Âlem darbeci olmuş

-MÜTTEFİKİMİZ Suudi Arabistan darbeden memnun, coşkusunu gizlemiyor.

Haberin Devamı

-Çok yönlü ortağımız ABD darbeden memnun, coşkusunu gizliyor.
-Demokrasinin racon babası Avrupa “Olan oldu, önümüze bakalım” diyor.
-Son dönemde pek yakınlaştığımız Katar, Mısır’ın yeni liderini kutluyor.
- Kendileri için çırpındığımız Filistin’in Devlet Başkanı, Mısır ordusunu övüyor.
-Muarızımız İran, mutluluktan uçuyor.
-Özür dilediği için barıştığımız İsrail zil takıp oynuyor.
-Parçası olduğumuz NATO, “Darbe oldu” bile diyemiyor.
-Birleşmiş Milletler kem küm ediyor.
-İşbirliği yaptığımız Arap Birliği, yeni lideri tebrik ediyor.
-Kardeşimiz Birleşik Arap Emirliği “İçimiz rahat” diyor.
-Düşmanımız Esad, düğün bayram ediyor.
- Mısır’ın İslamcı selefi partisi “İyi oldu” diyor...

*

Keşke Başbakan Erdoğan ya da Dışişleri Bakanı Davutoğlu...
“Böyle bir dünyaya bırakın üç çocuğu, tek çocuk bile getirilmez” falan dese...

Kürşat Bumin’i de göndermişler

Haberin Devamı

SENE 1995...
Dindarların ezildiği, yalnız bırakıldığı, geriletildiği, üstüne gidildiği günlerdi.
Herkeslerin “Aman adım Refah Partisi’nin yanında anılmasın” diye köşe bucak kaçtığı günler...
Kürşat Bumin’i o günlerden beri tanırım.
İslami dünya görüşüyle hiçbir ilgisi olmamasına karşın Refah Partisi’ne yapılan kötülüklere itiraz etti, baskılara karşı çıktı, resmi ideolojinin zulmüyle incelikli bir şekilde hesaplaştı, sözünü hiç sakınmadı, 28 Şubat’ta medyanın içine düştüğü perişan hali en düzeyli ve en cesur şekilde deşifre etti.
Bütün bunları Yeni Şafak’ta yaptı...

*

AK Parti iktidarı döneminde de çizgisini bozmadı.
Yeni Şafak’taki köşesinde “Doğruya doğru, eğriye eğri” dedi.
Fakat sonunda...
“Biz” ve “onlar” anlayışı, ara renklere tahammülsüzlük, “Ya bizdensin ya onlardan” yaklaşımı Kürşat Bumin’e de tosladı.
Yazı sayısını düşürmüşlerdi, şimdi de kapıyı gösterdiler.
Üstelik hayli saygısız bir şekilde...

*

Mehmet Altan, Hasan Cemal, NTV’den gidenler, Akşam’da yapılanlar ve en son Kürşat Bumin...
Gel de “Bütün bu olup bitenlerin
28 Şubat’ta medyada olup bitenlerden
ne farkı var”
deme.


Sana ‘darbeci’ mi diyorlar?

SEN istediğin kadar...
“Darbeci değilim” de... “Gezi’dekiler darbeci değildi” de... “Türkiye’de darbe ihtimali kalmadı” de... “Darbecilik Kamer Genç, Levent Kırca gibi karikatür şahsiyetlerin seviyesine kadar geriledi” de... “CHP kurumsal olarak Mısır darbesini en net şekilde kınadı” de.
Ne dersen de, fayda etmiyor, karşındaki önyargısını kuşanmış bir kere...
“Alayınız darbecisiniz... Darbeci olmadığınızı söyleseniz de darbecisiniz...” diyor, başka da bir şey demiyor.

*

Haberin Devamı

Bugün “Ben darbeci değilim” diyenlere, “Yalan söylüyorsunuz, siz darbecisiniz” diyenler, bir zamanlar “Biz kadınların başlarını zorla kapatmayacağız, herkese özgürlük getireceğiz, Avrupa Birliği rotamız olacak, kimsenin hayat tarzına karışmayacağız” dediklerinde...
Aynı tepkiyi alırlardı: “Yalan söylüyorsunuz, şeriatı getireceksiniz, kadınların başını zorla kapatacaksınız, yaşam tarzlarına müdahale edeceksiniz”.
Anahtar sözcük ise şu idi: “Takiye”.

*

Bugün AK Parti saflarında siyaset yapan şahıslar, o dönem kendilerine “Yalan söylüyorsunuz” denildiğinde şöyle karşılık verirlerdi:
“Bizi bizden dinleyin/Niyet okuması yapmayın/Aramızdan bazılarının söylediği sözlere değil, bizim kurumsal olarak ne dediğimize bakın/Beyanımızı esas alın/Paranoyalarınıza esir olmayın”.

*

Haberin Devamı

Bugün “Darbeci değilim” dediğiniz halde size “darbeci” mi diyorlar?
Onlara şöyle cevap verin:
“Niyet okuma/Bizi bizden dinle/Aramızdan birilerinin söylediği sözlerle bizi yargılama/Beyanı esas al/Paranoyaya teslim olma”.
Belki bu cümleleri bir yerlerden hatırlarlar da mahcup olup susarlar.

Ağaçla yaptın, şunlarla da yap


TAKVİM gazetesi kendini aşmaya devam ediyor.
Bu kez de Gezi Parkı’ndaki bir ağaçla röportaj yapmışlar.
Ağaç, olayları iktidar perspektifinden yorumluyor.
“Sorma kardeş, ben neler çektim... Eylemciler geldiler, burayı pislettiler, bana kötü davrandılar” falan diyor.

*

Bu başarılı habercilik çizgisini sürdürmesi için Takvim’e röportaj yapabileceği yeni nesneler öneriyorum:
-Bir TOMA ile konuşabilir ve bu röportajı “Beni bile yumrukladılar” manşetiyle sunabilirsiniz.
-Bir biber gazı kapsülü ile konuşabilir ve bu röportajı “Tam etkili olacaktım ki bir terörist beni alıp su dolu kovanın içine attı” başlığıyla yayınlayabilirsiniz.
-Ethem’i vuran kurşun ile konuşabilir ve bu röportajı “Havaya doğru gidiyordum, bizimkinin eline taş değdi” başlığıyla takdim edebilirsiniz.
-Cami penceresine bırakılan ezilmiş bira kutusu ile konuşabilir ve bu röportajı “Beni lıkır lıkır içtiler abi” başlığıyla verebilirsiniz.

Haberin Devamı

Twitter’a yeni giren AK Partililere 8 öneri

-BİR: Parti emriyle Twitter’a girilmez. Mizacınız uyuyorsa dalın, uymuyorsa zorlamayın.
-İKİ: Twitter’daki varoluşunuzu “laf çakma” üzerine bina etmeyin. Arada sırada laf çakın, hep laf çakmayın.
-ÜÇ: Twitter bireysel tutumların er meydanıdır... Attığınız her adımda “teşkilat emri” aramayın...
-DÖRT: Twitter’da örgütlü hareket edilemez mi? Tabii ki edilir... Ama bu örgütlenmenin yeri Twitter’dır... “Teşkilatta örgütlen/Twitter’da icra et” olmaz.
-BEŞ: Eğer espri duygunuz yoksa zorlamayın. Yok, eğer espri duygunuz varsa hiçbir güç zaten onu durduramayacaktır.
-ALTI: Rahat olun, rahat oynayın... Her daim “ilçe gençlik teşkilatı yönetim kurulu toplantısı”ndaymış gibi hareket etmeyin.
-YEDİ: Twitter’da arada sırada kampanya yapmak iyidir... Ama arada sırada... Günün her dakikasını kampanya yapmaya çalışarak geçirmeyin...
-SEKİZ: Twitter burnu büyüklerin, burnundan kıl aldırmazların, espri kaldırmazların madara edildiği bir alandır. Velev ki parti büyüğü olsun, kafa bulun.

Haberin Devamı


Başbakan iyi konuştu ama

HAKİKATEN iyi konuştu, süper konuştu ama şu iki noktada esaslı sorun vardı:
BİR: Başbağlar katliamı, yakın tarihimizin en hunhar, en vahşi, en acımasız katliamlarındandır... Başbakan’ın dünkü konuşmasında Başbağlar’ı hatırlaması ve hatırlatması gayet yerindeydi... Başbağlar için ne dense eksik kalır... Ancak Başbağlar’ı hatırlayan Başbakan’ın Sivas’ı hatırlamaması dikkatlerden kaçacak gibi değildi... Sivas katliamından tek bir kelime olsun söz etmedi Başbakan... Oysa başbakanların katliamlar arasında ayrım yapma hakları yoktur. Başkaları bu türden ayrımlar yapsa bile başbakanlar yapmamalı.

*

İKİ: Mısır darbesi konusunda net bir tavır koydu Başbakan Erdoğan... Darbe karşısında ilkeli bir insanın nasıl bir tutum takınması gerektiğinin dersini verdi... “Ama, falan demeden darbenin karşısında durulmalıdır” dedi... Avrupa’nın, Avrupa Birliği’nin darbe karşısındaki ilkesiz, pespaye tutumunu kıyasıya eleştirdi... Ama aynı Başbakan, nedense ABD’nin darbe karşısındaki tutumuna hiç değinmedi... Suudi Arabistan’ın sevinçten zil takıp oynamasına da kelime etmedi... Katar’ın anında darbecilere selam çakmasını da es geçti.

Yüzde 10

-YIL: 2002...
“Yüzde 10 barajı çok yüksek” dendiğinde
AK Parti dedi ki:
“Bu barajı biz koymadık”.

*

Yıl: 2004...
“Yüzde 10 barajı çok yüksek” dendiğinde AK Parti dedi ki:
“Bu barajı biz koymadık”.

*

-Yıl: 2008...
“Yüzde 10 barajı çok yüksek, indirilsin” dendiğinde
AK Parti dedi ki:
“Bu barajı biz koymadık”.

*

-Yıl: 2013...
“Yüzde 10 barajı çok yüksek, indirilsin” talebi yine gündemde.
Baktım AK Parti’nin hukukçu profesörlerinden Burhan Kuzu Hocam, Twitter’da şöyle yazmış:
“Yüzde 10 barajını biz koymadık”.

*

Burhan Hocam... Burhan Hocam...
Aradan geçen şunca zamanın ardından, o baraj artık sizin barajınız oldu. Ya eserinize artık sahip çıkın ya da vurun tekmeyi gitsin.

Yazarın Tüm Yazıları