Kurtlar Vadisi’nin vatanseverlik testi

Allah’a çok şükür, "Kurtlar Vadisi" adlı dizi, içinde bulunduğumuz grubun dizisiyken de tarafımızdan eleştirilmişti.

Dolayısıyla...

"Buradayken sustun, oraya geçince çakıyorsun" tarzı bir çemkirme üzerime yapışmaz... Yani...

Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki:

Eğer bu dizi, geçen sezonki ideolojik tavrını aynen koruyarak devam ederse...

Şu "kurtların pek bir sevdiği puslu havada" işimiz çok zor demektir.

Çünkü bu başarılı dizinin geçen sezonki en net ve en kestirme mesajı "Kurşunu atan da, yiyen de şereflidir" mesajı idi...

Yanlış anlaşılmasın:

"Söz konusu olan son tahlilde bir dizidir... Abartmayalım" meselesini göz önünde bulunduruyorum.

Ancak...

Bu ülke kıraathane köşelerinde oturup, ideolojik olarak tek beslenme kaynağı "Polat abinin kestiği raconlar" olan yeni yetme delikanlı adaylarının taklitçiliği eyleme koyduğu bir ülkedir...

Durum böyle olunca da, sanki burası İsveç’miş gibi yapıp, "Alt tarafı bir dizi canım" deyip geçemem...

Peki ne olacak?

Sansür mü devreye girecek?

Asla ve kata!

Bir dizi filmin bile yaratılmasında hayli etkili olabildiği şu kahrolası iklimin değiştirilebilmesi için...

Bu başarılı dizinin yapımcılarının, senaristlerinin, yani tüm emek verenlerinin, vatanseverliklerini reytingin önünde tutmaları...

Ve Polat Abi’nin şu kahrolası iklimin değirmenine su taşımasına izin vermemeleri gerekmektedir...

Hadi bakalım, arkadaşlar...

Vatan sizden hizmet bekler...

Atlas Bebek yanıt veriyor

Özcan Deniz, Gülben Ergen’in "Atlas Bebek"inin dünyaya gelmesi karşısında acayip duygulanmış ve bir "Atlas Bebek" şarkısı attırmış.

Buraya kadar her şey normal...

Ancak...

Şarkının sözleri o kadar "çocukça" ve o kadar "olmamış" ki...

Sadece Gülben Ergen’in "Ah ne şeker! Ah ne şeker!" diye karşılayabileceği, Gülben Ergen dışındakilerin ise en hafifinden "Bu ne ya!" diye tepki koyacakları cinsten...

Ne demek istediğimi anlatabilmem için Özcan Deniz’in dizelerini aktarmam gerekiyor. Şöyle diyor "sevgili ozan"ımız:

"Atlas bebek / Atlas demek / İpek demek, kırmızı demek / Sen ışık gibi, ayna gibi, ateş gibisin demek / Atlas bebek / Atlas demek / Daha çok kardeşin olacak demek / Ama annen, baban sana emanet demek / Hoş geldin Atlas bebek".

Hadi gelin Özcan Deniz’in bu "çocuksu" yaklaşımına, "Atlas bebeğin" olası yanıtını da yazarak biraz kafamızı bulalım:

"Özcan amca, Özcan amca / Işık gibi, ayna gibi, ateş gibi olacağım Özcan Amca / Daha çok kardeşim olsun amcacığım / Annem babam tabi ki bana emanet / Onlara çok iyi bakacağım, söz Özcan Amca / hoş bulduk Özcan Amca hoş bulduk".

Yeni Şafak yazarına teşekkür

Yusuf Kaplan Yeni Şafak’taki yazısında benim için pek de yakışık kaçmayan ifadeler kullanmıştı.

Ben de bunun üzerine kendisini "Ayıp ettin" diyerek uyarmıştım.

Yusuf Kaplan, yüzü kızarabilen, mahcubiyet duygusunu yitirmemiş bir adammış ki, dünkü yazısında bir tür "özür" dilemiş.

Şöyle yazmış Yusuf Kaplan:

"Açıkça itiraf edeyim: Ahmet Hakan’a ’kafası basmaz’, ’garabet kişi’ nitelemelerinde bulundum. Bu ifadeleri kullanmam şık kaçmadı; zaten çok da bile isteye kullanmadım. Bana yakışmayan ifadeler ve nitelemeler bunlar".

Ne güzel...

İşte şimdi kendisiyle konuşabilir ve tartışabiliriz.

Yusuf Kaplan’a, kendisiyle yeniden konuşabilmenin ve tartışabilmenin zeminini oluşturduğu ve hiç yüksünmeden ’bana yakışmadı’ diyebildiği için teşekkür ediyorum.
Yazarın Tüm Yazıları