Kusura bakmayın acıları yarıştırdım

Halep yıkıldı. Şam perişan oldu. Suriye ahalisi evinden barkından oldu. Çocuk cesetleri kıyılara vurdu.“Pray for Syria” diye bir ses yankılanmadı küresel bir biçimde.

*

Bağdat’ta patlayan bombalar, günlük hayatın rutini haline geldi. Bağdat ve katliam... Artık ayrılmaz ikili oldu.Bırakın dünyanın ayağa kalkmasını, kıllar bile kıpırdamadı.

*

Daha dün Beyrut’ta bombalar patladı. Fransa’nın destek verdiği bir kesim, Fransa’nın destek vermediği bir kesimi bombaladı. Onlarca kişi öldü.Fiyakalı bir kampanya falan yapan olmadı.

*

Suruç Katliamı... Ankara Katliamı... Sanki sıradan işlermiş gibi algılandı. Alabildiğine yerel, alabildiğine dünyadan uzak... Bir mum yakanımız bile çıkmadı.

*

Fakat ne hikmetse...Söz konusu Paris olunca...Fiyakalı kampanyalar, “Pray for Paris” diye küresel haykırışlar, mum yakmalar, dünyayı ayağa kaldırmalar falan...

*

Tamam, kardeşim tamam...Acıları yarıştırmayalım yarıştırmamasına da...Bu denli adaletsiz, eşitsiz ve vicdansız bir yarış, kimsenin kanına dokunmuyorsa...Ne dokunacak?

Seyit Rıza

18 Kasım... Seyit Rıza’nın idam edilişinin yıldönümü...

*

Bu vesileyle...Seyit Rıza’dan iki söz:

*

-Ben senin yalan ve hilelerinle baş edemedim, bu bana dert oldu. Ben senin önünde diz çökmedim, bu da sana dert olsun.

*

-Evlad-ı Kerbelayık! Bihatayık! Ayıptır, zulümdür, cinayettir.” (İdam edilmeden önce söylediği son söz. Anlamı: Kerbela çocuklarıyız, hatamız yok. Ayıptır, zulümdür, cinayettir.)

Ali Koç’un komünistliği

ALİ Koç, bir komünist gibi konuşmuş.Demiş ki:-Zenginlik paylaşılmıyor.-Eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir.-Gerçek sorun kapitalizmdir.

*

Size bir şey söyleyeyim mi?Ali Koç böyle bir konuşmayı eskiden yapsa...-Komünist tevkifatına kurban giderdi.-“Rus ajanı” diye mimlenirdi.-141/142’den içeri tıkılırdı.

*

Allah’tan eski günlerde değiliz de Ali Koç’un başına bir iş gelme tehlikesi söz konusu değil.

Al sana hem ret, hem inkâr hem asimilasyon

ŞU fotoğraftaki gariban mı gariban evin duvarına kara harflerle yazılan yazıya iyi bakın.Bu duvar yazısı Silvan’da yazıldı.“Özel Tim” tarafından...

*

Ne diyor yazıda?“Türk’sen öğün/Değilsen itaat et.”

*

Bu beş kelimenin içinde...-Ret var.-İnkâr var.-Asimilasyon hevesi var.

*

Son beş yıl içinde kurduğu her cümlede “Biz ret, inkâr ve asimilasyon politikalarına son verdik” diyen Sayın Cumhurbaşkanı!Devlet Silvan’ın dağına, taşına ret, inkâr ve asimilasyon hevesini yazıyor.Hiçbir şey demeyecek misiniz?

*

Peki ya siz Sayın Başbakan...Peki ya siz Sayın İçişleri Bakanı...-Kürt’ü yok sayan...-Türk olmayı övünç gerekçesi yapan...-Türk olmayana sadece itaati öngören...Bu ayrımcı, bu bölücü, bu kışkırtıcı, bu karıştırıcı, bu inkârcı, bu retçi, bu asimilasyoncu yazıyı o duvara yazan devlet görevlilerine...Hiçbir şey demeyecek misiniz?

Doğruya doğru eğriye eğri

“BRAVO Cumhurbaşkanı, bravo Başbakan” dedim dünkü yazımda.Ohooo! Bin türlü laf sokuşturmaca, bin türlü tezvirat.

*

Etkilendim mi?Hayır. Zerre kadar etkilenmedim.

*

Kınayıcıların kınamalarından zerre kadar etkilenmeden...Alaycıların alaylarına zerre prim vermeden...Doğru yaptıklarında doğru demeye...Eğri yaptıklarında eğri demeye...Devam edeceğim.Ve hiç kimse beni bu yoldan çeviremeyecek.

Bu iki işaret aslında ne anlama geliyor?

:)     Aslında hiç komik değil ama ben yine de komikmiş gibi yapayım da konu uzamasın.

*

:(    Aslında hiç ama hiç üzülmedim ama ben yine de üzülmüş gibi yapayım da konu uzamasın.

Obama, Putin Merkel falan

-OBAMA: Sanki az sonra zekice bir espri patlatmaya kurgulanmış gibi.

*

-PUTİN: Soğuk, mesafeli, kibirli, içten pazarlıklı, sinsi ve meraksız gibi.

*

-MERKEL: “Ocakta yemeğim var” diyen bir teyze kıvamında...

*

-TRUDEAU: Yakışıklılığıyla Kıvanç Tatlıtuğ’un bile baş edemeyeceği Kanada Başbakanı.

*

-SUUDİ KRALI: Çok Mercedes bir adam...