Paylaş
“Yıkılması arzu edilen kişi” hakkında, her türlü “sallama” ve “üfürük” bir yıkım malzemesi olarak kullanılırdı.
Hele o “sallama” ve “üfürük”, Amerikan kriptolarında yer almışsa...
Galeyana gelinirdi, etekler zil çalardı.
Ağızlar doldurularak “Koskoca Amerikalı yalan mı yazacak birader?” denirdi.
Sanki bir “mahkeme kararı” çıkmış gibi davranılırdı.
“Amerikan üfürüğü”, bir tür “kanıtlanmış suç” muamelesi görürdü.
Ve böylece...
Mağduriyete mağduriyet katılırdı.
* * *
Ama bu durum da değişti.
İşte bakın!
“Amerikan gizli belgeleri” ortada... Acayip seksi ithamlar ortada... “Sallamanın daniskası” ortada... “Üfürüğün feriştahı” ortada... Manşet üstüne manşet atılacak yıkım malzemeleri ortada...
Ama gelin görün ki...
Gazeteler manşet atmadı. Televizyonlar ihtiyatla yaklaştı. MHP, iddiaları elinin tersiyle itti. Hatta CHP bile, “Biz bu iddialara kanıtlanmış suç muamelesi yapmayız” dedi. Amerikan yönetimi ise son derece mahcup... Adamlar özür üstüne özür dilemekten helak olmuş durumdalar.
Kısacası...
Çok ciddi bir tutum değişikliği devrede...
* * *
İyi de oldu.
Çünkü...
Ortada herhangi bir “belge”, herhangi bir “kanıt” yoksa...
Sallayan ya da üfüren ister kahvehane ahalisi olsun, ister ABD’li diplomat...
Hiçbir şey değişmez.
Sallama sallamadır.
Bir üfürüğün Amerikan kriptolarına girmiş olması, onun “dört başı mamur bir üfürük” olduğu gerçeğini değiştiremez.
* * *
Ama benim asıl sormak istediğim soru şu:
Aşırı ihtiyata, abartılı temkine, gösterilen özene, dilenen özre karşın...
Başbakan Tayyip Erdoğan, dün neden esip gürledi?
Eller vicdanlara gitsin ve cevap verilsin lütfen:
Gazeteler, iddiaları manşetten mi çaktılar?
Televizyonlar, iddialardan destanlar mı çıkardılar?
Siyasetçiler, iddiaların üstüne “mal bulmuş Mağribi” gibi mi atladılar?
Amerikan yönetimi, Tayyip Erdoğan’ı “küresel mağdur” haline getirecek bir tutum mu sergiledi?
Böyle mi oldu?
* * *
Tabii ki böyle olmadı...
Başbakan Erdoğan, bu sefer hem küresel, hem de yerel anlamda mağdur olma şans ve imkânından mahrum kaldı.
Oysa o, eteklerdeki taşların dökülmesini bekliyor, ispatı imkânsız iddiaların üzerine atlanmasını hayal ediyordu.
Böylece...
Avazı çıktığı kadar bağıracak, “İspatlamayan alçaktır” diye haykıracak, medyaya çakacak, siyasetçilere yüklenecek, Amerika’ya posta koyacaktı.
Ve tabii bir kez daha şampiyon olacaktı.
“Haksızlıklar karşısında dik duran küresel mağdur” ödülü alacaktı.
Ama olmadı.
Bu kez kendisine bu fırsat verilmedi.
Gerekçesi ister “erdemli davranma arzusu” olsun, ister “Başbakan’ın öfkesinden korku” olsun...
Sonuçta birkaç önemsiz istisnayı saymazsak...
İhtiyat, temkin, üstüne atlamama, sorumlu davranma, ağırbaşlı takılma devreye girdi.
Başbakan’ın dünkü esişinin, gürleyişinin, haykırışının, diklenmesinin anlamsız kaçmasının ve karşılığını bulamayışının temel nedeni budur.
Artık duymak istemediğim şeyler
Wikileaks... Wikileaks... Wikileaks...
Biz bunları zaten biliyorduk.
Amerikan diplomasisinin 11 Eylül’ü...
Artık hiç kimse Amerikan diplomatlarıyla görüşmek istemez.
Amerika çıplak.
Açıklananlar daha binde bir bile değil.
Hepsi neden yayınlanmıyor? Yoksa komplo mu var?
Belgeler gerçek, iddialar şüpheli...
Milli Savunma Bakanı için yeni konsept şart
“ESKİ Türkiye”de...
Biri Milli Savunma Bakanı yapılacak ise...
Şunlara bakılırdı:
Askerlerle arası iyi mi? Öne çıkmaya meraklı mı? Eşinin başı açık mı? Devlet tecrübesi var mı? Genelkurmay Başkanı’nın gerisinde durmayı başarabilir mi? Politik tarafları törpülenmiş mi? İdare-i maslahatçı mı?
Bence artık bu köhnemiş konsept, “Yeni Türkiye”ye yakışmıyor.
Artık daha cevval, daha köşeli,
daha politik,
daha atak,
daha radikal,
daha devrimci,
daha girişimci,
daha uyumsuz,
daha sivil isimler Milli Savunma Bakanı olabilmeli.
Bir köşe yazarının geliştirdiği prensipler
Film galalarına gitmemek...
Hanut gezilerden uzak durmak.
Bazı gazeteleri okumamak...
Dost sayısını azaltıp düşman sayısını arttırmaktan korkmamak...
Twitter’ı gerilla usulüyle kullanmak...
İnsan idare etmekten vazgeçmek...
“Hayır” demekten gizli bir zevk almak...
Bir içtihat kararı
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, “Amerikan belgelerinde CHP hakkında iftiralar var... Biz bu iftiraları kullanmaya kalkmadık, hatta çok üzüldük” dedi.
Belgelere bakıyoruz, CHP için ne denmiş?
“Gürültücü elitistler” denmiş.
Demek ki neymiş?
Başbakan’a göre CHP’ye “elitist” demek üzüntüye yol açacak denli bir iftira imiş.
Bu içtihat kararını...
Bilhassa yandaşlara hatırlatıyorum.
Paylaş