Memleketin sükûn bulması halinde yapılacaklar

Ben ancak memleket sükûn bulduğunda kafam rahat bir şekilde tatil yapabiliyorum.

Haberin Devamı

Hayır, hayır...
Kendimi önemsediğimden falan değil.
Ekranda olsam ne olur, olmasam ne olur.
Gazetede yazsam ne olur, yazmasam ne olur.
Fakat şu “Türkiye bu kadar karışmış, sen Bodrum’larda keyif çatıyorsun” tarzı laf sokmalar, iğnelemeler yok mu?
Beni resmen huzursuz ediyor.
Kaçak iş çevirenlere özgü bir ruh haline bürünüyorum.
Ama burası Türkiye...
Burada “Memleket bu kadar karışmış senin yaptığına bak” cümlesinin kurulmadığı bir yazı ara ki bulasın.
Yaptığım yaz tatili planlarımın her birinin başına ‘memleketin sükûn bulması’ koşulunu koymamın nedeni işte budur.

Memleketin sükûn bulması halinde yapılacaklar

GELELİM PLANLARA

Eğer memleket sükûn bulursa...
- Geçen yaz nasip olmamıştı, bu yaz kesin bir Alaçatı yaparım herhalde... Tabii geleneksel Tekirdağ üzerinden Kazdağları’na doğru araba gezisi de kısmetse plan dahilindedir.
- April Yayınları tarafından yeniden ve gayet şık bir şekilde basılan John Perkins’in kaleme aldığı ‘Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları’ adlı üç ciltlik kitaba başlanacak.
- Yaz boyunca birçok defa ‘paketi hiç açılmamış, elde kalmış ve birikmiş DVD’leri izleme geceleri’ düzenlenecek.
- Karışıklık nedeniyle Şam’a gidemem belki ama en azından Beyrut’a gidebilirim. Vize de yok nasıl olsa...
- Gecenin ilerleyen saatlerinde hiç bana göre değil ama akşamüzerleri sessiz, ferah ve gayet enfes bir Boğaz manzarasıyla tam benlik. Bu yaz Erol Kaynar’ın büyük bir dikkat ve titizlikle işlettiği Sortie’ye biraz fazla gitmekten ne çıkar?
- Seçim öncesi Anadolu’yu yeterince turladık. O yüzden yerel tatları İstanbul’da arayıp bulacağız. Mesela İstanbul’da ‘Bafra Pidesi’ni, en az Bafra’dakiler kadar güzel yapan bir mekân var: Samatya’daki ‘İlbey Bafra Pide’... Hiç kaçmaz. (Tanıştırdığı için Hürriyet’in Sorumlu Yazıişleri Müdürü Hasan Kılıç’a bin teşekkür).
- Madem magazine meraklıyız, o halde magazinin tarihine de bir bakmak lazım. İşte bunun için biçilmiş bir kaftan: Gazeteci Tevfik Yener’in 1950’lerden bugüne magazin dünyasını sarsan olayları anlattığı ‘İstanbul, Aşk, Ekmek, Hayal’ adlı kitabı, baştan sona büyük bir titizlikle okunacak. Şu kadarını söyleyeyim: Bir uçak yolculuğu sırasında kitaptan ‘İstanbul’da Hilton Oteli’nin açılışında kopan kıyametler’ bölümünü okumuştum, tadı hâlâ damağımda.

Haberin Devamı

Neden olmam

Haberin Devamı

- NEDEN SAĞCI OLMAM: Hayatım boyunca hiç sağcı olmadım. En radikal İslamcı günlerimde bile sağcılıktan uzak durdum. Eskiden İslamcılar, sağcılığı Müslümanlar açısından bir ‘sapma’ olarak görürlerdi. Ali Bulaç’ın kitabı bile var: ‘Bir aydın sapması: Sağcılık’... Ayrıca sağcılık, ‘yeryüzünde var olan eşitsizlik halini’ veri olarak kabul eder. Yani biraz “Böyle gelmiş / böyle gider” demeye yatkındır. Radikal, esaslı, altüst edici bir değişime açık değildir. İdareciliği öngörür. İşte tüm bu nedenlerle ben sağcı olamam.
- NEDEN MUHAFAZAKÂR OLMAM: Nedir muhafazakârlık? Statüko severlik mi? Gelenekleri muhafaza etme yanlılığı mı? Değişime kapalılık mı? Eğer bunlarsa ben almayayım. Eğer ‘dini değerleri muhafaza etmek’ anlamında bir muhafazakârlıktan söz ediliyorsa, dini değerlerin muhafızlara mı ihtiyacı var? Yok, eğer kişinin kendi hayatındaki dini değerleri konusunda titiz olması kast ediliyorsa, ‘mütedeyyin’ ya da ‘dindar’ gibi sözcüklerin suyu mu çıktı?
- NEDEN KEMALİST OLMAM: Atatürk’ün tarihi kişiliğine saygı duymak, Atatürk’e takdir hisleriyle dolu olmak başka şeydir, Atatürk’ün ortaya evrensel bir insanlık ideolojisi koyduğunu iddia etmek başka şey. Atatürk’ü sever sayarım ama Kemalist olmam. Çünkü Kemalizm, herkesin kendi meşrebine göre içini doldurmaya kalktığı tuhaf bir karışımdır. Kemalizm adına bazen darbe yapılır, bazen çokpartili hayata geçilir, bazen AB’ye başvurulur, bazen AB’ye ‘düşman’ muamelesi yapılır. Yani? Hiç bana göre değil.
- NEDEN MİLLİYETÇİ OLMAM: Milliyetçiliği nasıl tanımlarsanız tanımlayın, hangi parlak cümlelerle içini doldurmaya kalkarsanız kalkın, sonuçta varıp geleceğiniz yer, mensubu olduğunuz milletin, diğer milletler nezdinde üstünlüğü noktasıdır. Bunun azı vardır, çoğu vardır. Kabul edilebilir oranda olanı vardır, kabul edilemez oranda olanı vardır. Bazen ırkçılığa kayar, bazen kaymaz. Ama son tahlilde kimin yurduna, kimin kucağına doğuyorsanız, onu üstün bulacaksınız, işin burası tartışılmaz. Son söz: Tevarüs ettiklerimle övünmek bana uygun değil, bu nedenle milliyetçi olamam.
- NEDEN OSMANLICI OLMAM: İslam öğretisinde ‘kaçının’ diye uyarılan hususların başında ‘atalar ile övünmek’ gelir. Ceddimizi, atalarımızı hatalarıyla ve sevaplarıyla değerlendirmek başka şeydir, atalarla övünmek başka şeydir. Atalarının yenilgilerini hiç hatırlamayıp sadece zaferleriyle avunanlar, farkında olarak ya da olmayarak komplekslerini yenmeye çalışıyorlardır. Benim de herkes gibi çeşitli komplekslerim var ama bu komplekslerimden hiçbiri, ‘atalarla övünmek’ ile geçecek türden değil. Bu nedenle yenisi, eskisi hiç fark etmez, benden Osmanlıcı olmaz.

Haberin Devamı

Destursuz bağa girdim

- Erol Köse adlı zat-ı muhterem, eskiden ‘Komedi Dans Üçlüsü’ ekibindeydi. Artık tek kişilik komedi dans yapıyor.

- Nihat Doğan’ın oyuncak bebeği çıkmış. İşte Melih Gökçek’in ‘seymen kılığındaki dev kedisi’ni geçecek muhteşem bir atılım.

- Mecmua dergisinde son yaptığı, daha doğrusu yapamadığı olaylı Şarapova röportajıyla mesleğin ağababalarını çıldırtan İzzet Çapa’ya bin selam...
Koş İzzet koş...

Yazarın Tüm Yazıları