İşitiyoruz: Ertuğrul Günay, gazetecilerin sorularına nasıl yanıt vermen gerektiğini belletiyor sana...
Diyor ki: "Soruya göre... Siyasetse cevap vermiyorsun... Buradaki gündemi saptırmayalım."
Ve bu racona karşılık... Senden "tık" yok...
"Bir dakika Sayın Bakan" demek yok... "Aramızda ast üst ilişkisi mi var?" demek yok... "Sen benim amirim misin?" demek yok... "Sen Bakan’san ben de İstanbul’un Belediye Başkanı’yım" demek yok...
İnsan böyle bir raconla karşılaşınca... Hiç olmazsa oradaki gazetecilere dönüp, "Hadi biraz da siyaset konuşalım çocuklar" falan diyerek muziplik yapar...
Fakat! Heyhat...
Yaşın kemale ermiş Kadir Abi... Eh, zengin de sayılırsın, paran pulun var... Görebileceğin makamların hepsini de görmüşsün...
Böylesi bir istiskale ne adına katlanırsın, bilmem ki...
Ergenekon geyikleri
AKİF TATİLE ÇIK
Parti kapatılmadığına göre bence Tayyip Bey tatile çıkmalı... Böylece sevgili arkadaşım Akif Beki de kafayı dinleme fırsatı bulur... Çünkü acayip ihtiyacı var... Nereden mi çıkarıyorum? Şuradan: Akif, Ergenekon İddianamesi’nden bir belge alıntılayan Milliyet Gazetesi’ne, "Ayıp ettiniz" tonunda ağır bir tekzip göndermeye karar vermiş... İşittiğime göre tekzibi göndermeden önce de Milliyet’in Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin’i arayıp, "Size bir tekzip göndereceğiz" falan demiş... Sedat Ergin de kendisine, "Herhalde adresi şaşırdınız. Tekzibi bize değil Savcı Zekeriya Öz’e göndermeniz gerekiyor" demiş... Ancak Akif, "Savcı Öz’ü tekzip etmemiz yakışık almaz" deyip "İdare ediverin artık" tadında bir yanıt geliştirmiş... Ne dersiniz? Bu vaka bile ağır tatil ihtiyacını gün yüzüne çıkarmıyor mu?
İDDİANAMEDE VARIM
Allah razı olsun, "Milliyet.com.tr" çok büyük bir hizmet veriyor: Ergenekon İddianamesi’ni çok kullanışlı bir teknikle okurlarına sunuyor... İstediğin kelimeyi "Arama butonu"na yazıyorsun, tak önünde... Dün, "Ulan Fatih Ürek bile iddianameye girmiş... Benim adım geçmiyor mu 2457 sayfada?" diyerek girdim "Milliyet.com.tr"ye... Adımı yazdım: Sağ olsun Savcı Zekeriya Bey, beş yerde adıma yer vermiş... Dördü İlhan Abi’nin telefon konuşmalarından alıntılanmış... Birinde ise Vedat Yenerer adlı bir arkadaş, telefon konuşmasında bana saydırıyor... Yani sonuç olarak, Fatih Ürek’in bile yer aldığı Ergenekon İddianamesi’ne kıyısından köşesinden de olsa girmişiz... Tuhaf duygular içindeyim: Eksik kalmadığıma mı sevineyim, adımın geçtiği yerlerin dandikliğine mi? Bilemiyorum...