak.
Zira iki çocuğum var.
Ne var ki iş, sadece finansal kaygılarla benim kusurlu olduğumu iddiaya yöneldi.
O zaman avukatıma kısa bir açıklama yapması talimatını verdim.
Ama sevgili basın mensubu arkadaşlarım, adeta ben konuşmuşum gibi, sağdan soldan topladıkları bilgileri, benim ağzımdan haber yapıyorlar.
Tekzip ve düzeltme metni yazıp yollamaktan bitap düştüm.
Özellikle Akşam ve Takvim’e... Bakalım yayınlayacaklar mı?
Konuşmuyorum.
Tek söylediğim, ‘Bunları hak etmedim. Susacağım, çünkü çocuklarımın babası’.
Konuşmuyorum.
Ama bana atfen, benim ağzımdan yazılar çıkıyor.
Sonra da ‘Niye konuşuyorsun’ diye yazılıyor. Aynen sizin yaptığınız gibi.
Yardımınızı istiyorum.
Ne yapmalıyım?
Siz benim yerimde olsanız ne yapardınız?
DEFNE SAMYELİ”
Yeni dönem kararları
* Eğer bir konu, bünyesinde “özür diletme” potansiyeli taşıyor ise o konuya asla bulaşmayacağım... Çünkü memleketimizde “özür dileme” eyleminin de suyu çıkmış durumda...
* Bireysel emeklilik için acil girişimde bulunacağım... Çünkü memleketteki şu fitne-fesat ortamında her an işsiz güçsüz kalabilirim.
*Daha asosyal bir imaj verip görünmez adam olacağım... Çünkü Asmalımescit’te Timuçin Esen muamelesi görmek istemem...
Paylaş